Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/10720 E. 2019/536 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10720
KARAR NO : 2019/536
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın ve 19/10/2018 tarihli tavzih kararının, temyizen incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin Köy Hizmetlerinde çalıştığını, bu kuruluşun 2005 yılında kapanması nedeni ile 2005 yılından itibaren emekli olduğu tarihe kadar davalı …’nde Yol-İş Sendikasına bağlı olarak çalıştığını, mevsimlik işçi statüsünde çalışırken 11/12/2000 tarihli Başkanlık Genelgesi ve eki Protokol kapsamında 02/02/2001 tarihinde kadroya geçirildiğini ancak bu tarihe kadar geçmiş dönem çalışmalarına ilişkin kıdeminin kademe ve derecesine yansıtılmadığını ileri sürerek, davacının geçici/mevsimlik işçi olarak işe başladığı tarihten kadrolu statüye geçtiği 2001 yılında kadar ki hizmet süresinin hesaplanmasıyla belirlenecek derece ve kademe intibakının yapılması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen ücret farkı, yıpranma farkı, ilave tediye ve ikramiye farkının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili; davacının Giresun İl Özel İdaresinin işçisinin olmadığını, …’nün işçisi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı … vekili ; davacının kuruma devrinin 6111 sayılı Kanunun 166/6 maddesi hükümlerine göre gerçekleştiğini, buna göre devralan kurumun dava konusu alacak taleplerinden sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, davanın … yönünden husumetten reddine ve … yönünden kabulüne karar verilmiş, verilen bu karar dahili … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 23/05/2018 tarihli 2017/8026 E. 2018/11575 K. sayılı ilamı ile özetle;
“…Davacı …’nde çalışırken 6111 sayılı Kanun kapsamında diğer davalı …’ne devredilmiştir. Söz konusu Kanunun 166/6 maddesine göre devre konu işçilerin devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarından devralan kurumun sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde, devir tarihinden önceki bir kısım işçilik alacaklarının talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, …’nün devir tarihinden önceki işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece, davalı … yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak davanın … yönünden husumetten reddine, “Davacının, davalı kurum tarafından 2001 yılında yapılan intibak işleminin yanlış olduğunun ve 01/02/2013 tarihinde 10.derece 19.kademede olduğunun tespitine,” … yönünden ise yine reddine hükmedilmiş, bu karar, “Alacak talebine ilişkin açılan davanın, davalı … yönünden reddine” şeklinde tavzih edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı ve tavzih kararını davalı … vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
6100 sayılı HMK.ya göre Mahkemece karar verildikten sonra kararda değişiklik yapılabilmesi iki halde kabul edilmiştir.
Bu hallerden ilki 304. maddede düzenlenen “ hükmün tashihi”, diğeri 305. maddede düzenlenen “ hükmün tavzihi”dir.
Hükmün tavzihinin sınırı HMK.nın 305/2. maddesinde özellikle belirtilmiştir.
HMK.nın 305/2. maddesinde; “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” kuralına yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davalılardan … yönünden davanın reddine karar verilmesine karşın 19/10/2018 tarihli ek karar ile;
“Alacak talebine ilişkin açılan davanın, davalı … yönünden reddine” şeklinde tavzih edilmiştir.
İlk derece mahkemesince hüküm fıkrasına “ tavzih ya da tashih” adı altında ekleme yapılamayacağı gibi hüküm fıkrasındaki bir kısım da çıkartılamaz.
HMK.nın 304 ve 305. maddelerine aykırı şekilde hüküm fıkrasına ekleme yapılması ya da bir kısmının çıkartılması hukuk güvenliğini zedeleyici nitelikte olup, yasaktır.
Mahkemenin 19/10/2018 tarihli tavzih kararı HMK.nun 305/2. maddesinin “hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklindeki emredici düzenlemesine açıkça aykırıdır.
Diğer yandan Mahkemenin ilk kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından “.. … yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine kararı verilmesi gerektiği..” gerekçesi ile bozulmuştur. Bu ilk kararda dava … yönünden reddedilmiş olduğundan davalı … yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Mahkemece davalı … yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal eder şekilde, yerinde ve yasal olmayan gerekçe ile davalı … aleyhine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 10/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.