Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/10348 E. 2018/23556 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10348
KARAR NO : 2018/23556
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde kaynakçı olup aynı zamanda vinç ve forklift de işinde çalıştığını, iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile ödenmeyen ücret alacağı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık izin ücret alacakları istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdini haksız feshettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu, ödenmeyen ücret ve yıllık izin ücret alacağı olduğu, fazla mesai yaptığı, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının Türkiye’de çalıştığı dönemlerde fazla mesaisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının Türkiye’de çalıştığı 30.06.2009-26.09.2012,20.02.2013-15.03.2013 ve 19.07.2013-11.10.2013 tarihleri için davacı tanığı Sefer’in beyanı esas alınarak fazla mesai hesabı yapılmış ise de adı geçen davacı tanığının beyanlarından davalı işyerinde 2007-2009 yılları arasında çalıştığını belirttiği görülmekle fazla mesai hesabı yapılan dönemler içinde davalı işyerinde çalışması olmadığı anlaşılmıştır. Davacının dinlenen diğer tanıkları ise beyanlarında davacı ile Kazakistan’da birlikte çalıştıklarını belirtmişlerdir. Bu durumda davacının Türkiye’deki fazla çalışma iddiası bakımından üzerinde bulunan ispat külfetini yerine getiremediği gözetilerek fazla mesai talebinin sadece ispat olunan yurt dışında çalıştığı dönemle sınırlı olarak hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
3-HMK’nın 176/2. maddesine göre aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilecek olup davacı bu hakkını 26.01.2015 tarihli ıslah ile kullanmıştır. Davacının ilk ıslahta ıslah etmediği alacak kalemleri bakımından da olsa 28.01.2015 harç tarihli ıslahı ikinci ıslah mahiyetinde olup HMK.nın yukarıda değinilen hükmü karşısında geçersizdir. Mahkemenin 28.01.2015 harç tarihli ikinci ıslaha değer vererek sonuca gitmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.12.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davacı dilekçesinde, davanın türü belirsiz alacak davası olarak açıklanmış ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece deliller toplanmış ve bilirkişi hesap raporu aldırılmıştır.
Davacı vekili, 26.01.2015 tarihli dilekçe ile kıdem tazminatı ile yıllık izin bakımından davaya konu miktarları arttırmış ancak talep artışının bazı alacaklar bakımından yapıldığı diğer alacaklarla ilgili bu hakkının saklı tutulduğu dilekçede açıklanmıştır.
Davacı vekili ilk ıslah dilekçesinden bir gün sonrasına ait 27.01.2015 tarihli dilekçe ile fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri yönünden davaya konu taleplerini arttırdığını bildirmiş ve gerekli harcı yatırmıştır.
Mahkemece, her iki ıslah dilekçesine değer verilerek isteklerle ilgili hüküm kurulmuştur.
Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, HMK’nın 110. maddesi kapsamında “davaların yığılması” olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
Davacı vekili, ilk talep artışına dair dilekçede açıkça fazla çalışma ücreti ile bayram ve genel tatil ücretlerini artırmadığını açıklamış ve bu yöndeki haklarını saklı tutmuştur. Her iki alacak bakımından ikinci bir ıslah veya talep artışı da söz konusu değildir. Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep bulunduğundan hakkın kötüye kullanımına yol açılmadığı sürece, farklı alacak kalemleri için birden fazla talep artışı veya ıslah yapılması mümkündür.
Mahkemece farklı alacak kalemlerini ilgilendiren birer gün arayla yapılan her iki talep artışına değer verilerek hüküm kurulmasının yerinde olduğu düşüncesiyle Dairemiz çoğunluğu tarafından verilen kararın (3) nolu bendine katılamıyoruz. 18.12.2018