Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/3499 E. 2015/9998 K. 11.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3499
KARAR NO : 2015/9998
KARAR TARİHİ : 11.03.2015

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, izin ücreti, hafta tatili ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılardan … avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Belediye vekili, davacının diğer davalı şirketin işçisi olduğunu, belediyenin ihale makamı olduğunu, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle husumetten reddedilmesi gerektiğini, aksi takdirde ise davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket vekili ise, ihale süresinin bitmesi nedeniyle davacının iş akdine son verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin kararı ile bozulmuştur. Bozma ilamında özetle, davacının dava dilekçesinde hafta tatili ücreti ile genel tatil ücreti alacakları için 100 TL talep ettiği, bu miktarın ne kadarının genel tatil ücreti ne kadarının ise hafta tatili ücreti için talep edildiğinin davacıya sorulup açıklattırılmadan ve talepler ayrıştırılmadan karar verilmesinin, davalı tarafından ıslaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı defi nazara alınmadan hüküm kurulmasının, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmemesine rağmen ıslah ile arttırılan alacak miktarlarına (kısımlarına) faiz yürütülmesinin, hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun kararda gösterilmemesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden kıdem tazminatının dava dilekçesi ile talep edilen kısmına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi, ıslah ile arttırılan kısmının ise faizsiz olarak hüküm altına alınması gerekirken, talep aşılarak alacağın tamamına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozma sebebi ise de bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HMK’nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK’ nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) Sonuç:
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer alan;
“1- 3.388.63 TL kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 31.07.2009 tarihinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte,” şeklindeki birinci bendin hüküm fıkrasında çıkartılarak yerine;
“1- Net 3.388,63 TL kıdem tazminatının, dava dilekçesi ile talep olunan 500 TL’lik kısmının fesih tarihi olan 31/07/2009 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte, kalan kısmının ise ıslahta faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak,” paragrafının yazılmasına,
Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılardan …’na yükletilmesine, 11/03/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Yerel mahkemece, ıslah ile arttırılan ancak ıslah ile arttırılan kıdem tazminatı için fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sonucu çoğunluk görüşü ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da çoğunluk görüşü ile verdiği gerekçe gibi “dava konusunun ıslah sureti ile arttırılması kısmi ıslah kabul edilerek ve ek dava niteliğinde değerlendirilerek, ıslah ile arttırılan miktara ıslah dilekçesinde talep olmadığı, talep aşılarak faiz yürütülmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
Islah, karşı tarafın onayına ve yargıcın kararına bağlı olmaksızın bir tarafın usule ilişkin yaptığı işlemleri, gerekli giderleri vermek koşuluyla yasada belirtilen süre içerisinde yöntemine uygun biçimde tamamen veya kısmen düzeltilmesini sağlayan hukuksal bir işlemdir.
Normatif düzenleme, HMK .’un 176. maddesine göre;
“(1)Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.”
Kısmen ıslahta davada daha önce yapılmış olan belli bir usuli işlemin düzeltilmesi söz konusudur. Kısmen ıslaha uygulamada sıklıkla dava konusunun(müddeabihin) arttırılması biçiminde rastlanmaktadır. Davanın kısmen ıslahı ile davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir(düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sağlanır.
Kısmi ıslah sureti ile dava konusunun arttırılması ile kısmi dava dilekçesinde belirtilen miktarın arttırılmasına ilişkin usul işlemi düzeltilmekte ve dava tam eda davası niteliğini almaktadır. Dava dilekçesinde faiz istemi var ise ıslah ile miktar arttırıldığından ayrıca ıslah dilekçesinde faiz istenmesine gerek bulunmadığı gibi ıslah ise arttırılan isteklere temerrüt varsa temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekir. Zira kısmi ıslah da olsa ıslah bir ek dava değildir, bu dilekçe ile dava dilekçesinde kısmi olarak istenen miktar düzeltilmiştir.
Yerel mahkemenin ıslah ile arttırılan kıdem tazminatı miktarına fesih tarihinden faiz yürütülmesi isabetli olduğundan, yerel mahkeme kararının onanması gerekirken bozulması ve düzeltilerek onanması doğru değildir. Çoğunluk görüşünde açıklanan gerekçe ile katılınmamıştır.