Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2016/12177 E. 2019/1229 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12177
KARAR NO : 2019/1229
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 25/02/2011tarihinde 2 numaralı davalının alt işveren, 1 numaralı davalının asıl işveren olan asıl işveren davalının şirket bünyesinde bulunan şirket binasında güvenlik görevlisi olarak işe girdiğini, net ücretinin 1.200 TL olduğunu, müvekkilinin işe girdiği tarihten itibaren haklarının tam ödenmediğini, fazla çalışma, hafta tatili , hafta sonu resmi tatil ücretin ve diğer kalemlerin ödenmemesi ve maaşın düşürülmesi, maaşının ve diğer haklarının bordroda tam olarak gösterilmemiş olmasının müvekkilinin iş sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını, 01/04/2014 tarihi itibariyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshettiğini, … 10. Noter 31/03/2014 tarih, 08476 tarih, 04495 yev. Numaralı ihtarname keşide ettiğini, iş bu ihtarname ile kıdem tazminatı ödendiğini iddia ettiğini, bir kısım ödeme yapıldığını, ancak eksik bir ödeme olduğunu iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … San. ve Tic. A. Ş vekili, diğer davalı … Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında 23/10/2013 tarihli Özel Güvenlik Hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, güvenlik hizmeti verecek personelin diğer davalı tarafından istihdam edilip kanun gereği bütün işçilik ödenekleri görevlendirme, kontrol ve denetim yetkisinin diğer davalıda olduğunu, bu sebeple müvekkili şirkete husumet yönlendirilemeyeceğini, haksız davanın müvekkili şirket açısından reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti, davacının ücretinin asgari ücret olduğunu, elden verildiği iddia edilen bedelin maaş olmadığını, davacının ücretinin asgari ücret olduğunu, elden verildiği iddia edilen bedelin maaş olmadığını, ulaşım ve yemek bedeli olduğunu, kıdem tazminatının fazlasıyla hesaplanarak davacıya ödendiğini, davacının 16/05/2011-01/04/2014 tarihine kadar özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, fazla mesai asgari geçim indirimi, resmi tatil ücreti, yıllık izin konusundaki davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz başvurusu :
Karara karşı taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının ücretinin brüt 2078,53 TL olduğu kabul edilmesine rağmen hüküm altına alınan alacakların, bilirkişi tarafından ücretin ihtilaflı olması nedeniyle asgari ücret dikkate alarak yaptığı hesaplamalara göre tespit edilen miktarlar olduğu anlaşılmakla mahkemenin gerekçe – hüküm çelişkisine sebep olduğu ortadadır.
Mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda içeriği belirtilen HMK. nun 298/2. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıdaki sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16/01/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.