Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/31157 E. 2019/2892 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31157
KARAR NO : 2019/2892
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 21.01.2008-13.09.2012 tarihleri arasında davalı bankada en son kıdemli müşteri hizmet yetkilisi ünvanı ile çalıştığını, çalıştığı sürede 08:00-17:30 saatleri arasında, son 1,5 yıldır ise 08:30-17:30 saatleri arasında, cumartesi günleri önceleri sabah 08:30-17:00 saatleri arasında son 1,5 yıldır ise 09:00-15:00 saatleri arasında çalıştığını ancak normal mesai saatlerinin dışında çalıştığını, haftada ortalama dört gün 19:30’ a kadar, hafta sonu ise ayda ortalama 2 cumartesi 17:00’ ye kadar çalıştığını, ayrıca ayda 2 defa nöbet tuttuğunu ve bu nöbetler sırasında da 2,5 saat fazla çalışma yaptığını, davalı bankadan giriş-çıkış saatlerinin istenmesi halinde bu fazla mesailerin ortaya çıkacağını, iddia ederek, fazla mesai alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı itirazları bulunduğunu, davacının 01.09.1998-05.10.2012 tarihleri arasında kıdemli müşteri hizmet temsilcisi olarak çalıştığını, davacının fazla çalışmaya ilişkin iddialarının doğru olmadığını, söz konusu iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, fazla çalışma konusunda işverenin talimatı olması gerektiğini, işverenin bu yönde bir talimatı bulunduğunun ispat edilemediğini, davacının kendi isteği ve talimat olmaksızın kendi istek ve iradesi ile çalışma saatlerinden sonra kalması halinde ayrıca ücrete hak kazanamayacağını, davacının bordrolarının ihtirazi kayıt içermediğini, ihtirazi kayıt ileri sürmeden ücretini alan davacı işçinin artık fazla çalışma iddiasında bulunamayacağını, davacının hizmet sözleşmesinde davacının fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yapmayı ve sözleşmede belirlenen ücretin bu çalışmayı da kapsayacağı yönünde hüküm bulunduğunu bu nedenle de davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik, aylık 22,5 saatlik, haftalık 5,2 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, fazla çalışma ücreti açısından, dosyada mevcut taraflar arasında düzenlenen iş akdinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde hüküm bulunmaktadır. Mahkemece yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin kanıtlanan haftalık fazla çalışmalarından mahsup edilmesinden sonra bakiye saat üzerinden fazla çalışma alacağının hesaplatılması gerekirken, bu yönteme uyulmadan fazla çalışma hesabı yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücretleri sigorta primine esas kazançlardan (gelirlerden) olup, hesaplama tarihi itibariyle hesaplanan brüt hafta tatili, genel tatil ve fazla çalışma ücretlerinden %14 oranında SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca % 1 oranında işsizlik sigortası priminin kesilmesi gerekir.
Hesaplanan alacaklardan gelir vergisi kesintisi yapılabilmesi için öncelikle vergi matrahının belirlenmesi, gelir vergisi matrahının tespiti için ise brüt alacaktan SGK kesintilerinin yapılması gerekir. Buna göre, gelir vergisi matrahı, brüt alacaktan SGK kesintileri yapıldıktan sonra kalan miktar olmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan brüt fazla çalışma ücretinden sadece gelir vergisi ile damga vergisi kesintisi yapıldığı, %14 oranında SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca %1 oranında işsizlik sigortası primi kesintilerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. Davacı net alacakları talep ettiğine göre tüm kesintilerin dikkate alınması gerekirken kesintilerin yapılmaması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.