Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2017/10126 E. 2018/23706 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10126
KARAR NO : 2018/23706
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı devlet üniversitesinin Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezinde okutman olarak görev yapmak üzere Antalya işyerinde 2008 yılında çalışmaya başladığını, davalının 09.04.2013 tarihli yazısı ile personel azaltma yoluna gidileceğinin bildirildiğini, davalı tarafın 08.05.2013 tarihli yazısı ile davacının … Kızılay Şubesinde görevlendirildiğinin bildirildiğini, davacının anılan teklifi, eşinin çiftçilik yaptığı, eşinin babasının öldüğünü bakmakla yükümlü oldukları kişiler bulunduğunu beyan ederek kabul etmediğini, davacının koşullar sebebi ile haklı nedenle taraflar arasındaki iş akdini fesih ettiğini, kaldı ki davacının çalıştığı şubede 12 öğretim görevlisi daha bulunduğunu, davacının görev yeri değişikliğinin temelinde başka amaç olduğunu, davacının görevlendirmesinin geçici olup olmadığının davalı yazısında belirli olmadığını, davacının en son ücretinin net 1.922,00 TL. brüt 2.535,18 TL. olduğunu, akdin feshine davalı tarafça sebebiyet verildiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.500,00 TL. kıdem tazminatı ve 2.500,00 TL. kötüniyet tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının 2547 sayılı Kanun kapsamında ders saati ücreti üzerinden sözleşmeli personel olarak okutman görevi ile çalıştığını, işçi olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin idari nitelik taşıdığını bu nedenle idare mahkemesinde dava açılması gerektiğini, yargı yolu itirazları bulunduğunu, yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, davacının iş akdini haksız ve usule aykırı sona erdirdiğinden kıdem tazminatı hakkı bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının son ücretinin son bir yıl içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda davacının iradesinin iş akdini ihbar öneli yolu ile sonlandırmak olduğunun anlaşıldığını ve davacının ihbar öneli süresi içerisinde iş sözleşmesini sona erdirdiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğudur.
Hukukumuzda yargı yolu için de görev tabiri kullanılmaktadır. Görev gibi, yargı yolu da kamu düzenine ilişkindir. Bu sebeple, yargılamanın her aşamasında mahkemenin davada yargı yolunun caiz olup olmadığını kendiliğinden gözetmesi gerekir.
Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “… eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.” denilmek sureti ile, devlet üniversitelerinin kanunla kurulacağı düzenlenmiştir.
Davacı işe girdiği ve iş sözleşmesi feshedildiği tarihte 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca okutman olarak görevlendirildiğinden, öğretim elemanıdır ve anılan yasaya tabidir. Kısacası öğretim görevlisidir.
Aynı yasanın 31. maddesi üniversitelerde görev yapacak öğretim görevlilerinin görevlendirme şekli belirtilmiştir. Buna göre “Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim – öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür”. 36. madde de Öğretim elemanlarının (ki içinde öğretim görevlileri de vardır), üniversitede devamlı statüde görev yapacakları belirtilmiştir.
Anayasa’nın 31. maddesi düzenlemesi ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümleri dikkate alındığında, özellikle kadroların akademik yönden belirlenmesi, sözleşmelerin onaya tabi tutulması dikkate alındığında, üniversitelerde çalışan öğretim elemanlarının idari sözleşmelerle çalıştığının kabulü gerekmektedir.
Davacı ile Üniversite arasında imzalanan sözleşmenin 2547 sayılı kanunun 31. maddesi ve 375 sayılı KHK’nın ek 7. maddesi kapsamında imzalandığı belirtilmiştir. KHK’nın Ek 7. maddesine göre ise “190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde belirtilen kamu idare, kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuatı uyarınca kadro karşılıksız, 657 sayılı Kanunun ek geçici 16. maddesi ile yükseköğretim mevzuatı uyarınca sözleşme ile çalıştırılacak personelin belirlenmesine ilişkin herhangi bir işlem yapılmadan önce T.C. Maliye Bakanlığı’ndan izin alınması şarttır. Bu idare, kurum ve kuruluşlarda mali yılla sınırlı olmak üzere sözleşmeyle çalıştırılacak personel pozisyonlarına ilişkin birim, unvan, nitelik, sayı ve/veya isim, ücret ile sözleşme örneği; kadro karşılığı çalıştırılan sözleşmeli personel için sadece sözleşme örneği T.C. Maliye Bakanlığı’nın vizesine tabidir. Söz konusu vize işlemlerine ilişkin iptal ve değişiklikler de aynı usule tabidir”.
Somut uyuşmazlıkta mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde, davalı üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının statüsü, göreve alınma usulü, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idari sözleşme ile işe alındığı ve İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.
Davacı … Üniversitesinde Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezinde İngilizce okutmanı öğretim görevlisi olarak 2577 sayılı Kanun kapsamında çalışmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğundan davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’un 114 ve 115. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 19/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.