Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/35634 E. 2020/17913 K. 09.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/35634
KARAR NO : 2020/17913
KARAR TARİHİ : 09.12.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/670 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davacı müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığı gibi takibe konu senedi düzenleyerek davalıya vermediğini, icra takibine konu senedin davacı müvekkili tarafından 10.06.2013 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar çalıştığı işyeri olan Eksen Gıda’ya verdiği teminat senedi olduğunu beyanla borçlu olmadığının tespitini, alacaklı tarafından kötü niyetli icra takibi yapıldığından alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davacı hakkında, borcunun bir kısmını ödemediği gerekçesiyle takip başlatıldığını, dava konusu senedin teminat senedi olmadığını, davalı tarafın müvekkiline olan borcuna karşılık takip konusu senedin verildiğini, davacının senedin teminat senedi olduğunu ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddini, davacı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz sebeplerine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının kötüniyet tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece, icra dosyasında talep edilen asıl alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacının borçlu olmadığının tespiti yargılamayı gerektirmiş olup, davalının takipte kötü niyetli olduğu sırf davalıyı zarara uğratmak kastıyla hareket ettiği kanıtlanamamıştır. Bu durumda kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı ise de, yapılan hatanın yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeni ile, kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç:
Hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin tamamen çıkarılarak yerine, “Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” cümlesinin eklenmesine, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/12/2020gününde oybirliği ile karar verildi.