Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/13442 E. 2019/3901 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13442
KARAR NO : 2019/3901
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacının 2011 yılından itibaren davalı şirketin otelinde Bar Kaptanı olarak çalışmaya başladığını, davacı ve bazı arkadaşlarının otelde yıllardır uygulanan fazla mesai konusundaki hakları için üst yönetime başvurunca bir anda hedef haline geldiğini ve bir anda apar topar iş sözleşmeleri davalı işveren şirket tarafından ihbar ve kıdem tazminatları ödeneceği söylenerek tek taraflı feshedildiğini, bu fesih ihtarnamesinde de açıkça görüleceği üzere davalı şirket, davacı işçinin sözleşmesini tek taraflı fesih ettiği ve tüm yasal haklarının ödeneceğini açık bir biçimde noter aracılığıyla kabul edildiğini, ödeme yapılmadığını, bu gelişmeler üzerine davacının … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden kıdem ve ihbar tazminatlarını alabilmek için icra takibine girişildiğini, davalı şirketin kötü niyetli olarak borcu olmadığına dair itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 04.05.2011-03.12.2014 tarihleri arasında şirketin işletmekte olduğu otelde bar kaptanı olarak çalıştığını, yetkili işveren vekillerinin davacı işçide gözlemlenen performans düşüklüğü, dikkat dağınıklığı ve işine odaklanmama halleri sonucunda, davacı hakkında performans değerlendirmesi düzenlendiğini, 18.10.2014 tarihinde yapılan performans değerlendirmesi sonucunda görüldüğü üzere davacı işçinin, kurumsal ve profesyonel bir turizm işletmesinin gerektirdiği çalışma anlayışına ve davranış tarzına sahip olmadığı, emsallerine göre yavaş gelişim gösterdiği, mesleğe uyum sağlayamadığı, iş konusunda beklenen dikkat ve özeni göstermediği, iletişim yetersizliği nedeni ile kendini yeterli şekilde ifade edemediği, kısaca yetersiz kaldığının tespit edildiğini, daha önce departman müdürü tarafından defalarca uyarılmış olmasına rağmen iş düzenindeki olumsuz ve kayıtsız davranışları devam ettiğini, davacı işçinin sözlü olarak uyarıldığı da dikkate alındığında davalı şirketin gerçekleştirdiği feshin geçerli sebebe dayandığının görüleceğini, davacı tarafça uyarılmış olmasına rağmen iş düzenindeki olumsuz ve kayıtsız davranışlarının devam ettiğini, 04.12.2014 tarihinde davalı işletmece davacıya, iş akdinin feshedildiğine ilişkin bildirim yapıldığını, davacının fesih bildirimini 04.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacının imzadan kaçınması nedeni ile tutanak imza altına alındığını, iş bu tutanağı almaktan imtina ederek iş yerinden ayrılmış ve … Noterliğinin 05.12.2014 tarihli ihtarnamesi ile hakkı olmayan sözde alacak kalemlerini talep ettiğini, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını ve davacının tazminata hak kazanmadığını, icra takibinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanıp değerlendirilen deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının davasının kısmen kabulüne, davalı işveren tarafından iş akdinin feshine ilişkin ihtarnamede kıdem ve ihbar tazminatlarının ödeneceği bildirildiğinden, alacak likit olduğundan ve davalı itirazında haksız olduğundan, asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçilik alacaklarıyla ilgili olarak yapılmış olan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında yargılama ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir.
İcra İflas Kanunu’nun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yarar yoktur.
İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir.
İcra takibi konusu alacak (davası) iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, İstanbul Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7. maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır.
İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kıdeme ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir.
İtirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8 ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmolunmaz.
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkar tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta hakkın özü tartışmalıdır. Bu nedenle alacağın likid olduğundan söz edilemeyeceğinden, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 yollamasıyla ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin 4’üncü paragrafının çıkarılarak yerine;
“Hakkın özü tartışmalı olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28/09/2018 tarih ve … E. 2018/8 K. Sayılı İBK. uyarınca onama harcı alınmasına yer olmadığına, nispi temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.