Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/17841 E. 2016/14519 K. 16.06.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17841
KARAR NO : 2016/14519
KARAR TARİHİ : 16.06.2016

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVALILAR :

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılardan … avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, işe giriş tarihinin SGK kayıtlarında geç gösterildiğini, alt işverenler arasında organik bağ bulunduğunu, iş aktinin ihale süresinin bitmesi nedeni ile ihtarda bulunmak sureti ile 19/06/2010 tarihinde feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı … vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap dilekçesi vermemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, SGK kayıtları ve Ticaret Sicil kayıtları dikkate alındığında davacının aralarında hukuki ve organik bağ bulunan taşeron şirketlerde, son olarak da davalı şirkete bağlı şekilde… ait iş yerinde 27.05.2004 – 19.06.2010 tarihleri arasında tanık beyanları göz önünde bulundurularak aylık en son net 1.150,00 TL ücret ile çalıştığı, davacı tanığı … davacının PC operatörü olarak sabah 08:00 – 08:30 akşam 21:00 – 22:00 saatleri arasında haftanın 6 günü, milli bayramlar da dahil olmak üzere çalıştığını, iş akdinin davalılar arasındaki iş ilişkisi sona ermesi nedeniyle davalı tarafından feshedildiğini, davacı tanığı … davacının PC operatörü olarak sabah 08:00 akşam 19:00 – 21:00 saatleri arasında haftanın 6 günü, dini bayramların ilk 2 günü dışındaki diğer günler ve milli bayramlar da dahil olmak üzere çalıştığını, iş akdinin kimin tarafından hangi sebeple feshedildiğini bilmediğini belirttikleri, 4857 sayılı yasanın 2/6.maddesinde “bir işverenden iş yerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmünün yer aldığı, davacının davalı şirketin işçisi olarak münhasıran ait iş yerinde çalıştığından, asıl işveren, diğer davalı şirketin ise alt işveren olarak davacının işçilik alacaklarından müştereken sorumlu oldukları, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacak şekilde sona erdiğinin davalı işveren tarafından ispat edilemediği, davacının haftalık yasal 45 saat olan çalışma süresini 15 saat aşacak şekilde genel tatil günleri de dahil olmak üzere çalıştığını, yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığının ve 2 aylık ücretinin ödendiğinin davalı işveren tarafından yazılı ve eşdeğer belge ile ispatlanamadığı, 26.05.2014 tarihli bilirkişi ek raporuna göre davacının alması gereken kıdem tazminatı miktarının 9.653,04 TL, ücret alacağı miktarının 2.300,00 TL, yıllık izin ücreti alacağı miktarının 3.181,66 TL, fazla mesai ücreti alacağı miktarının 8.979,05 TL, genel tatil ücreti alacağı miktarının 343,12 TL olduğunun tespit edildiği, hesaplanan fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarından B.K’nun 51 ve 52. maddeleri uyarınca Yargıtay ilgili dairesinin takdir hakkı gereği %50 hakkaniyet indirimi yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı İSKİ tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Bu maddeye göre, “bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar alt işveren olarak belirtilmektedir.
Halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi hükmü, 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan daha geniş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Gerçekten maddede işyerlerinin devir veya intikalinden söz edildikten sonra “…yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli…” denilmek suretiyle uygulama alanı 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesine göre daha geniş biçimde çizilmiştir.
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir.
1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Devir hükümlerine göre ise; feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır.
Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. İş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmaz. Daha sonra gerçekleşen fesihten dolayı ise asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, ihbar tazminatı ve yıllık izin dışında iki yılla sınırlı olmak üzere o dönemde gerçekleşen işçilik alacaklarından sorumluluğu, son alt işveren ise tüm dönemden ve fesih haksız ise kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin ile hem devredilen hem de kendi döneminde gerçekleşen işçilik alacaklarından sorumluluğu kabul edilmelidir.
Alt işveren işçisi, alt işveren tarafından alt işverenin aldığı işten dolayı bu süre zarfında sadece bu işte çalışmış ve alt ve asıl işveren arasındaki ilişki sona erdiğinde veya asıl işveren alt işveren ilişkisi devam ederken iş ilişkisi sonlanmış ise, işçinin feshe bağlı alacakları dahil tüm işçilik alacaklarından asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur. İşçi asıl işveren ilişkisi başlamadan önce de alt işveren işçisi olarak, alt işverenin kendi işinde veya alt işverenin üstlendiği farklı bir asıl işverende çalışmış ve işçinin iş sözleşmesi sonra kurulan asıl alt işveren ilişkisi sırasında veya bitiminde sonlanmış ise, alt işveren tüm süre üzerinden işçilik alacaklardan sorumlu iken, asıl işveren sadece kendi dönemindeki süre ve ücret üzerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Asıl işveren ilişkisi sona ermesine rağmen, işçi alt işverenin kendi veya alt işverenin yeni yüklendiği farklı bir asıl işverene ait işte çalışıyor ise, fesih olgusuna bağlı haklar hariç, asıl işverenin kendi dönemindeki ücret ve süre üzerinden ücret ve diğer işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumluluğu devam eder. İşçinin iş sözleşmesinin daha sonra sonlandırılması halinde ise asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona erdiği tarihteki süre ve ücret üzerinden, sadece kıdem tazminatı ve gerçekleşen işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumlu olacaktır. Fesih olgusu asıl alt işveren ilişkisi sona erdikten sonra gerçekleştiği için, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağından asıl işveren sorumlu tutulamayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta,kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti açısından, davalı vekili cevap dilekçesinde ve İ yazısında fesih tarihi kabul edilen 19/06/2010 tarihinden dan sonra da davacının taşeronlar nezdinde 21/06/2010 tarihinden itibaren çalıştığını belirtmiştir. Hizmet dökümünde ve SGK belgelerine göre davacının, “… işyerinden 19/06/2010 tarihinde çıkışı ve 21/06/2010 tarihinde “…. “ girişi görünmektedir. Dosyaya 19/06/2010 tarihli çıkışa esas yazılı bir fesih bildirimi sunulmamıştır.
Bu nedenle 19/06/2010 tarihinde davacı veya davalılar tarafından yazılı fesih bildirimi yapılıp yapılmadığı, davacının 19/6/2010 tarihinden sonra … nezdinde çalışmaya devam edip etmediği, etmiş ise 19/06/2010 tarihinde sona erdiği ileri sürülen iş akti kapsamında mı çalışmaya devam ettiği yoksa hizmet dökümündeki 21/06/2010 giriş tarihli olarak görünen çalışmasının öncekinden farklı yeni bir iş akti niteliği taşıyıp taşımadığı, davacı asıldan, davalılardan sorulmalı, varsa 19/06/2010 tarihli çıkışa esas yazılı fesih bildirimi celbedilmeli, gerekirse tanıklar bu konularda yeniden dinlenmelidir.
Eğer, 19/06/2010 tarihinde davacının iş aktinin feshedildiği, sonrasında yeni bir iş aktinin başladığı anlaşılır ise, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları hüküm altına alınmalıdır.
Aksi olan 19/06/2010 tarihinde davacının önceki iş aktinin feshedilmediği, davacının 19/06/2010 tarihinde taşeronun ihale süresinin bitmesi üzerine işyerinde bir başka taşeronda çalışmaya devam ettiği tespit edilir ise davacının nezdindeki iş aktinin halen fehsedilip feshedilmediği, feshedilmiş ise dava tarihinden önce mi sonra mı feshedildiği tespit edilmelidir.
Dava tarihi olan 13/06/2013 itibari ile nezdinde hala 19/06/2010 tarihinde de geçerli olan iş aktine bağlı olarak, kısaca işyeri devri ile çalıştığının anlaşılır ise, dava tarihinde feshe bağlı alacaklar olan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının istenebilme koşulları oluşmadığı için bu alacaklar reddedilmelidir.
Dava tarihi olan 13/06/2013 itibari ile davacının İSKİ nezdinde çalışmadığı veya çalışsa dahi 19/06/2010 tarihinde geçerli iş aktinden başka bir iş aktine bağlı olarak çalıştığının anlaşılır ise, yıllık izin ücreti hüküm altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı açısından ise 19/06/2010 tarihinde geçerli olan iş aktinin hangi tarihte nasıl son bulduğu ve davacıya kıdem tazminatı hakkı kazandırıp kazandırmadığı tespit edilmelidir. Zira 19/06/2010 tarihine dek geçerli olan çalışma için kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı da bu tarihten sonra yapılan feshin kıdem tazminatı kazandıracak nitelikte olmasına bağlıdır. Davacının 19/06/2010 tarihinden sonra yapılan feshi kıdem tazminatına hak kazandırır nitelikte ise kıdem tazminatı 19/06/2010 tarihi itibari ile hüküm altına alınmalıdır, 19/06/2010 tarihinde geçerli iş aktinin sonraki bir tarihte gerçekleşen feshi kıdem tazminatı kazandırmayacak nitelikte ise kıdem tazminatı talebi reddedilmelidir.
Yukardaki hususları araştırılması için 19/06/2010 tarihinden 2013 yılının Temmuz ayına kadar olan süreç için hizmet dökümü getirtilmeli, davacının 19/06/2010 tarihinde ve ayrıca 19/06/2010 tarihinden 2013 yılı Temmuz ayına kadar çalıştığı işyerlerinin SGK belgeleri getirtilerek bu iş yerlerinin davalı ile olan ilişkileri tespit edilmelidir.
3-Davalı … harçtan muaf olmadığı halde, harçtan muaf olduğu yönündeki hüküm fıkrası yerinde değildir. Bununla birlikte sadece davalı … temyiz başvurusu olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/06/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.