YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18084
KARAR NO : 2020/13512
KARAR TARİHİ : 27.10.2020
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının Tokat Devlet Hastanesinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu, iş sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız feshedildiğini, davacının çalıştığı süre boyunca yıllık izin kullanmadığını, dini ve resmi bayramlarda çalıştığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili, davacının Tokat Devlet Hastanesinde yapılan ihale neticesinde güvenlik hizmeti üstelenen davalı şirket bünyesinde çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının talep ettiği feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı konusunda nasıl bir karar verilmesi gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya içeriğinden, davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı yanında bir kısım işçilik alacaklarını talep ettiği iş bu dava dışında Tokat İş Mahkemesinin 2012/250 esasına kayıtlı olarak işe iade davası açtığı, bu dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği,
İşçi feshin geçersizliği isteminde bulunduğu davadan başka, kıdem ve ihbar tazminat ile yıllık izin alacağı istemi ile bir dava da açmış bulunabilir. Bu durumda, feshin geçersizliğine ilişkin dava bekletici mesele yapılmalıdır. Neticeye göre, işe iade davası reddedilmiş ve red kararı kesinleşmiş ise fesih mahkeme kararının sonuca göre haklı yada geçerli hale geleceğinden alacak davasına devam edilmelidir. Yine, işe iade davası kabul edilmiş ve karar kesinleşmiş ancak işçi süresinde işe başlama başvurusunda bulunmamışsa veya başvuruda bulunmuş ancak işverenin süresinde işe davet etmesine rağmen işçi işe davete icabet etmemiş ise fesih geçerli hale geleceğinden alacak davasına devam edilmelidir. Ancak işveren işçiyi süresinde başvuruya rağmen işe başlatmamış ise eldeki alacak davasının feshe bağlı alacaklar açısından erken açıldığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının bu nedenle usulden reddine karar verilmelidir. Feshin geçersizliğine karar verilmesi ve işçinin işverene başvurması üzerine işe başlatılması halinde ise davaya konu fesih ortadan kalktığından, feshe bağlı alacaklar reddedilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça Ankara 10.İş Mahkemesinin 2012/1078 esas sayılı dava dosyası ile açılan işe iade davasının sonucu mahkemece araştırılmamıştır. Mahkemece bu konuda gerekli araştırma yapılmalı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı konusunda bu araştırmanın sonucuna göre yukarıda açıklanan hususlarda gözetilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince beş yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacının beş yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına terstir. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının beyanı alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4-Davacı dava dilekçesinde 100,00 TL ulusal bayram ve genel tatil ücretinin tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde ise talebini arttırarak toplam 579,97 TL olarak belirlenmiştir. Ancak davacı vekili son celsede “Talebimiz olan 579,97 TL olan ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağımızın zamanaşımına uğrayan 318,74 TL’sinden feragat ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuş, bu beyan duruşma tutanağına yazılarak davacı vekilince imzalanmıştır. Mahkemece, davacı vekilinin kısmi feragate ilişkin beyanı dikkate alınmadan 356,853 TL brüt ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının hüküm altına alınması yerinde değildir.
5-Davalılardan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun harçtan muaf olduğu gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 27.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.