YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4598
KARAR NO : 2016/15776
KARAR TARİHİ : 30.06.2016
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.05.2009-05.10.2009, 03.03.2010-31.03.2012 tarihleri arasında iki dönem halinde çalıştığını, haftanın 5 günü 08:00-18:00 arasında, cumartesi günü de 08:00-13:00 saatleri arasında çalıştığını, işyerinde yemek molası verilmediğini ve haftada 10 saat fazla çalışma yaptığını, haftada işyerinde fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve ücrete zam yapılmaması nedenleriyle yaşanan tartışma sonrasına davacının sözleşmesini işverenin haksız feshettiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı müvekkiline ait işyerinde taşlama ustası olarak çalıştığını, davacının 31.03.2012’den itibaren işe gelmediğini, kendisinin bu tarihte işten çıkarılmasının söz konusu olmadığını, bu tarihten sonra mazeretsiz devamsızlık yapması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının ödenmemiş alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı haftanın 5 günü 08:00-18:00 saatleri arasında, cumartesi günleri ise 08:00-13:00 saatleri arasında çalıştığını ve haftada 10 saat fazla mesai yaptığını iddia ederek fazla mesai ücreti talebinde bulunmuştur. Dosyada mevcut tanık beyanlarıyla davacı fazla çalışma yaptığını kanıtlamıştır. Buna göre, davacının haftanın 5 günü 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı ve ara dinlenme süresinin 1 saat olduğu, Cumartesi günü 08:00-13:00 saatleri arasında çalıştığı ve ara dinlenme süresinin yarım saat olduğu, ara dinlenmelerin çalışma sürelerinden düşülmesiyle haftalık 4,5 saat fazla mesai çalışması yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının fazla çalışma ücreti alacağının buna göre hesaplatılıp hüküm altına alınması gerekirken, taleple bağlılık kuralı da ihlal edilerek haftalık 12 saat fazla mesai üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalıdır.
3-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun, hükümde belirtilmemesinin HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.