Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/15603 E. 2018/23310 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15603
KARAR NO : 2018/23310
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ)

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı T.C. … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının Mart 2005-12.05.2012 tarihleri arasında asıl işveren T.C. … … Eğitim Alay Komutanlığının yemek işlerini üstlenen davalı şirket bünyesinde genel tatil günleri dahil sürekli fazla mesai yapmak suretiyle çalıştığını, fazla çalışma ve tatil çalışmaları karşılığı ek ücretlerinin ödenmediğini, hak ettiği yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını, işe girdiği tarihten itibaren davalı şirket tarafından her ayın belirlenen günlerinde zorunlu olarak ücretsiz izne ayrılmaya zorlandığını, bu dönemlere ilişkin ücretleri ödenmediği gibi kuruma da bu dönemlere ilişkin primlerinin yatırılmadığını, asgari ücretle çalışan müvekkilinin bu yöntemle yılın çoğu ayında asgari ücretin aylık tutarının altında ücret almak durumunda kaldığını, bu hususların düzeltilmesi amacı ile 2012 yılı Mart ayında BİMER’e, Nisan ayında T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Burdur Bölge Müdürlüğü’ne şikayette bulunduklarını, bu şikayetler üzerine yine zorunlu olarak ücretsiz izne çıkartıldığını, ücretsiz iznin bitiminde tekrar işe başladığında davalı şirket tarafından şikayetinden vazgeçmesi için para teklif edildiğini, kabul etmemesi üzerine 12-13-14 Mayıs 2012 tarihlerinde 3 gün üst üste işe gitmesine rağmen işe alınmayacakları söylenmek suretiyle iş akitlerinin haksız ve kötüniyetle feshedildiğini, bunun üzerine ihtarname ile alacaklarının ödenmesini ihtar ettiklerini ancak ödeme yapılmadığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve kötüniyet tazminatı alacaklarının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının müvekkili idare bünyesinde değil diğer davalı şirket bünyesinde çalıştığını, müvekkili idarenin yaptığı hizmet alım sözleşmesiyle yemek işlerini taşeron firmaya bıraktığını, bu itibarla müvekkilinin değil taşeron şirketin sorumluluğuna gitmek gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin davalı bakanlığa bağlı … Alay Komutanlığı’nın hazır yemek hazırlama ve dağıtımı işini ilk kez 12.06.2008 tarihinde üstlendiğini, sözleşmenin Kamu İhale Kanunu’na göre yapıldığını ve aralarında gerçek anlamda asıl-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davacı işçinin başlangıçtan beri davalı idarenin işçisi olduğunu, bu itibarla öncelikle davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının 12-13-14-15-16/05/2012 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz işe devam etmediğini, noter kanalıyla gönderilen ihtarnameye karşı verdiği cevabi ihtarnamesinde asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, bu durum karşısında müvekkili şirketin söz konusu davacı iddialarını kabul etmediğini, işe gelmemesi durumunda iş akdinin feshedileceğinin ihtar olunduğunu, buna rağmen işyerine gelmeyerek işi kendisinin bıraktığını, akdin sona eriş şekli itibariyle ihbar ve kıdem tazminatı haklarının da bulunmadığını, işyerindeki mesai başlangıç saatinin 10.00, bitiş saatinin ise 18.30 olduğunu, bu saatler arasında bir saat yemek molası ve 30’ar dakikalık dinlenme verildiğini, bu sürelerin mahsubundan sonra haftalık fiili çalışmaların 45 saatin altında kaldığını, asker sayısının beklenenden çok daha fazla gelmesi veya kuvvet komutanlarının denetleme ve kontrolleri gibi durumlar karşısında personelin küçük bir kısmının denkleştirme çalışması yaptığını, hafta tatillerinde çalıştırıldığını, yoğunluk durumunun geçmesinden sonra genel tatil, idari izin veya hafta tatili adı altında ücretli izin kullandırıldığını, davacının hizmet süresi itibariyle hak ettiği izinlerinin kullandırıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yargılama Süreci ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş akdinin davalı şirket tarafından haklı neden olmadan feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların kararı temyiz etmesi üzerine karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından “kıdem tazminatı dışındaki alacakların ıslah dilekçesi ile talep edilen kısmına da temerrüt tarihi olarak nitelenen dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi bilirkişi raporunda davacının kıdeme esas süresinin tespitinde açıklamalar kısmında tablo olarak 1984 gün hesaplanmış olmasına rağmen, hesaplamalar kısmında 2323 gün üzerinden kıdem hesabı yapılması ve alacağın da bu süre üzerinden tespiti ayrıca davacının yıllık izin süresi açıklamalar kısmında 70 gün hesaplanmış olmasına rağmen hesaplamalar kısmında 90 gün üzerinden yıllık izin hesabı yapılması ve alacağın da bu süre üzerinden tespiti; 392 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/J maddesi uyarınca davalı Bakanlık harçtan muaf olmasına rağmen harcın yargılama giderlerine katılarak başvuru, peşin ve ıslah harcına mahkûm edilmesinin hatalı olduğu” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, yasal süresi içinde davalı Bakanlık vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Bakanlık vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece verilen ilk kararı tarafların temyiz etmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında “..Dava dilekçesinin içeriğinden davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmakta olup, dava dilekçesinde talep edilen alacaklara dava, ıslah dilekçesi ile talep edilen alacaklara ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme sonucu dava belirsiz alacak davası olarak değerlendirilerek, hüküm altına alınan kıdem tazminatı dışındaki alacaklarının ıslah dilekçesi ile talep edilen kısmına da, temerrüt tarihi olarak nitelenen dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isabetsiz olmuştur.” gerekçesine yer verilmesine karşın, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları yönünden bozma gereği yerine getirilmeyerek, faiz başlangıcının dava-ıslah ayrımı yapılmaksızın belirlenmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) Sonuç:
Hüküm fıkrasının ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin bendlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine;
“2-Davacı vekilinin ihbar tazminatı alacağı talebinin kabulü ile, brüt 1.604,80 TL. ihbar tazminatı alacağından, 1.000,00 TL.sinin 08/06/2012 dava tarihinden, bakiyesinin 06/03/2014 ıslah (talep arttırım) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı vekilinin yıllık izin ücreti alacağı talebinin kısmen kabulü ile, brüt 2.068,50 TL. yıllık izin ücreti alacağından, 100,00 TL.sinin 08/06/2012 dava tarihinden, bakiyesinin 06/03/2014 ıslah (talep arttırım) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,” bendlerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.