YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/23931
KARAR NO : 2017/15996
KARAR TARİHİ : 17.10.2017
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, manevi tazminat ile vekalet ücreti ve masraflar ile ücret ve işlemiş faiz alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi, davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/10/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat … ile karşı taraf adına Avukat … … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı nezdinde 18.09.1997-30.12.2003 tarihleri arasında yönetim kurulu görevini üstlendiğini, Vakıf yönetim kurulunun 30.12.2013 tarih, 279 numaralı kararı doğrultusunda davalı Vakıf ile akdettiği iş sözleşmesi gereğince 01.01.2004 tarihinden itibaren de avukat sıfatı ile hizmet verdiğini, davalı Vakıfın 14.09.2007 günlü Yönetim Kurulu toplantısı açıldığında Vakıf Başkanı’nın davacı ve bir kısım diğer avukatlar ile bundan böyle beraber çalışmak istemediklerini, gereken ödemelerin yapılacağını ifade ettiğini, 18.09.2007 tarihinde davacıyı da muhatap alan ve “ihbarname” başlığını taşıyan bir yazının faks vasıtası ile iletildiğini, daha sonra T.C. … 7. Noterliği’nin 17.09.2007 tarihli ve 23012 yevmiye numaralı ve “Düzenleme Şeklinde Azilname” başlıklı yazı ile davacıya vekaletten azledildiğinin 19.09.2007 tarihinde tebliğ olunduğunu, davacının iş akdine son verilirken fesih nedeninin ortaya konulmadığı sadece “görülen lüzum üzerine” iş akdine son verildiğinin belirtildiğini, davacının görevinin davalı Vakıf adına vekalet ilişkisi çerçevesinde gereken işlemleri yapmak olduğu, davacının davalı Vakıf tarafından azledilmesinin aynı zamanda iş akdinin feshini de mündemiç olduğunu, davacı tarafça davalıya gönderilen T.C. …. 19. Noterliği’nin 24.09.2007 tarih ve 26499 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile yasal maddi taleplerin belirtildiğini, iş bu ihtarnamenin ….09.2007 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin avukatlık görevini yerine getirirken meslek kurallarına uygun ve özenli davrandığını, davalının davacının maddi haklarını ödememek amacı ile kötü niyetli davrandığını, davacının delillerini temin edebilmek amacı ile Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespit talebinde bulunduğunu, bu dosya ve ilgili deliller incelendiğinde davacının davalı vakıf nezdindeki görevlerinden azledildiği ve iş sözleşmesinin kötü niyetle fesih edildiğini, davacıya azledildiğinin kendisine bildirildiği tarih olan 19.09.2007 tarihine kadar hak etmiş olduğu Eylül 2007 ayına ilişkin 18 günlük ücreti ile faizinin ödenmesi gerekirken bu ücretin sadece 14 günlük kısmının iş sözleşmesin 15 gün sonra PTT marifeti ile konutta ödemeli olarak gönderildiğini, davacının haklarını saklı tutarak 08.10.2007 tarihinde gönderilen 3.079,30 TL.’lik, 14 günlük ücretini tahsil ettiğini, davacının 2005, 2006, 2007 yıllarına ait yıllık izinlerini kullanmadığını ve buna ilişkin ücretlerin kendisine ödenmediğini, davalı adına takip edilen dava ve icra takipleri ile ilgili olarak hak kazanılan karşı taraf vekalet ücretlerinin davalı Vakıf nezdinde bir havuzda toplandığını ve Vakıf Yönetim Kurulu’nun almış olduğu karar ile prim şeklinde avukatlara paylaştırıldığını, bunların da davacıya ödenmediğini, kıdemli ve saygın bir avukat olan davacının davalı için çok emek ve zaman harcadığını, ilgili Vakıf tarafından yapılan işten kovuldu söylentisinin dahi davacıya derin üzüntü yaşattığını, bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesini ileri sürerek; kıdem, ihbar, kötüniyet ve manevi tazminatlar ile maaş, yıllık izin ücreti, vekalet ücreti alacakları, …. 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/109 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan masrafların davalıdan tahsiline karar verilmesini ayrıca davalının kötüniyetli olması nedeni ile müvekkili ile aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin yine davalıdan tahsili ile mahkeme kararının masrafı davalıya ait olmak üzere yayınlattırılmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının uzun süre Vakıfta görev aldığını, bir zaman Vakıf yönetiminde de bulunduğunu, davacının ayrıca Vakfın özel vekili olarak tüm hukuki işlerini yürüttüğünü, davacının vekalet ilişkisi süresince azledilmeden önce avukatlık kanununa aykırı hareket ettiğini huzurdaki davanın açılmasından sonra öğrendiklerini, davacının toplantıda kendilerine cevap vermediğini, agresif davranışlar gösterdiğini ve toplantıyı terk ettiğini, bu sebeple de taleplerinin haksız olduğunu, vekaletten azil işleminin usule uygun yapıldığını, haklı bir azil olduğunu, davacının davasında dayanak oluşturduğu azilnamenin iş hukuku açısından istifanın tespiti mahiyetinde olduğunu, iş hukuku açısından haksız olmasının mümkün olmadığını, bir tespit olduğunu, davacının bu şekilde sizinle çalışmamız mümkün değil, diyerek sorulan sorulara cevap vermediğini, toplantıyı terk ettiğini Vakfın vekalet ilişkisine son vermek zorunda kaldığını, davacının iş ilişkisini kendisinin bitirdiğini, durumun tutanak ile tespit edildiğini, davacının azilnameyi 19.09.2007 tarihinde aldığını, Eylül ayına ilişkin 14 günlük ücretin ödendiğini, kalan 5 günlük ücretinin talep edildiğini ancak davacının 14.09.2007 tarihli yönetim kurulunda sözlü olarak istifa ettiğini, 5 günlük talebin haksız olduğunu, davacının ihbar tazminatı hakkının da bulunmadığını, kötü niyet tazminatı istenebilmesi şartlarının oluşmadığını, iş güvencesi kapsamında olmaması gerektiğini, manevi tazminat yönünden ise azil durumunda manevi tazminat istenemeyeceğini, davacının tüm izinlerini kullandığını, T.C. … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/109 D. İş sayılı dosyasına istinaden yapılan masrafın davalıdan istenmesinin yasal dayanağının olmadığını, asıl kötü niyet durumunda davacı hakkında uygulanması gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yargılama Süreci ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 20.12.2016 tarih, 2015/14851 Esas ve 2016/22535 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle; dava dilekçesinde yer alan bazı talepler hakkında Anayasa ve 6100 sayılı HMK’na aykırı olarak olumlu veya olumsuz bir gerekçe oluşturulmaksızın ve hüküm sonucunda bu taleplerin açıkça red veya kabul edildiği belirtilmeksizin hüküm kurulduğu, davacının vekalet ücreti alacaklarına ilişkin talebinin tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine karşın bu hususun kararın gerekçesinde veya hüküm sonucunda belirtilmediği ve davacının iş sözleşmesinin 17.09.2007 tarihinde feshedilmesine karşın, fesih tarihinin 14.09.2007 olarak kabul edilmesinin hatalı oluduğu, ücret dahil tüm taleplerin bu tarihe göre belirlenmesi gerektiği, ayrıca hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun da hükümde belirtilmediği, bozma sebeplerine göre sair temyiz itirazlarının incelenmediği ifade edilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Mahkemece, davacının manevi tazminat talebinin sübut bulmadığından bahisle reddine hükmedilmesi karşısında, aynı kapsamdaki “verilen kararın davalı vakfın ilamlarını yayınlattığı gazetede yayınlanması” talebinin de sübut bulmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken “hukuki yarar yokluğundan reddi” hatalı ise de bu husus sonuca etkili görülmemiştir. Yine vekalet ücreti alacaklarına ilişkin talebin tefrik edildiği kararın gerekçesinde belirtilip, tartışılmakla bu hususa hüküm sonucunda yer verilmemesi de sonuca etkili değildir.
2- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3- Dairemizin 20.12.2016 tarih, 2015/14851 Esas ve 2016/22535 Karar sayılı bozma ilamında; davacının iş sözleşmesinin 17.09.2007 tarihinde feshedilmesine karşın, fesih tarihinin 14.09.2007 olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu ve ücret alacağının bu tarihe göre belirlenmesi gerektiğinin belirtilmesine karşın, yerel mahkemece kararın gerekçesinde davacının iş sözleşmesinin 14.09.2007 tarihinde sona erdiği ve bu tarihe kadarki ücretlerinin ödendiği gerekçesi ile ücret alacağı talebinin reddi hatalıdır.
Davacının 3 günlük ücret alacağı bulunduğu anlaşılmakla, alacağın buna göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekmektedir.
4- Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı vekilinin müvekkili ile aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin HMUK 421 ve 422 (HMK 329) maddeleri uyarınca kötüniyetli olan davalıdan tahsiline hükmedilmesini, ayrıca 100,00 TL. yan ödemenin de tahsiline karar verilmesini istediği görülmektedir.
Mahkemece, Anayasa’nın 141 ve 6100 sayılı HMK’nun 297. maddelerine aykırı olarak; dava dilekçesinde belirtilen söz konusu taleplere ilişkin olumlu veya olumsuz bir gerekçe oluşturulmaksızın ve hükmün sonuç kısmında da bu taleplerin açıkça red veya kabul edildiği belirtilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.480.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/10/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.