Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/17053 E. 2020/13065 K. 22.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17053
KARAR NO : 2020/13065
KARAR TARİHİ : 22.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/05/2004-14/08/2010 tarihleri arasında, en son Arınan …. Bil. Arş. Dan. Gıda İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. – Berka …. Pey. Gıda Bilgi İşlem Taş. Teknik ve Sos. Hizmetleri İnş. San. Tah. Tic. Ltd. Şti. adi ortaklığı bünyesinde, Silifke Devlet Hastanesinde temizlik firması sorumlusu (Şefi) olarak 6 yıldan fazla süre ile kesintisiz çalıştığını, davacının iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, davacının Silifke 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 2013/665 esas 2014/371 karar sayılı dosyası üzerinden ” işe iade” davası açtığını, davanın kabulü ile Feshin Geçersizliği’ne karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 2014/33010 sayılı kararı ile onandığını ancak davacının Gülnar Noterliği’nin 11.12.2014 tarih 2456 yevmiye nolu ihtarnamesi ile süresinde başvurmasına rağmen davalılar tarafından işe iade edilmediğini iddia ederek; kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla mesai alacağı ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve hafta sonu alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın Kamu Hastaneleri Kurumuna karşı açılması gerekirken bakanlığın hasım gösterilmesinin doğru olmadığını, kıdem tazminatı alacaklarını belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davacının idarenin işçisi olmadığını, davacı ile aralarında hizmet akdi bulunmadığını, temizlik işlerinin ihale ile yüklenici firmalara verildiğini, işçinin işçilik alacaklarından bu firmaların sorumlu olduğunu, müvekkilinin ihale sözleşmesi ve mevzuatı gereği üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı Bakanlık vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir. Zira 6098 sayılı TBK.’un 163. Maddesi uyarınca “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re’sen nazara alınabilecektir.
Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 638. maddesine göre; ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça adi ortaklar birlikte ya da temsilci vasıtasıyla üçüncü kişilere karşı deruhte etmiş oldukları borçlardan müteselsilen sorumlu olurlar. Bu hükme göre alacağa ilişkin bu davanın adi ortakların müteselsil sorumluluğuna dayalı olarak her birine karşı açılması mümkündür.
Alacak istemli dava dilekçesinde, dava dilekçesinde adi ortaklıklardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, TBK. 163. Maddesi uyarınca dava incelenmelidir. Ancak sadece adi ortaklık veya ortak girişim denmiş ve kişi gösterilmemiş ise “Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 tarih, 2003/12-574-564 sayılı kararında vurgulandığı üzere ortak girişim iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup, bu ortaklığın tek başına tüzel kişiliği bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı … yanında adi ortaklığı da davalı mevkiinde gösterdiği, yargılama safhasında tebligatların bu ortaklığa yapıldığı ve karar başlığında da davalılar arasındaki adi ortaklığın gösterildiği görülmüştür. Açıklanan nedenlerle tek başına tüzel kişiliği bulunmayan bu ortaklığa karşı davanın açılıp sonuçlandırılması usule ve kanuna aykırıdır. Mahkemenin adi ortaklığı oluşturan şirketlere ayrı ayrı tebligat çıkartıp usule uygun taraf teşkilini sağlamadan karar vermesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Davanın Sağlık Bakanlığının yanı sıra tüzel kişiliği bulunmayan Silifke Devlet Hastanesine yöneltilmesi ve Mahkemece karar başlığında Hastanenin davalı olarak gösterilmesi de hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre şimdilik diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.