Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/13355 E. 2017/9120 K. 29.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13355
KARAR NO : 2017/9120
KARAR TARİHİ : 29.05.2017

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı şirkette 23/09/2014 tarihinden beri Barmaid(Bar görevlisi) olarak çalıştığını, 25/06/2015 tarihinde şirkette müdür olarak görev yapan … tarafından müvekkile , patronların artık kendisi ile çalışmak istemediğinin bildirdiğini, daha sonra kendisine iş buluna kadar şirkette devam edebileceği bildirilmiş ise de, 29/06/2015 tarihinde yanına gelinerek 01/07/2015 tarihi itibariyle şirkette çalıştırılamayacağı bilgisinin iletildiğini, kendisinden hiçbir savunma alınmadığını, iş akdinin haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini iddia ederek davacı işçinin iş akdinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili , iş akdinin müvekkil işveren tarafından feshedildiği iddiasını doğru olmadığını, davacının kendisinin işverene başvurarak işten ayrılmak istediğini söylediğini, muhtemelen daha iyi koşullarda bir iş bulabilmek için bu isteğini bir süreliğine ertelediğini, ancak daha sonra dava dilekçesinde de belirtildiği gibi haziran ayı sonlarına doğru bu talebini yineleyince , müvekkil şirket yetkilileri tarafından işten ayrılma isteğinin yazılı olarak bildirmesinin istendiği, ancak kendisinin fiilen işten ayrılmasına rağmen istifa dilekçesi vermeye yanaşmadığını, davacının işten ayrılmasından sonra davacının pozisyonunda Suriyeli işçi çalıştırıldığı iddiasının da doğru olmadığını, işverenin boşluğu mecburen işletme içinden kaydırmak yapmak suretiyle çözdüğünü savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının işten çıkarıldığını, davalının ise davacının kendi isteği ile işten istifa ederek ayrıldığını iddia etmişse de ispat külfetnini davalı işverende olduğu, dinlenen davacı tanıklarının beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının istifa ettiğini gösterir delil bulunmadığı ve iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği hususunun davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
Öte yandan, ön inceleme duruşması taraflar arasındaki uyuşmazlıkları tespit etmek için yapılmaktadır. Ön inceleme duruşması yapılmadan, taraflar arasındaki uyuşmazlık usulünce tespit edilmeden önce taraflara tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilemez. Tarafların uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden taraflardan, ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) tanık isim ve adreslerini bildirmeleri beklenemez. Mahkemece buna aykırı davranılması da 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkını zedeler.
Aynı Kanunun 243. Maddesinin 1. Fıkrasına göre “ Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.”
Bu hükümler nedeni ile, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık tespit edildikten sonra tanık dinletme talebi olan davalının tanık deliline dayanıp dayanmadığı tespit edilmeli, tanık deliline dayanılmışsa tanık isim ve adreslerini bildirilmesi için kesin süre verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece davacının iş akdini işverenin geçerli nedenle feshettiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de davalı davacının kendisinin işten ayrılmak istediğini savunmuştur. Davalı tarafa dava dilekçesi 21.09.2015 te tebliğ edilmiş, davalı 05.10.2015 tarihli cevap dilekçesiyle tanıklarının isimlerini bildirmiş ve aynı tarihte tanık için gider avansını da yatırmıştır.
Mahkemece yapılacak iş davalı tarafın bildirdiği tanıklar dinlenerek davacının iş akdinin davacı tarafından mı davalı işveren tarafından mı feshedildiğinin tüm dosya kapsamı ile değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.