Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/28296 E. 2018/1117 K. 24.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28296
KARAR NO : 2018/1117
KARAR TARİHİ : 24.01.2018

….
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının, işçilerin sendika seçme hakkına müdahale ettiğini…. üye olan işçileri istifaya zorladığını, istifa etmeyenleri işten çıkartarak….. üye olmaya zorladığını, …..y işbirliği ile işyerinde örgütlenmesi sonrası ise işveren ….. .. Şubesini kendisinin belirlemek istediğini, iş sözleşmesinin sendikal nedenle 21/04/2015 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespitine, davacının işe iadesine ve sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının haklı sebeplerle işten çıkartıldığını, bu konuda davacı işçinin savunmasının alındığını ve feshe konu olan durumu tevil yoluyla da olsa ikrar ettiğini, işçinin vardiya amirleri için küfür niteliğinde ifadelerde bulunduğunu ve bu sebeple iş akdinin feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı Dairemizin 09/03/2017 tarih ve 2016/35310 E. 2017/3551 K. sayılı ilamı ile, hüküm özeti-hüküm sonucu ile gerekçe arasında çelişki bulunduğu, Mahkemece, bu çelişkili hükmün 23/03/2016 tarihli Tavzih Şerhi ile düzeltilmiş ise de, hüküm özeti-hüküm sonucu ve gerekçe arasındaki çelişkinin tavzih yoluyla düzeltilmesinin HMK.nun 305/2. maddesine aykırı olduğu, hüküm özeti-hüküm sonucu ile gerekçe arasındaki çelişkinin YİBK. ve HMK. nun 298/2. maddesine aykırı olduğu belirtilerek bozulması üzerine Mahkemece bozmaya uyularak, hüküm özet-hüküm sonucu ile gerekçe arasındaki çelişki giderilmiş, davanın kabulüne, davalı işverence yapılan feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine ve sonuçlarına karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı dava dilekçesinde sendikal nedenle iş akdinin haksız feshedildiğini iddia etmiş, davalı işveren davacının iş akdinin başka bir işçiye sataşması nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini savunmuş, Mahkemece olayın iş bitiminde serviste seyir halinde oluşu, davacının Salih Yılmaz’ın vardiya amiri olduğunu bilmeyişi, belli bir vardiya amirini gözeterek söz söylememiş olması, işyerindeki sorunlara ilişkin konuşma yaptığı sırada kurduğu cümlelerde sözcükleri özenli seçmemiş olması, sorunlu olsa dahi olaydan sonra ilgili kişi ile arkadaşlarını göndermek suretiyle ve kendisi bizzat telefonla aramak suretiyle oluşan olumsuzluğu giderdiği gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinin (b) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, Anayasa’nın 25 ve 26. maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/37481 Esas, 2008/12505 Karar sayılı ilamı).
İş Kanunu’nun 25. maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Somut uyuşmazlıkta, tutanaklar, davacının savunması, davalı işyeri çalışanının görgüye dayalı verdiği ifadesi ile davacının sataştığı iddia edilen ve tanık olarak dinlenen Salih Yılmaz isimli işçinin beyanından, davacının işyeri servisinde vardiya amirleri ile ilgili küfürlü konuşması üzerine, vardiya amiri Salih Yılmaz’ın düzgün konuşması konusunda davacıyı uyardığı, bunun üzerine davacının “madem sen de vardiya amirisin itirazın varsa gel aşağıda konuşalım” şeklinde konuştuğu, tutanak tutulduğu ve davacının savunmasının alındığı, davacının iş akdinin başka bir işçiye sataşması nedeniyle feshedildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece her ne kadar davacının işe iadesine karar verilmiş ise de, davacının sataşma niteliğindeki sözlerinin ve davranışının davalı işverene haklı fesih hakkı tanıdığı, davalı işverenliğin de bu hakkını yasal sürede kullandığı anlaşılmakla davanın reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerktirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 35,90 TL. karar-ilam harcından, davacının yatırdığı, 31,40 TL. peşin harcın mahsubu ile 4,50 TL. bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 28 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalılya iadesine,
Kesin olarak 24.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.