Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/17813 E. 2020/13412 K. 26.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17813
KARAR NO : 2020/13412
KARAR TARİHİ : 26.10.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 01.09.2005 tarihinden 06.01.2015 tarihine kadar davalı işyerinde aralıksız şekilde çalıştığını, yatırım uzmanı olarak başladığı görevine üstün verim ve gayreti neticesinde önce yetkili, ardından da yönetmen olarak devam ettiğini, 01.01.2012 tarihine kadar … / …rge şubesinde çalıştığını, bu tarihten sonra … ilindeki … Özel Bankacılık Merkezi şubesinde çalışmasını sürdürdüğünü, her iki şubede çalıştığı dönemde kurum sıralamasında performans olarak en üst sıralarda yer aldığını, … …’nde tek başına çalıştığını, her iki şubede performansına ve işlem hacmine bağlı olarak belirlenen ve gelirini önemli ölçüde artırıcı primler aldığını, … … şubesinde yönetmen gelişim programını tamamlayarak müdür havuzuna girdiğini, son 2 senelik süreçte işveren temsilcileri tarafından sürekli müdür olma vaatlerinde bulunulduğunu, en son işveren temsilcileri tarafından İstanbul’da müdür unvanıyla pozisyon açıldığının söylendiğini, bu plan dahilinde tek başına çalıştığı … … şubesine 01.09.2014 tarihinde … isimli personelin tayin edildiğini ve 1 ay gibi kısa bir süreliğine bu personele refakat etmesi ve kendi müşterilerini de bu personele aktarmasının istendiğini, İstanbul’daki şubeye müdür olacağı sözüyle kendisinden istenenleri kısa sürede yerine getirdiğini ve atamasını beklemeye başladığını ancak refakat süresinin tam 4 ay süresince devam ettiğini ve bu süre boyunca da pasif göreve çekildiğini, bu süreçte kullandığı bilgisayarı, telefonu, çalışma masasının elinden alındığını, bu şekilde çalışma imkanı da bırakılmadığını, ilk başlarda müdür ataması olacağı sözüne inanarak bu duruma ses çıkarmadığını ancak süreç uzadıkça huzursuz olmaya başladığını, 4 ay süresince müdür atamasının yapılmadığını, pasif bir şekilde işyerinde 4 ay boyunca (mobbing niteliğinde) boş boş bekletildiğini, adeta işi bırakmaya zorlandığını, çalışma koşullarının ortadan kaldırıldığı bu süreçte iş yapamadığı için ciddi olarak maddi kazanç kaybına da uğradığını, prim kazancından olduğunu, 4 aylık bu hukuksuz sürecin sonunda değişen bir durum olmadığını gören davacının bu duruma daha fazla dayanamadığını ve çalışma koşullarının ortadan kaldırılması, iş verilmemesi, fiili çalışma koşullarının değiştirilerek kazancının düşürülmesi, maddi ve manevi zarara uğraması nedenleriyle iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini, her yıl prim ödemesi alan davacının gelirinin önemli bir kısmını prim ödemelerinin oluşturduğunu, 2013 yılı için ödenen net prim tutarının 44.936,24 TL’sı olduğunu ve 07.04.2014 tarihinde ödendiğini, diğer çalışanlara prim ödenmesine rağmen davacıya 2014 yılı için prim ödenmediğini, ayrıca son 4 aylık süreçte işverenin haksız ve hukuksuz tutumu nedeniyle performansının ortadan kalktığını ve bu nedenle prim kazancının olumsuz etkilendiğini, bu nedenle maddi tazminat taleplerinin olduğunu, yıllık izinlerinin de eksik kullandırıldığını, kullandırılmayan izinlere karşılık ücretlerin ödenmediğini, iş akdinin haklı nedenle davacı tarafından feshine rağmen davalı işverence “işten çıkış işlemlerinin yapılabilmesi için belgelerin imzalanmasının şart olduğu, aksi takdirde çıkış işlemlerinin yapılamayacağı, hizmet belgesi de verilemeyeceği, işlemlerin rutin olduğu.” söylenerek bir kısım matbu belge imzalatıldığı, bu belgelerin gerçek iradesini yansıtmadığını, fiili durumla da örtüşmediğini, bu nedenle geçersiz olduğunu iddia ederekkıdem tazminatı, prim, maddi tazminat ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 01.09.2005 tarihinde çalışmaya başladığını ve iş akdini 05.01.2015 tarihli istifa dilekçesiyle tek taraflı olarak feshettiğini, davacının yönetmen olarak çalışmaktayken yöneticileri tarafından takdir edilen ve ilerleyen süreçte şartların olgunlaşmasıyla müdür olması planlanan bir çalışan olduğunu ancak bir çalışanın müdür olabilmesi için gerekli şartların tamamlanması, kadro açılması gerektiğini, 01.07.2014 tarihinde yürürlüğe giren Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ ‘nin ‘Merkez Dışı Örgütler’ başlıklı 42 nolu maddesi uyarınca aracı kurumların merkez dışı örgütlerinin sadece şube ve irtibat bürolarından oluşabileceği hüküm altına alındığından SPK’nun Yatırım Hizmetleri Tebliği kapsamında faaliyet izni verdiği tarihte … A.Ş. ile sürdürülen acentelik ilişkisinin sona ereceğini ve bu tarihten sonra … Yatırım A.Ş.’nin … A.Ş. ile emir iletimine aracılık faaliyeti kapsamında emir kabul edebileceğini ve kendi açacağı merkez dışı örgütler aracılığıyla faaliyetlerini sürdürebileceğini, davalı …Ş.’nin bu düzenleme kapsamında 57 şube açmayı planladığını, davacının bu kapsamda 2015 yılının 2.yarısında faaliyete geçmesi planlanan şubelerden birinde müdür olarak istihdam edilmesini planlandığını, davacının konuyla ilgili bilgilendirildiğini, SPK yapılanması süreci tamamlandığında kadro açılarak müdür olacağının ifade edildiğini, bu kapsamda davacıya eğitimler verildiğini, Yönetmen Gelişim Programlarına alındığını, bu eğitimleri alan her çalışanın müdür olacağı şeklinde kesin bir uygulama olmadığını, davacının beklediğini iddia ettiği 4 aylık sürenin kurumsal yapılardaki süreçlerin uzunluğu, kadro imkanı ve açıklanan süreç değişikliği nazara alındığında makul bir süre olduğunu, SPK süreci tamamlanana kadar yönetmen olarak çalışması planlanan davacı için yöneticilerinin gereken tüm özveriyi gösterdiğini, hatta Orta Anadolu Bölge Müdürlüğü nezdinde açılan müdür pozisyonun ilk olarak davacıya teklif edildiğini ancak davacının İstanbul’da müdürlük yapmak istediğinden teklifi kabul etmediğini, davacının çalışması sürerken … T.A.Ş.ile görüşmelere başladığını, davacının iş görüşmeleri yaptığından davalı şirket yöneticilerine referans sorulması ile haberdar olunduğunu, davacının hali hazırda Ak Yatırım A.Ş.’nde çalışmaya devam ettiğini, davacının başka bir işyerinde çalışmaya başlayacak olması nedeniyle iş akdini feshettiğini, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, mobbing iddialarını kabul etmediklerini, davalı şirketin … A.Ş. ile acentelik ilişkisi bulunduğunu, dolayısıyla davalı şirketin var olan müşterilerinin … A.Ş. müşterileri olduğunu, kendisine ait müşteri olmadığını, bu nedenle davacıdan kendi müşterilerinin yeni gelen çalışana aktarılmasının istenmesinin mobbing olarak yorumlanamayacağını, davacının müşterilerle temasının hiç bir suretle kesilmediğini, önceden olduğu gibi müşteri ziyaretlerine gitmeye devam ettiğini, davacıya hiçbir zaman belirli bir süre verilerek müdür olma vaadinde bulunulmadığını, başarılı çalışmalarının karşılıksız kalmayacağının, müdür olması için gerekli kadronun açılması halinde atamasının yapılacağının ifade edildiğini, davalı şirketin kurumsal bir şirket olduğunu, dolayısıyla bir çalışanın bilgisayarının, masasının elinde alınmasının, telefonsuz bırakılmasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, iş sözleşmesini 05.01.2015 tarihli istifa dilekçesiyle tek taraflı olarak fesheden davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının gerek eğitimi, gerekse iş yaşantısındaki deneyimleri göz önüne alındığında iş sözleşmesini feshetmesi akabinde bu feshin getireceği yükümlülükleri bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının istifa tarihinden bir gün sonra 06.01.2015 tarihinde imzalanan “İhbar Tazminatı Borcu, İzin Ücreti Alacağı Mahsup Protokolü”nün de davacının bu feshin sonuçlarına vakıf olduğunu gösterdiğini, davacının bu protokol ile iş akdini haklı bir neden olmaksızın ve istifa etmek suretiyle sonlandırdığını açıkça kabul ettiğini, davacının bu protokolle 21.793,75 TL’sı ihbar tazminatı borcu olduğunu, davalı şirketin ise 12.291,40 TL’sı yıllık izin ücreti borcu olduğunu kabul ettiğini, davacının protokolün zorla imzalatıldığına, iradesinin fesada uğratıldığına ilişkin beyanlarının dayanaksız olduğunu, davacının üniversite mezunu, sadece davalı şirkette 10 yıl iş tecrübesi olan, bilgili ve deneyimli bir çalışan olduğunu, davacının 4 aylık sürece herhangi bir gelir kaybı olmadığını, maaşının tam ve eksiksiz olarak aldığını, çalışanın kendi talebi doğrultusunda istifa etmesi veya işverence iş akdine haklı veya geçerli nedenle son verilmesi hallerinde çalışanın performans değerlendirmesi kapsamı dışında bırakıldığını ve performans değerlendirmeleri sonucunda prime hak kazanan çalışana prim ödeme döneminde işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde prim ödendiğini, prim ödeme döneminden önce işten ayrılması halinde prim ödemesi yapılmadığını, davacıya hak ettiği dönemlere ilişkin prim ödemelerinin tam olarak yapıldığını, davacının herhangi bir prim alacağının olmadığını, 06.01.2015 tarihli protokol çerçevesinde davacının yıllık izin ücreti alacağının da olmadığını, davacının maddi tazminat talebini açıklamadığını, zararını da ispat edemediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz :
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının davalı işyerinde çalışırken 2014 yılı son 4 ayında kendisine görev verilmediği, görev verilse idi performansına bağlı olarak hakedeceği prim miktarı yönünden zarara uğradığı, bu zararın maddi tazminat olarak ödenmesi talebi Mahkemece yerinde görülüp hüküm altına alınmış ise de, davacının pasif göreve alınmasa idi performansa bağlı primi hakedecek performans sergileyeceği tamamen varsayımsal olup buna bağlı maddi tazminata hükmedilmesi yerinde değildir. Şartları bulunmayan maddi tazminat talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.