Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/31842 E. 2020/16624 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/31842
KARAR NO : 2020/16624
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin …’ında 12.01.2007 tarihinde çalışmaya başladığını, 24.01.2013 tarihinde iş akdinin işçilik alacaklarının ödenmemiş olması nedeniyle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatili ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı … vekili; davacının iddialarını kabul etmediklerini, hizmet alınan firmalara davanın ihbar edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir .
Davalı … Beton Parke İnş. Em. Rek. Tem. Taah. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. ise, şirketin tüm dönemden sorumlu olamayacağını, davacının devamsızlık yaptığını, iş akdinin bu nedenle haklı olarak feshedildiğini, alacakların ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının işçilik alacaklarının bulunduğu, aynı doğrultuda ücret alacağının dava tarihine kadar ödenmemiş olması karşısında davacının 4857 sayılı iş Yasasının 24/II-e maddesi gereğince iş akdini feshedebileceği ve kıdem tazminatı isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili ile davalı … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı …’nın tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı hafta tatili ve fazla çalışma karşılıklarının ödenmediği iddiasıyla talepte bulunmuş ve iddiasının ispatı içinde tanık deliline dayanmıştır.
Mahkemece, fazla çalışmanın ispatına ilişkin genel kurallara değinilmekle birlikte, dosyaya özgü deliller tartışılmadan fazla çalışma ve hafta tatili ücretinin reddine karar verilmiştir. Bu yönüyle kararın gerekçeli olduğundan bahsedilemez.
Öte yandan, yargılama safhasında alınan bilirkişi raporlarında ise, davacının talepte bulunduğu dönemin 2012 yılı olduğu, ancak hesaplanan hizmet döneminin 2013 yılı olması nedeniyle hesaplama yapılamayacağı yönünde değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde aynen, “Davacı Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü’nde otobüs şoförü olarak görev yaptığı 2012/Mart/Eylül döneminde cenaze, maç, okul gezisi gibi aktiviteler nedeniyle 7 ay boyunca hafta tatili olmaksızın günde en az 3 saat fazla mesai yaparak çalışmıştır. Bu görevden ayrıldıktan sonra da haftada bir gün en az 3 saatlik fazla çalışması olmuştur.” yönünde açıklama yapılmıştır.
Bu açıklamadan 2012 yılının sözkonusu 7 aylık döneminden günlük en az 3 saat fazla çalışmanın, bu 7 aylık süre dışında ise haftada en az bir gün 3 saatlik fazla çalışma yapıldığı iddiasıyla talepte bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla fazla çalışma talebinin 2012 yılının 7 aylık dönem ile sınırlandırıldığından bahsedilmesi yerinde değildir. Ayrıca, Mahkeme davacının hizmet süresinin 25.04.2013-18.11.2013 tarihleri arasında belirlenen 06.10.2015 tarihli raporu hükme esas almamıştır.
Bununla birlikte davacı ve davalı tanık anlatımlarına göre; davacının hafta tatili iddiası ispatlanamadığından bu alacağın reddi yerinde ise de davacının çalışma süresince haftada 3 saat fazla çalıştığının ispatlandığının kabulü ile buna göre fazla çalışma alacağının hüküm altına alınması gereklidir.
Netice itibariyle, Mahkemenin gerekçeden yoksun ve isabetsiz bir şekilde fazla çalışma alacağının reddi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.