Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/3756 E. 2016/553 K. 13.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3756
KARAR NO : 2016/553
KARAR TARİHİ : 13.01.2016

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı asil, davalı işyerinde 27.10.1996 tarihinden itibaren 18.10.2003 tarihine kadar çalıştığını, hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldığını, içeride olan hakları ile kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, davalının toplam 5.000.000.000 TL hak ettiği alacağını tarafına ödemediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ilk işe başlama tarihinin 05.04.1998 olduğunu, kısa bir süre çalıştıktan sonra öğrenci olması nedeniyle işten ayrıldığını ve ikinci girişinin de 01.01.1999 tarihinde yapıldığını, 01.10.2000 tarihinde de işten çıkışının yapıldığını, 19.10.2002 tarihinde de ekteki çıraklık sözleşmesi gereğince çırak olarak yeniden işe alındığını, işe devamsızlık nedeniyle işverence haklı nedenlerle 30.10.2003 tarihinde de tazminatsız olarak işten çıkarıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davacının 27.10.1996 tarihinde işe başladığı yönündeki iddiasının hem gerçek dışı, hem de hukuken ve fiilen imkansız olduğunu, davacının müvekkili şirketteki çalışmasının kesintili olduğunu, davacının çıraklık sözleşmesi gereğince çalışıyor olması nedeniyle aldığı ücretin yasal asgari ücret olduğunu, davacıya fazla mesai yaptırılmadığını, bayram tatili ücreti alacağı da bulunmadığını, davacı tarafından yıllık izin kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kıdem, ihbar tazminatı ve fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1.Yıllık izin ücretinden takdiri indirim yapılması hatalı ise de, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.’un “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
(1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar”dan kastedilen HMK.’un 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.’un 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.’un 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir
Hükmün tefhimi sırasında HMK.’un 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur.
Mahkemece davacının birden fazla talebi olmasına rağmen hüküm altına alınan alacakların ayrı ayrı belirtilmesi ve uygulanan faiz türünün ayrı ayrı açıklanması gerekirken alacak kalemlerinin hepsi toplanarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm altına alınması hatalıdır.
4-Yıllık izin ücreti alacağına yasal faiz yerine, mevduat faizi hükmedilmesi de bozma nedenidir.
5-Ek raporda brüt olarak hesaplanan tutarların net olarak hüküm altına alınması da ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.01.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.