Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/17281 E. 2020/12629 K. 20.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17281
KARAR NO : 2020/12629
KARAR TARİHİ : 20.10.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 16.12.2008-13.10.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, becayiş nedeniyle … … Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı nezdinde görevlendirildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ilk uyuşmazlık konusu, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği ve buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır.
Somut olayda, davacı, … Akdeniz Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda çalışmakta iken becayiş talebinde bulunmuş, talebinin uygun görülmesi üzerine … … Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda çalışmaya başlamıştır. Dosya içerisinde yer alan sigortalı hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde, davacının hizmet süresinde herhangi bir kesintinin olmadığı; 13.10.2014 tarihinde eski işyerinden ayrıldığı, 14.10.2014 tarihinde ise de yeni işyerinde işe giriş kaydının bulunduğu görülmektedir. Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinden, görev değişikliği talebinin bizatihi davacıdan geldiği ve kendi isteği ile işten ayrılan davacının yeni görevlendirdiği işyerindeki çalışmasının “iş sözleşmesinin devri” niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İşverenin haksız olarak iş akdini feshettiğine dair bir iddianın bulunmadığı dava konusu uyuşmazlık bakımından, davacı işçiye kıdem tazminatı ödenmesini gerektir şekilde işçi yönünden haklı fesih sebebinin gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Bu durumda dosya kapsamına göre sübut bulmayan kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu da, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
25/05/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7144 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, “Vakıflar, 18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 34’üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nce imzalanacak işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi kapsamında işyerleridir.” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Kanun’un 22. maddesinde kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş ve uyuşmazlığa konu 7. madde nin farklı bir tarihte yürürlüğü gireceğine dair ayrıksı bir hükme de yer verilmemiştir. Hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. “Yasaların Geriye Yürümezliği İlkesi” uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden “‘Kazanılmış Hakların Korunması” ilkesinin gereğidir.
Bu noktada, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karara bağlanan 09.06.2017 tarih 2016/3-2017/4 esas-karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının incelenmesi gerekirse, söz konusu karar uyarınca “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olup, ayrı işyeri olan bağımsız işveren oldukları, bu nedenle her vakıf için işyeri düzeyinde toplu iş sözleşmesi yetkisi verilebileceği; iş güvencesi hükümlerinden yararlanmanın ön koşullarından olan işçi sayısı tespit edilirken her vakıf yönünden sadece kendi işçi sayısının dikkate alınacağına” karar verilmiştir. İçtihadı Birleştirme Kararları Yargıtay Kanunu’nun 45. maddesine göre bağlayıcıdır.
Somut olayda, dava konusu talepler, kanunun yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin olup, bu dönemde 7144 sayılı Kanun’un 7. maddesi yürürlükte olmadığı gibi, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip, ayrı işyeri olan bağımsız işveren olduklarının belirlendiği tarafları bağlayıcı bir Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bulunmaktadır. Tüm bu maddi ve hukuki olgular bir arada değerlendirildiğinde Mahkemece dava konusu ilave tediye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulü de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/10/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.