YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17752
KARAR NO : 2020/13276
KARAR TARİHİ : 26.10.2020
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 11.11.2005 tarihinde davalı işyerinde şoför olarak çalışmaya başladığını, 30.06.2009 tarihinde yasal hak ve alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini feshettiğini, 01.02.2011 tarihinde tekrar işyerinde çalışmaya başladığını, en son aylık asgari ücret ile 51,00 TL harcırah karşılığı çalıştığını, cumartesi ve pazar günleri ile bayramlarda da çalışmasını sürdürdüğünü, bir kısım yıllık izinlerini kullanmadığını, 2012 yılı Ekim ayı ücretinin ödenmediğini, aylık maaşı ve diğer yasal hakları ödenmediğinde 14.06.2013 tarihinde iş akdini İş Kanunu’nun 24/II-e madesi gereğince haklı nedenlerle feshettiğini, alacaklarını talep etmesine rağmen ödemelerin yapıldığını iddia ederek fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı, dini ve milli bayram ücreti, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının ilk çalışmasının devamsızlık nedeni ile haklı olarak 08.06.2009 tarihinde feshedildiğini, davacının ücretlerini alamadığı bir işyerinde yeniden işe başlamayacağını, yasal alacakları ödenmediği gerekçesiyle işi akdini feshettiğini beyan etmesinin kötü niyetli olduğunu, davacının 2. çalışmasının da İş Kanunu’nun 25/II-g maddesine göre haklı nedenle fesheedildiğini, davacıya mazeret istemli yazı gönderilmesine rağmen davacının cevap vermediğini, davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığını, asgari ücret ve harcırah usulü çalışan davacının harcırahının sefer başına verildiğini, ihtirazi kayıtsız olarak davacı tarafından imzalanan ücret bordrolarında davacının fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, davacının bir kısım yıllık izinlerini kullandığını, şoför olarak çalışanların haftanın 6 günü çalıştığını, bu durumun emsal dosyalarla da sabit olduğunu, davacının ücret alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; otobüs şoförü olarak görev yapan davacı sabit maaş ve gidilen sefere göre harcırah karşılığı çalışmış olup, bu çalışma şeklinde harcırah ve sabit maaş üzerinden tespit edilecek ücrete göre fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının hesaplatılıp hüküm altına alınması gerekirken, sadece sabit maaş üzerinden yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulması hatalıdır. Yargılama sonunda kabul edilecek alacaklara ilişkin hüküm kurulurken 17.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi de göz önüne alınarak talep aşımına sebebiyet verilmemelidir.
3-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıyla ödenir (İş K. m.41/2). İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, bu halde sadece kalan yüzde elli zamlı kısmı ödenir.
Kanunda öngörülen yüzde elli fazlasıyla ödeme kuralı, nispi emredici bir nitelik taşır. Tarafların bunun altında bir oran belirlemeleri mümkün değilse de, sözleşmelerle daha yüksek bir oran tespiti olanaklıdır.
Belirtmek gerekir ki, fazla çalışma ile prim uygulaması arasında çalışma süreleri ile doğru orantılı olması sebebiyle bir bağ olsa da, esasen fazla çalışma ile prim ödemesi birbirinden bağımsızdır. Haftalık 45 saati aşmayan dönem içindeki çalışmalar için de prim elde edilebilmesi mümkün olup, sözü edilen primlerin fazla çalışma ücretinden mahsubu doğru olmaz. Kaldı ki prim, ücretin eki hatta bazen kendisi olabildiği halde, fazla çalışma ücreti genel anlamda ücretten farklıdır. Bu iki ödemenin farklı nitelikte olduğu göz önüne alınmadan, işçiye ödenen prim miktarının fazla çalışma ücreti ile karşılaştırılması suretiyle sonuca gidilmesi yerinde değildir. Diğer taraftan işçiye yapılan prim ödemesinin niteliği, fazla çalışma ücretinin hesabında önem taşımaktadır.
İşçiye, garanti ücrete ilaveten, bahşiş, parça başına, satışa, sefer başına ya da kilometreye bağlı olarak prim ödemesi usulünün öngörüldüğü çalışma biçimlerinde, fazla çalışma ücretinin hesaplamasında, temel ücretin, garanti ücret kısmı ile prim kısmı birbirinden ayrılarak; prim üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücretinde sadece zam nispeti üzerinden (0,5 çarpanıyla); garanti ücret üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücreti kısmında ise (1,5 çarpanıyla) hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir.
Mahkemece, her ne kadar davacının fazla çalışma ücreti talebi reddedilmişse de; iddia, işin niteliği, tanık beyanları, Dairemiz incelemesinden geçmiş emsal dosyalar ve takograf kayıtlarına göre davacının fazla çalışma yaptığının kabulü gerekir. Fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanırken davalı tarafından sunulmuş, fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunan imzalı ücret bordrolarının ait olduğu dönemler dışlanmalı, banka kanalıyla ödenmiş ve kayıtlarla uyumlu olan imzasız ücret bordrolarındaki tahakkuklar mahsup edilmeli, davacının sabit ücret + harcırah usulü ile çalıştığı anlaşıldığından, temel ücretin sabit ücret kısmı ile harcırah kısmı birbirinden ayrılarak; harcırah üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücretinde sadece zam nispeti üzerinden (0,5 çarpanıyla); sabit ücret üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücreti kısmında ise (1,5 çarpanıyla) hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir. Yine hesaplamada davacının ıslah dilekçesine karşı davalı tarafından ileri sürülmüş zamanaşımı def’i de gözden kaçırılmamalıdır. Bu hususlar gözetilmeden fazla çalışma ücreti talebinin reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.