Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/5586 E. 2017/3715 K. 13.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5586
KARAR NO : 2017/3715
KARAR TARİHİ : 13.03.2017

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 13.03.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

( M )

KARŞI OY

Somut uyuşmazlıkta, davalı işyerinde 5 ay 27 gün kıdemi olan ve iş sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. Maddesi uyarınca neden bildirilmeden feshedilen davacının 6 ay kıdem koşulu nedeni ile iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yaralanmayacağı tartışma konusudur.
Yerel ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda “davacının davalı işyerinde 03.02.2015 tarihinde işe başladığı 31.07.2015 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği, davacının işe iade davası açma şartlarından olan 6 aylık kıdem koşulunun olmadığı, her ne kadar davacı hamileliği nedeni ile kötüniyetle feshedildiğini iddia ediyor ise de bunu isaptlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Çoğunluk görüşü ile davacının temyiz nedeni yerinde bulunmayarak, yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Belirtmek gerekir ki Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlan­dırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyeti(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır(Y. HGK. 21.10.1983 gün ve 1981/1-30 E, 1983/1000 K).
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanma koşullarından kıdemin tamamlanmasına az kala bir süre içinde iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde yararlanıp yararlanmayacağı konusu gerek teoride ve gerekse uygulamada tartışmalıdır.
Bir görüşe göre işçi bu durumda iş güvencesi hükümlerinden yararlanmaz ise de, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17/son maddesi uyarınca kötüniyet tazminatı talep edebilir (Mollamahmutoğlu, 571. Alpagut, 209). İkinci bir görüşe göre ise, şartın gerçekleşmesine iki taraftan biri iyi niyet kurallarına aykırı bir davranışla engel olursa, o şartın gerçekleşmiş sayılacağını öngören 6098 sayılı Borçlar Kanununun 175. maddesi hükmü bu olaya kıyasen uygulanabilir(Soyer, P, 37. Alp,M. 12. Akyiğit 233). Son bir görüşe göre ise, bu gibi durumlarda iş sözleşmesinin feshinin dürüstlük kuralla­rına aykırılık nedeniyle geçersizliği ileri sürülebilecektir(Kılıçoğlu/Şeno­cak, s: 167.Çelik, 216. Eyrenci-Taşkent-Ulucan, 166. Güzel, 33-34. Süzek, S. 11. Bası. s: 587). Medeni Kanun’un 2/2 maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasının genel yaptırı­mı, herhangi bir hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılmasının hu­kuk düzeni ve yargı tarafından korunmamasıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacı iş sözleşmesinin hamileliği nedeni ile kötüniyetle feshedildiğini iddia etmektedir. Hakkın kötüye kullanılması da korunmamalıdır. Bunun yaptırımı ise iş güvencesinden yararlandırmak olmalıdır. Bu nedenle davacının bu iddiası üzerinde durulmalı, delileri toplanmalı ve sonucuna göre karar verilmeli idi. Kararın bozulması gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle çoğunluğun onama görüşüne katılınmamıştır. 13.03.2017