YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11119
KARAR NO : 2019/1490
KARAR TARİHİ : 17.01.2019
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, bir kısım ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
C) Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkemenin ilk kararı, Dairemizin 25/03/2015 tarih ve 2015/7643 Esas, 2015/11994 Karar sayılı ilamıyla “…Somut olayda; mahkemece davacı vekiline avansa ilişkin süre verilmesine dair ara kararının yukarıda sayılan unsurları taşımadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu ara kararına dayanılarak davanın reddedilmesi hatalıdır.
Öncelikle, talep edilen 600 TL’nin nereye, kime, hangi birime yatırılacağı ara kararında yazılmamıştır.
Ara kararda talep edilen 600 TL’nin gider avansı olduğu belirtilmiş ve iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılmaması durumunda “davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği…” belirtilmiştir. Yukarıda da izah olunduğu üzere, gider avansının yatırılmaması durumunda mahkemece yapılacak şey “davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine…” karar vermektir. Gider avansının yatırılmaması durumunda “davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği…” yönünde bir ihtar (hatırlatma) yapıldıktan sonra, davanın reddine karar verilmesi de yasal değildir. Bu şekildeki bir uygulama, süre verilen ilgili tarafı yanıltıcı sonuçlar doğuracak ve giderek adil yargılanma hakkının ihlaline yol açabilecektir.
Ayrıca, ilgili ara kararda talep edilen 600 TL’nin ne için, hangi iş ve işlemler için harcanacağı da belirtilmemiştir. Talep edilen paranın, hangi iş ve işlemler için harcanacağı ara kararın da yer almalı ki istenen paranın gider avansı mı yoksa delil ikamesi avansı mı olduğu hem davanın taraflarınca hem de Yargıtay tarafından tespit edilip denetlenebilsin.
İzah edilen bu nedenlerle, usulüne uygun olarak olarak tanzim edilmemiş ara kararına dayanılarak hatalı tespit ve değerlendirmeler ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, davacı vekilinin mazeret talebinin gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesi, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği yönündeki Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırıdır.
Kabule göre de, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddedildiği belirtilmeksizin “Davanın reddine…”karar verilmesi hatalıdır.” gerekçesiyle sair yönlerden incelenmeksizin bozulmuştur.
Yerel mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmış, Mahkemece ıslaha değer verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’ nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 44/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı“ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, bozma sonrası ıslah dilekçesine değer vermeksizin dava dilekçesinde talep edilen miktarları hüküm altına almaktır.
3- Bilirkişi raporunda bahsedilen nöbet defterleri, puantajlar, bordrolar, SGK belgeleri, yıllık izin belgeleri ve diğer belgelerin dosyaya eklenmemesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.