YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10422
KARAR NO : 2019/554
KARAR TARİHİ : 10.01.2019
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 1999 yılında …Tic.Ltd.Şti ‘ne ustabaşı, forklift operatörü olarak çalışmaya başladığını, kardeş firmada 2003/2007 yıllarında çalışmasına devam ettiğini, 2007-2008 yıllarında yeniden …Tic.Ltd.Şti’de çalıştığını, yan kuruluşa devredilerek … Firmasına devredildiğini, hiçbir hakkının ödenmediğini, iş akdinin feshedildiğini, en son 800 TL net ücret aldığını, 9 yıl içinde yıllık izin kullanmadığını, fazla mesai yaptığını, 15 günlük yıllık ücretli izinlerini aldı gösterilip iznin yarısının kullandırıldığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı … Sanayi Ltd.Şti vekili, yazılı beyanlarında ve yargılama aşamasındaki sözlü beyanlarında özetle, davacının müvekkil şirketten ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı ve yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığını, davacının davalı müvekkil şirketten tüm alacaklarını aldığını, iş akdinin feshinden sonra düzenlenen ve bizzat davacının imzasını taşıyan ibraname ile müvekkil şirketi ibra ettiğini, davacının müvekkil şirketten alacağının kalmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı B… Ltd.Şti vekili, yazılı beyanlarında ve yargılama aşamasındaki sözlü beyanlarında özetle, davacının iddia ettiği yıllık ücretli izin alacağı ile fazla mesai ücreti alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının iş akdinin 2002 yılında feshedildiğinden iddia ettiği alacakların eksik borç haline geldiğini, eksik borç olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının müvekkil şirkette 2003-2007 yılları arasında çalıştığını, daha sonra …Tic.Ltd.Şti’nde, ardında da başka bir işyerinde çalıştığını, üç farklı işyerinde çalıştığını ve ara dönemde müvekkil şirkette çalıştığını, buna göre davacının kullanılmayan izin ücretlerinden ve ihbar tazminatında dolayı sorumlu olmayacağı, sorumluluğun son işverene ait olduğunu, davacının çalıştığı dönemde fazla mesai yapmadığını, fazla çalışmanın yapılabilmesi için başta işçinin onayı gerektiğini, davacı ile iş akdinin sona ermesinden sonra ibraname imzalandığını ve buna göre tüm haklarının ödendiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, Mahkeme’nin 2010/736 sayılı kararının, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2013/7463 Esas sayılı ilamıyla “Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmadığını, davacının tanık olarak ifade verdiği …3. İş Mahkemesinin 2011/1287 esas sayılı dosyasında “Bizi geri dönüşümün ihale edildiği … şirketine verdiler. Biz … şirektine geçirilirken bir miktar para aldık” şeklindeki beyanından kendisine ödeme yapıldığı anlaşılarak, mahkemece davacı isticvap olunarak …3. İş Mahkemesinin 2011/1287 esas sayılı dosyasında tanık olarak verdiği beyanı açıklattırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu”, belirterek bozulduğu, bozmaya uyulduğu, ilk bozmadan önceki yargılamada verilen 2010/736 Esas sayılı kararda; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın davalı … Tic.Ltd.Şti. vekilince temyiz edildiği, bozma ilamında : “…davacı isticvap olunarak …3. İş Mahkemesinin 2011/1287 Esas sayılı dosyasında tanık olarak verdiği beyanı açıklattırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır…” denilerek kararın bozulduğu, mahkemenin önceki hükmünün davalılardan …Tic.Ltd.Şti. avukatı tarafından temyize konu edilen önceki karardaki diğer itirazlar yönün herhangi bir bozma nedeninden bahsedilmediği, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul kararında vurgulandığı üzere, Yargıtay tarafından bir kararın bozulması ve Mahkeme’nin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usul hükmü olduğu anlaşılmakla; usuli kazanılmış hak prensibince davacının kıdem tazminatı dışındaki taleplerinin kesinleştiği, Mahkeme tarafından ilk bozmadan sonra yeniden yapılan yargılamada, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususları açıklatmak amacıyla davacının beyanının alınması için isticvap edilmelerine karar verildiği, davacının alınan beyanında “…3. İş Mahkemesinin 2011/1287 Esas sayılı dosyasında tanık olarak ifade veren davacının beyanında o zamanki bir maaş tutarı olan 800 TL nin … firmasınca kendisine ödendiğini kabul ettiği”, davacının isticvabın da vermiş olduğu bu cevap doğrultusunda dava açılmadan önce kendisine bir kısım ödeme yapılmış olduğu kanaatine varılmakla daha önceki yargılamada davacının hak ettiği tespit olunan tutar üzerinden davacının aldığını kabul ettiği tutar olan 800,00 TL düşürüldüğü ( yıllık izin alacağına ilişkin tutardan), talep ve ıslah miktarı ile bozma ilamına bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, … … San ve Tic Ltd Şti nin temyiz ettiği, Mahkeme’nin 2016/135 Esas sayılı ilamı ile verilen kararın, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/24953 Esas sayılı ilamıyla ” Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilen 04.02.2016 tarihli celsede, davacı asil söz alarak diğer hususlarla birlikte…… şirketinden 3.000,00 TL aldığını ve bu şirkete karşı açılan davadan feragat ettiğine ilişkin beyanda bulunmuştur. Mahkemece davacı asilin bu beyanı değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile ikinci kez bozulduğu, bozmaya uyulduğu, bozma sonrası bilirkişi raporu alındığı, dosya kapsamı, Yargıtay bozma ilamı ve yasal mevzuat hep birlikte değerlendirildiğinde, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurul kararında vurgulandığı üzere, Yargıtay tarafından bir kararın bozulması ve Mahkeme’nin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usul hükmü olduğu anlaşılmakla; somut olayımızda Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda usuli kazanılmış hak prensibince kesinleşen hususlar, 16/08/2017 tarihli Bilirkişi raporunda yapılan açıklama ve hesaplamalar ile tüm dosya kapsamı doğrultusunda oluşan vicdani kanaate göre; davacı asılın…… şirketindene karşı açtığı davadan feragat etmesi nedeniyle bu davalı açısından davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, diğer davalı açısından ise davacının…… şirketinde geçen çalışması için açtığı davadan feragat etmesi nedeniyle davacının diğer davalıya ait iş yerinde 01/04/2007-31/12/2007 tarihleri arasında çalıştığı, davacının iş akdinin davalı iş veren tarafından feshedildiği ancak dosyaya fesih bildirgesinin dosyaya ibraz edilmediği, 4857 sayılı Yasa’nın 19. maddesi gereğince fesih bildirgesinin yazılı olması, fesih gerekçesinin açık ve kesin olarak belirtilmesi gerektiği, davacıya tebliğ edilmiş yazılı fesih bildirimi bulunmamasına göre feshin usulüne uygun yapılmadığı, buna göre davacının 4857 sayılı Yasa’nın 17. maddesi gereğince ihbar tazminatına hak kazandığı ancak çalışmasının bir yılı aşmaması nedeniyle aynı Yasa’nın geçici 6. maddesi ile yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince kıdem tazminatına hak kazanamadığı, yine çalışmasının bir yılı aşmaması nedeniyle yıllık izine hak kazanamadığı, davacının ihbar süresinin kullandırıldığına veya ihbar tazminatının ödendiğine dair davalı tarafından delil sunulmadığı, denetime elverişli bilirkişi raporunda hesap edilen fazla mesai alacağına hak kazandığı, alacaklarının ödendiğinin davalı tarafınca ispatı gerekip davalı tarafından bu ispat yükünün yerine getirilmediği gerekçesi ile kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin reddine, sair taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta, davalılar arasında organik bağ olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada 16/12/2010 tarihli “ibraname ve feragâtnâme” ile 15/12/2010 tarihli “ibranâme” mevcuttur.
Davacı asıl 21/02/2017 tarihli celsede, …3. İş Mahkemesi’nin 2011/1287 Esas sayılı dosyasında tanık olarak ifade verirken “bize geri dönüşümün ihale edildiği … Şirketi’ne verdiler, biz … Şirketi’ne geçirilirken … Firması o zamanki bir maaş 800 TL tarafıma ücret ödendi, işçilere de 750 TL ücret ödenmişti,” sözlerim doğrudur yönünde beyanda bulunmuştur.
Davacı asıl 04/02/2016 tarihli celsede “…dan 750 TL’lik bir ödeme aldım. Ancak hangi şirketin verdiğini bilmiyorum. İkisi ortak çalışıyorlardı. Ayrıca…… şirketinden 3000 TL ödeme aldım, kendilerine ibra ettim, imzalarda bize aittir…….e açmış olduğumuz davadan feragat ediyoruz, diğer davalılara açtığımız davanın devamını talep ederiz” yönünde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 04/02/2016 tarihli celsede, “müşterek sorumlulardan bir tanesinin ödeme yapması diğer davalının sorumluluğunu kaldırmaz, bu davalı sadece kendi sorumlu olduğu dönem için ödeme yapmıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacının ilk bozma ilamında bahsi geçen tanık sıfatı ile verdiği ifadesi “ben davalı şirketlerde 1999-2008 tarihleri arasında … fabrikasında operatör aynı zamanda vardiya çavuşu olarak görev yaptım. Davalı şirketler … fabrikasının taşeron şirketleriydi. Davalı şirketler fabrikadan çıkan hurdaları presliyor paketliyor ve başka yerlere gönderiyordu. Davalı şirket sahipleri arasında akrabalık ilişkisi vardı. Bir sene iki sene bir şirket diğer sene diğer şirket çalışıyordu. Ben de her iki şirkette de işçi olarak belirttiğim dönemlerde çalıştım. En son işten ayrıldığımda 850,00 TL civarında ücret alıyordum davacı da 750,00 TL -800,00 TL civarında ücret alıyordum. Davacı da davalı şirketlerde normal işçi olarak çalışıyordu. Sahadaki malzemeleri topluyordu. Temizliyordu. Davacı hatırladığım kadarı ile 2003-2008 yılları arasında davalı şirketlerde çalıştı. Davacı da aynı şekilde her iki şirket elemanı olarak bir iki yıl süre ile arka arkaya çalıştı. Çalıştığı süre boyunca çalıştığı yer değişmedi. Hep aynı yerde aynı işi yaptı. Davalı şirketlerin geri dönüşüm belgesi yoktu. O nedenle metal işine … … şirketi devam etti. Ancak geri dönüşüm işine … şirketine ihale edildi. Ben o dönemde işyerinde çavuştum. Davacı da işini iyi düzgün yapan bir çalışandı. Biz hakkımızı da arıyorduk. Bizi geri dönüşümün ihale edildiği … şirketine verdiler. Biz … şirektine geçirilirken bir miktar para aldık. Ancak tazminatlarımızı ve hak ettiğimiz ücretlerin tamamını alamadık. Bize sizi devrettiğimiz … şirketinden alacaklarınızı alacaksınız diye söylediler. Daha sonra anlaşamadığımız için bende davacı da isteyerek işten ayrıldık. Biz işyerinde fabrika ile birlikte sabah 08:00 akşam 18:00 arası çalışıyorduk. Haftanın 6 günü çalışıyorduk. Cumartesi günleri de aynı şekilde çalışıyorduk. Pazar günleri çalışmıyorduk. Çalışırsak mesaimiz ödeniyordu. Ancak cumartesi calışma mesailerimizi ödemediler. Biz davalı şirketleri mahkemeye verdikten sonra Cumartesi günü çalışan kişilere de geriye dönük Cumartesi günü çalışma ücretlerini ödediler. Ve imza karşılığı Cumartesi günleri çalışma ücretlerini ödediler. Bize diğer şirkete geçerken bir miktar tazminat ödediler. Ancak hak ettiğimiz tazminatın çok altında bir ödeme yaptılar. Ayrıca resmi bayramlarda çalıştığımız zaman ücretlerimizi alamadık. Ancak dini bayramlarda çalışmalarımızı aldık. Bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücretimi pul olarak aldım” şeklindedir.
Dosya kapsamındaki ibranameden, davacıya yapılan 3000 TL tutarlı ödemenin 2003-2006 yılları arası çalışması için yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hizmet süresi ve işverenleri bakımında ise hizmet döküm cetveli ve bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, ilk bozma ilamı kapsamında bozulmaksızın kesinleşen hizmet süresine göre, 10/05/1999- 31/12/2007 arası çalışmasının, 10/05/1999-30/04/2003 ve 01/04/2007-31/12/2007 tarih aralıklarında kabul edilen çalışmasının davalı…… Şirketi, bu 2 tarih aralığı arasında kalan dönemin ise avalı…… Şirketi kapsamında geçtiği anlaşılmaktadır.
Yukardaki bilgi ve belgelere göre, davalı…… Şirketi hakkında Mahkeme’nin eldeki kararında verdiği “davanın feragat nedeni ile reddi” şeklindeki hüküm yerindedir.
Diğer yandan, eldeki hükme esas bilirkişi raporunda, hakkında feragat edilen davalı…… Şirketi dönemi öncesinde 10/05/1999-30/04/2003 tarih aralığı olarak hizmet döküm cetvelinde diğer davalı … Şirketi adına kayıtlı dönemin de hesaplama dışında bırakılması hatalıdır. Eldeki hükme esas hizmet süresi sadece 01/04/2007-31/12/2007 tarih aralığı olarak kabul edilmiştir.
10/05/1999-30/04/2003 tarih aralığında evvelce kabul edilerek kesinleşen hizmet süresi, eldeki kararda 01/04/2007-31/12/2007 tarih aralığı için kabul edilen hizmet süresine eklenerek hesaplamalar buna göre yapılmak sureti ile hizmet süresi tespit edilmeli, tüm talepler buna göre yeniden ele alınmalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.