Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/19030 E. 2020/15399 K. 09.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/19030
KARAR NO : 2020/15399
KARAR TARİHİ : 09.11.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın davalı işverence feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla mesai ücretinin hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde fazla mesai ücretine ilişkin hesaplamanın günlük bazda yapıldığı görülmüştür. Ancak yapılan hesaplama hatalıdır. Örnek olarak, Mahkemece davacının 3 gün 8.30-16.00 3 gün 8.30-18.00 olmak üzere 6 gün çalıştığının kabul edildiği dönemlerde, davacının çalışmasının haftalık 45 saati aşmamış olmasına rağmen, bilirkişi tarafından günlük bazda fazla mesai hesaplanması nedeni ile günlük 7,5 saati geçen çalışmalar yönünden o gün için bir saat haftalık 3 saat fazla mesai ücreti hesaplanmıştır. Buna göre mahkemece yapılması gereken, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile, davacının çalışmalarının haftalık olarak değerlendirilerek fazla mesai ücretinin hesaplanması gerekmektedir. Aynı zamanda, davacının günlük çalışmasının onbir saati geçtiği dönemler yönünden ise, yukarıda açıklanan bilgiler ışığında günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğinden, bu günler yönünden haftalık 45 saati aşan çalışmanın bulunmaması halinde bile, o gün yönünden davacının 11 saati geçen çalışmalarına yönelik fazla mesai ücreti hesaplanmalıdır.
3-Taraflar arasında ulusal bayram ve genel tatil ücreti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının Ramazan Bayramında 1 gün, Kurban Bayramında 2 gün hariç olmak üzere ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabulü ile hesaplama yapılmıştır.
Ancak dinlenen davacı tanıklarından, Tanık … davacının çalıştığı yere ayda 1 ya da 2 kez gittiğini beyan ettiği, diğer davacı tanığı Kadir ise, davacının tam çalışma saatlerini bilmediğini, nadiren denk geldiğini, bunun yanında Cuma günleri davacı ile İzmir’e gittiğini ve Cumartesi günleri döndüklerini beyan ettikleri görülmüştür. Davalı tanıkları ise ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını beyan etmişlerdir.
Buna göre davacı tanıklarının davacı ile sürekli aynı iş yerinde çalışmasının bulunmaması nedeni ile davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını usulünce ispat edemediği anlaşılmakla, bu alacak yönünden davacı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.