Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/9433 E. 2019/1458 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9433
KARAR NO : 2019/1458
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının, davalı şirketin… şubesindeki işyerinde hizmet akdi ile 01/10/1999 – 10/05/2013 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, davalı tarafın bu süre içerisinde müvekkilinin 2013 yılı Mart, Nisan, Mayıs ayları ücretlerini alamadığını, davalı şirketin müvekkilinin çalışmalarına karşılık aylık ücretlerini fazla çalışmalarını ödemediği gibi sebepsiz ve mazeretsiz haksız bir şekilde iş akdini feshettiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, aşamalardaki beyanlarında iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı işverene ait işyerinde 01/10/1996 tarihinde çalışmaya başladığı ve 10/05/2013 tarihine kadar 16 yıl 7 ay 9 gün çalıştığı, davalı iş verenlik tarafından iş akdinin sonlarıldığı, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosya bilirkişiye gönderilmiş bilirkişi tarafından tarihli usul ve yasaya uygun denetime elverişli yerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen kök ve 12/11/2014 tarihli ek rapor aldırıldığı, sübut bulduğu gerekçesi ile ücret alacağı ve fazla mesai ücreti alacağı haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Tüzel kişilere tebligatın ne şekilde yapılacağı 7201 Tebligat Kanunu 10,12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü 17. ve 18. maddelerine göre yapılır. Buna göre tebligat tüzel kişinin bilinen son adresine ve yetkili temsilcisine yapılmalıdır.(HGK 2011-21-866 E. 2011/752 K.)
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Dava dilekçesi tebliğinin, davalının şubesine yapıldığı davacı vekilinin duruşmadaki beyanından anlaşılmaktadır. Davalı vekili tebligatın usulsüz olduğu yönünde itirazda bulunmuştur. Mahkeme tarafından, tebligatın usulüne uygun olduğu kanaati ile davalı vekilinin itirazının ve beyan dilekçesi ibraz etmek için süre talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi şubedeki daimi çalışan işçiye tebliğ edilmiştir. Öncelikle davalı şirket anonim şirket niteliğinde olup davalının 7201 Tebligat Kanunu 10. madde anlamında bilinen en son adresi Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmış olan Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı merkez adresidir ve tebligatı almaya yetkili kişi bu adreste bulunmaktadır. Bu nedenle davalıya yapılan tebligat gerek adres gerekse tebligatı almaya yetkili kişi yönünden usulüne uygun değildir.
Yapılacak iş, dava dilekçesinin, davalı vekiline, davalı vekilinin artık bulunmadığının anlaşılması halinde davalının merkez adresi Ticaret Sicil Müdürlüğünde celbedilerek merkez adresine tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan ve bu kapsamda usulüne uygun süreler tanınmak sureti ile tüm deliller toplandıktan sonra işin esasına girilerek çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Bir üst paragrafta açıklanan şekilde, dava dilekçesinin tebliği tarihinde, dosyada vekaletnamesi bulunan davalı vekilinin artık vekalet görevinin sürmediğinin anlaşılması nedeni ile davalı asıl şirkete dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir ise bu tebliğin, yukarıda bahsi geçen Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü maddelerine uygun olması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
Mahkeme tarafından bu husus gözetilmeden, davalı vekilinin süre talebi de reddedilerek karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
2- Kabule göre;
a- Somut uyuşmazlıkta, davalı vekili davaya karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuştur.
Dava dilekçesi tebliği usulüne uygun olmadığı için davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı savunmasının süresinde olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle, davaya karşı davalı vekilinin zamanaşımı savunması değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Bu hususun düşünülmemesi hatalıdır.
b- Ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından;
Tüm davacı tanıklarının davalıya karşı davası bulunmaktadır. Davalı tanığı dinlenmemiştir. Davacı tanıklarının beyanlarından “giriş çıkışta atılan imzalar” gibi belgelerin mevcudiyeti anlaşılmaktadır. Davacı delilleri arasında “davalının kayıtları” da yer almaktadır.
Taraf vekillerinden, çalışma günlerini gösteren davalı nezdinde bulunan belgeler sorulmalı, 6100 sayılı HMK’nun 220. maddesi uygulanarak yukarıdaki tanık ifadelerinde bahsi geçen, tarafların bildirecekleri ve çalışma günlerini gösteren var ise sair belgeler getirtilmeli, tüm dosya kapsamı birlikte ele alınarak ulusal bayram genel tatil ücreti talepleri hakkında karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
c- Mahkeme tarafından alacaklara “brüt” miktarlar üzerinden hükmedilmesi yerindedir.
Bununla birlikte, kesintilerin infazda dikkate alınacağının hükümde belirtilmemesinin, infaz aşamasında tereddüt oluşturabileceğinin düşünülmemesi de hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/01/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.