Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/36075 E. 2018/363 K. 16.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/36075
KARAR NO : 2018/363
KARAR TARİHİ : 16.01.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVALILAR : 1- SERKA TAAHHÜT İNŞAAT A.Ş. ADINA AVUKAT …
2- SERKA İNŞAAT VE TİCARET A.Ş. ADINA AVUKAT …
FERİ MÜDAHİL : ITT İNTERNATIONAL TRADE AND TRANSPORT CO ADINA AVUKAT …

DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, resmi ve dini bayram ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Grup’un …… şantiyelerinde çalıştığını, bu Grubun …. tüm işlerini davalı her iki şirket adına yürüttüğünü, iş akdine son verildikten sonra kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının aralarında organik bağ bulunan davalı şirketler nezdinde çalıştığı anlaşılmakla husumet itirazına itibar edilmediği, davalı tarafından herhangi bir fesih bildirimi sunulmaması ve davacı tanıkları tarafından davacının iş akdinin iş bitimi nedeniyle sonlandırıldığına ilişkin beyanların bildirildiği görülmekle, davacının davalıya ait yurtdışı şantiyesinde geçen çalışmaları bakımından, çalışılan projenin bitim tarihinin belirli olmaması ve 4857 sayılı Yasa’nın 11. maddesi ile düzenlenen belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşulların bulunmaması nedeniyle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukukî esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.

Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukukî dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece gerekçe olarak aynen “Giriş çıkış kayıtları, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları, emsal mahkeme kararları ve tanık beyanlarına nazaran, davacının aralarında organik bağ bulunan davalı şirketler nezdinde çalıştığı anlaşılmakla husumet itirazına itibar edilmemiştir.” şeklinde bir açıklama yapılmıştır.
Davalılar arasındaki ilişki ve buna bağlı olarak davalıların dava konusu işçilik hak ve alacaklarındaki sorumlulukları ihtilaflı olup, Mahkemece bu konuda bir kısım delillerin ismen zikredilmesi kararın gerekçeli olduğunu göstermez. İddia ve savunmaları tartışmayan, taleplerin kabulündeki hukuki dayanakları açıklamayan, Anayasa’nın ve HMK.’nun amaçladığı anlamda gerekçe taşımayan ve bu nedenle adil yargılanma hakkını ihlal eden karar salt bu nedenle hatalıdır.
Ayrıca davalılardan ….. Şirketi vekili, diğer davalı ile aralarındaki hukukî ilişkinin saptanmasına ilişkin açılan ve işbu dava için de emsal olduğu savunulan….Mahkemesi’nin 31.05.2017 tarihli ve 2016/803 E. sayılı kararını dosyaya ibraz etmiş olup, Mahkemece bu kararın değerlendirilmesi ve gerekli görülmesi halinde de sonucunun beklenilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
Bu yönüyle de eksik incelemeye dayanan ve gerekçesiz verilen kararın bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.