Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/11052 E. 2019/2631 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11052
KARAR NO : 2019/2631
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 32. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulü ile davacının işe iadesine karar vermiştir.
… Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde 9 Haziran 2011 tarihinde tıbbi satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, ancak davalı işverence iş akdinin … Noterliği, 103201 yevmiye numaralı ihtarname ile 25.11.2015 tarihinde İş Kanunu’nun 25./II. bendi gerekçe gösterilerek tazminatsız ve ihbarsız feshedildiğini, müvekkiline söz konusu ihtarnamenin 27.11.2015 tarihinde ulaştığını, davalı işverenin 25.11.2015 tarihli ihtarname ile hiçbir haklı gerekçe olmadan, geçersiz ve keyfi olarak iş akdini feshettiğini, 4857 sayılı Kanun’un 20/2 gereğince, feshin geçerli bir sebebe dayandığının ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğunu, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca hiçbir hatası, iş ahlakına, iş sorumluluğuna aykırı bir davranışı olmadığını, buna rağmen bu durumun iş akdinin derhal feshedilecek ağırlıkta kabul edilip feshin uygulanması için bahane yaratılmasından başka bir şey olmadığını, müvekkilinin görevini gerektiği gibi yerine getirdiği ve bunun için birçok teşekkür maili aldığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının 09.06.2011-25.11.2015 tarihleri arasında müvekkili şirkette tıbbi mümessil olarak görev yaptığını, davacının iş akdinin “doğruluk ve dürüstlük ile bağdaşmayan, sadakate ve iş etiğine aykırı davranışları” nedeniyle 25.11.2015 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesi gereğince haklı nedenle sona erdirildiğini, davacının görev tanımında yer alan ödev ve sorumluluklarını yerine getirmediği ve gerçek dışı raporlamalar yaparak müvekkili şirketi yanılttığının tespit edildiğini, kendi hazırladığı ve şirkete bildirdiği ziyaret programlarına uymadığını, ziyaret götürmediği eczane ve hekimlere ziyaret götürmüş gibi gerçekdışı raporlamalar yaparak müvekkili şirketi yanılttığını, ziyaret programında bölge
müdürüne haber vermeden değişiklik yaptığı, mesai saatlerine riayet etmediğini, hatta bazen hiç çalışmadığını, kendisine iş amaçlı tahsis edilen aracı usulüne uygun olarak kullanmadığını, müvekkili şirketin davacının uzun süredir devam eden iş ahlakı, doğruluk ve dürüstlükle bağdaşmayan davranışlarına artık taviz vermeyerek iş akdini sona erdirmek zorunda kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece Mahkemesince ilaç sektöründe kullanılan ve davacının da kullandığı … sistemi ile davacıya tahsis edilen aracın GPRS kayıtları karşılaştırıldığı, GPRS kayıtlarında davacının … raporlarında ziyarette bulunduğunu belirttiği lokasyonlardan farklı yerlerde olduğunun tespit edildiği, işverenin iddiasını kanıtlar bu durum karşısında işverenlikçe davacıdan savunması istenildiği, davacının ise savunmasında bu hususta bir açıklamada bulunmadığı, tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, alınan bilirkişi heyet raporu ve yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı işverenin doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışları şeklindeki fesih sebebini ispat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ç) Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının iş akdinin, davacının ziyaret ettiğini bildirdiği sağlık görevlileri veya kuruluşları veya özel işyerlerine dair verilerin kaydedildiği … bilgisayar programı verileri ile davacıya tahsis edilen araca takılan ve araç takip sistemi olan GPS verileri arasında çelişki bulunduğu, bir başka anlatımla, … programında ziyaret edildiği bildirilen yerlere, davacının gitmediğinin araç takip sistemiyle anlaşıldığı gerekçesiyle feshedildiği,davacı tarafın ise ziyaretlerin yapıldığının ancak davacının ziyaret programının dosyaya sunulmadığı, yine davacının … sisteminde ziyaret ettiğini bildirdiği, herhangi bir kişi veya herhangi bir kuruluş veya herhangi bir işyerinin ziyaret edilmediğine, yani sisteme ziyaret edildiği bildirilen herhangi bir kişi veya kuruluş ismi somut olarak belirtilip bu kişi veya kuruluşa gidilmediğine dair herhangi somut bir iddia ortaya konulup ispatlanamadığı, sadece, … programına göre olması gereken yerle GPS cihazına göre bulunulan yer belirtmesine dayanıldığı, bu durumda ispat yükü altında olan davalı taraf, … programında ziyaret edildiği bildirilen yerlerin ziyaret edilmediği, bir başka anlatımla davacının gerçeğe aykırı bildirim yaptığını salt araç takip sistemine dayanarak ispat ettiğinin kabul edilemeyeceği, zira, ziyaret edilmesi gereken yerlere şirket aracıyla gidilmesinin davalı şirketçe zorunlu tutulmadığı tanık anlatımlarından anlaşıldığı gibi davalı şirketçe de, çalışanlarına bu yönlü bir yükümlülük veya zorunluluk yüklendiğine dair bir belge ibraz edilmediği, feshin haklı veya geçerli nedene dayandığını, ispat yükü altında olan davalının haklı veya geçerli nedeni ispatladığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
F) Gerekçe:
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut uyuşmazlıkda, davacının iş akdinin, 25.11.2015 tarihinde davacının ziyaret ettiğini bildirdiği sağlık görevlileri veya kuruluşları veya özel işyerlerine dair verilerin kaydedildiği … bilgisayar programı verileri ile davacıya tahsis edilen araca takılan ve araç takip sistemi olan GPS verileri arasında çelişki bulunduğu, bir başka anlatımla, … programında ziyaret edildiği bildirilen yerlere, davacının gitmediğinin araç takip sistemiyle anlaşıldığı gerekçesiyle feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı alınan savunmasında suçlamaları kabul etmemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının tıbbi mümessil olarak çalıştığı davalı işyerinde ziyaretleri yaparken kullandığı kendisine tahsis edilen araca takılan GPRS kayıtları ile davacının yaptığı ziyaretleri girdiği … raporlarının birbiri ile örtüşmediği ve davacının fesih bildiriminde açıklanan günlerde, ziyarette bulunduğunu bildirdiği yerlerden çok farklı lokasyonlarda bulunduğu, davacının bu davranışlarının yukarıda açıklanan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) hükmü kapmasında doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğu anlaşıldığından iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmakta olup Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçeyle davacının işe iadesine karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 44.40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,70 TL. harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalıların yaptığı 1.050,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalı şirkete iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.02.2019 günü oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.