Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/6921 E. 2019/2903 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6921
KARAR NO : 2019/2903
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, … Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen denetim raporunun uygulanmasının durdurulmasına ve itirazlarının kabulü ile denetim raporunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
…Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi davacının ileri sürdüğü tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK 353/1-b-2 ile (kamu düzenine ilişkin olarak) 355. maddeleri uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilmesine, hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar vermiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup Başkanlığı’nın 03/11/2015 tarihli ve 7553 sayılı görev yazısı gereğince ” isimsiz ve adressiz 20/01/2015 tarih ve … sayılı başvuruda belirtilen husus” ile ilgili olarak yapılan teftiş kapsamında, müvekkili Banka’nın … Şekerhane Şubesi’nde inceleme yapıldığını, inceleme kapsamında işverence yerine getirilmesi ve uyulması gereken hususlara ilişkin tespit tutanağının 11/11/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak bu tebliğ edilen belge ekinde herhangi bir belge veya denetim raporu tebliğ edilmediğini, bu nedenle dava konusu İNC.38 sayılı denetim raporunu 23/11/2016 tarihinde davalı Kuruma başvurarak tebliğ aldığını, raporun 5521 sayılı Kanunun 8. maddesinden hareketle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak düzenlendiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesi gereğince maddi ve hukukî hiçbir somut bilgiye ve belgeye dayanmadığı, tamamen afakî değerlendirmelere dayanılarak hazırlandığını iddia ederek … Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 02/05/2016/5615 tarihli İNC.38 denetim raporunun uygulanmasının durdurulmasına ve itirazlarının kabulü ile denetim raporunun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, taraflarına husumetin yöneltilemeyeceğini, iddiaların yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, iş müfettişi raporlarının işçilerin alacaklarına yönelik kısımlarına karşı (Çalışma süresine ilişkin müfettiş tespiti ve çalışma sürelerine ilişkin çekişme işçilik alacağı kapsamında değerlendirilmiştir ) işçi yada işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup, her halükârda bu davaların taraflarının işçi ve işveren olduğu, İş Kanunu’nun 92/3. maddesindeki inceleme denetimi şeklinde yapılan itirazın doğrudan işçinin alacağının belirlenmesi ve işçiye husumet yöneltilerek yapılması gerektiği, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bu davalarda taraf sıfatı bulunmadığı, bu durumda davacı şirketin iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşı dava açabileceği, bu davalarda T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının taraf sıfatının bulunmadığından Bakanlık aleyhindeki davanın reddi cihetine gidildiği, davacı tarafa uygulanmış bu aşamada bir idari para cezası bulunmadığı, kaldı ki; böyle bir ceza uygulansa bile, bu hususta 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5/1-b. maddesi gereğince Mahkemelerinin görevli olmadığı, iş müfettişleri işyerinde 4857 Sayılı İş Kanunun bazı hükümlerinin eksik uygulanması ile ilgili genel olarak tespitlerde bulunduğu, bunun bir genel denetim olduğu, iş müfettişleri genel yetkilerini kullanıp tespitlerde bulunduğundan bu tespitlerin yargısal alanda değerlendirilemeyeceği, İş Kanunu 92. madde uyarınca, maddi olaylara dayalı tespit içeren raporun iptalinin istendiği, raporun şu hali ile açılacak davalarda delil niteliğinde olduğu ve bir idari para cezası içermediği, delil niteliğinde maddi vakıaların tespitini içeren raporun istemede davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur..
E)İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf başvurusunda; davanın açılmasında hukukî yararının bulunduğunu, davalı Bakanlığın taraf sıfatına haiz olduğunu, denetim raporunun usule ve kanuna aykırı düzenlendiğini ileri sürmüştür.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından iptali istenen raporun, denetim elemanlarınca (herhangi bir ihbar ve şikayete yada kontrole dayalı olmayan) genel denetim sonucu düzenlendiği, çalışanlarla ilgili somut tespitte içermediği görülmekle, raporun bu haliyle delil niteliğinde olduğu, ayrıca dava anında davacıya idari para cezası tahakkuku da yapılmadığı anlaşılmakla, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varıldığı, açıklama itibariyle istinaf başvurusunun yerinde olmadığı ancak, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin hatalı hüküm verdiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ve HMK 353/1-b-2 ile (kamu düzenine ilişkin olarak) 355. maddeleri uyarınca düzeltilmesine, davanın hukukî yarar bulunmadığından USULDEN REDDİNE karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
Uyuşmazlık T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişince düzenlenen inceleme raporuna yönelik davanın hukukî niteliği ile buna bağlı olarak dava şartının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 91. maddesinin 2. fıkrasında, “30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüklerince incelenir” denilmiştir.

Aynı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan dava çeşitleri 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 105. ila 113. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Eda davası, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmışken, tespit davası ise mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağı bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava eda davası karakterindedir. Söz konusu tespite işveren tarafından, yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde kanunda özel olarak düzenlenmiş olması sebebiyle davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle tespit davaları için ayrıca araştırılan hukuken korunmaya değer güncel bir yarar koşulunun bu dava açısından mevcut olduğu değerlendirilmelidir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup, her halükarda bu davaların tarafları işçi ve işverendir. T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının veyahut Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nün bu davalarda taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişince davacı Bankanın… Şekerhane Şubesi’nde Alo 170 hattına vaki isimsiz şikâyet üzerine fazla çalışma ile ilgili yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen raporun iptali talep edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, “iptali istenen raporun, denetim elemanlarınca (herhangi bir ihbar ve şikayete yada kontrole dayalı olmayan) genel denetim sonucu düzenlendiği, çalışanlarla ilgili somut tespitte içermediği görülmekle, raporun bu haliyle delil niteliğinde olduğu, ayrıca dava anında davacıya idari para cezası tahakkuku da yapılmadığı” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi’nin husumet yönünden reddi kararı hatalı bulunarak kaldırılıp davanın hukukî yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi şeklinde yeniden hüküm tesis edilmiş ise de; bu karar dosya içeriğine göre yerinde değildir.
Zira, iptali istenen müfettiş raporu şikâyet üzerine başlatılan inceleme üzerine tanzim edildiği gibi davacı işverenliğin… Şekerhane Şubesi’nde çalışan ve isimleri de zikredilen 7 işçinin fazla çalışma alacağına ilişkin somut saptamaları da içermektedir. Ayrıca bu rapor ile davacı işverenlik hakkında idari para cezası uygulanması yönünde teklif de getirilmiştir.
Dolayısıyla uyuşmazlık konusu rapor inceleme raporu olup genel denetim raporu değildir ve isimleri de zikredilmek suretiyle belirlenen işçilerin fazla çalışma alacağına ilişkin somut saptamaları da içerdiğinden, bu haliyle 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrası kapsamında davanın tarafının ilgili işçiler ile işveren olması gereklidir.
Bu durumda yapılacak iş, davalı Kurumun taraf sıfatı bulunmadığından davalı mevkîinden çıkarılarak dava iptali istenen inceleme raporunda ismi zikredilen 7 işçiye 6100 sayılı HMK.’nun 124 üncü maddesi uyarınca yöneltilerek davanın esasına girilip sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece dosya içeriğiyle örtüşmeyen hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın HMK.nın 373/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 06.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.