Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/30828 E. 2015/31521 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/30828
KARAR NO : 2015/31521
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 15. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2013/713-2014/3

Davacı, fazla mesai ücreti, izin ücreti, asgari geçim indirimi alacağı, yol yardımı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan D.. H.. T.C. .. Bakanlığı avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti
Davacı, davalı Bakanlığa ait hastanede alt işveren işçisi olarak çalıştığını, 24 saat mesai yapıp 48 saat dinlendiğini iddia ederek, fazla çalışma ücreti, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti ve yol ücreti alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti
Davalı T.C. ..Bakanlığı vekili, husumet yokluğundan davanın reddini istemiştir.
Davalı E…Yemekçilik Şirketi vekili, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, fazla çalışma ücreti talebinin kabulüne, diğer isteklerin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz
Kararı davacı ve davalı T.C. .. Bakanlığı vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunî gerektirici sebeplere göre davacının ve davalı T.C. …Bakanlığı’nın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi hükmü, 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan daha geniş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Gerçekten maddede işyerlerinin devir veya intikalinden söz edildikten sonra “…yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli…” denilmek suretiyle uygulama alanı 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesine göre daha geniş biçimde çizilmiştir.
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir.
1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Devir hükümlerine göre ise; feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son alt işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır.
Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. İş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmaz. Daha sonra gerçekleşen fesihten dolayı ise asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, ihbar tazminatı ve yıllık izin dışında iki yılla sınırlı olmak üzere o dönemde gerçekleşen işçilik alacaklarından sorumluluğu, son alt işveren ise tüm dönemden ve fesih haksız ise kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin ile hem devredilen hem de kendi döneminde gerçekleşen işçilik alacaklarından sorumluluğu kabul edilmelidir.

Dosya içeriğine göre davacı, davalı Bakanlığa ait hastanede alt işveren işçisi olarak ve dava tarihi itibarıyla da en son alt işveren davalı E. Yemekçilik Şirketi işçisi olarak çalışmaktadır.
Mahkemece, dava, önceki alt işverenlere ihbar edilmiştir.
Davalı E. Yemekçilik Şirketi, davacıyı çalıştıran son alt işveren olup 4857 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ödenmeyen işçilik alacaklarından devir nedeni ile tamamından aynı yasanın 2. maddesi uyarınca davalı Bakanlıkla birlikte müteselsilen sorumludur.
Mahkemece, davalı E. Yemekçilik Şirketinin tüm çalışma süresi yerine sadece davacıyı çalıştırdığı süre ile sorumlu tutulması ve davada taraf olmayan alt işverenlerin de sorumluluğunu çağrıştıracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3- 4857 sayılı Yasanın 41. ve İş Kanunu’na İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca fazla çalışma yapan işçi, isterse, işverene yazılı olarak başvurmak koşuluyla bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı bir saat karşılığında bir saat otuz dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. İşçi, hak etiği serbest zamanı, 6 ay zarfında işverene önceden yazılı olarak bildirmek koşuluyla ve işverenin, işin veya işyerinin gereklerine uygun olarak belirttiği tarihten itibaren işgünleri içerisinde aralıksız ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanılır. İşçinin bu kanundan ve sözleşmeden kaynaklanan tatil veya izin günlerinde serbest zaman kullandırılamaz.
Yasa ve Yönetmelikteki bu düzenleme emredici niteliktedir.
Somut olayda, işveren, davacının 2010 yılı ve öncesinde yaptığı fazla çalışmaların karşılığı olarak re’sen belirlediği serbest zamanı, davacı işçinin talebi olmadan ve 6 aylık süre geçtikten ve dava açıldıktan sonra kullandırmıştır.
Mahkemece, emredici nitelikteki Yasal düzenlemeye rağmen, dava açıldıktan sonra işçinin talebi olmadan kullandırılan serbest zaman miktarının davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilerek fazla çalışma alacağının belirlenmesi hatalıdır.
4- Somut olayda davalılar vekilleri, 03.05.2011 tarihinde açılan davanın bilirkişi raporundan sonra davacı tarafın 24.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi üzerine yöntemince zamanaşımı def’inde bulunmuşlardır. Hüküm altına alınan alacaklar beş yıllık zamanaşımına tâbidir. İlk kısmi miktarlar dışında hüküm altına alınan miktarlar ıslah tarihine göre zamanaşımına uğrayıp uğramadığı yönünde ek rapor alınması gerekir.
Mahkemece, davalıların zamanaşımı def’inin değerlendirilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
5- Somut olayda davacının fazla çalışma alacağı belgelere ve işyeri kayıtlarına dayanılarak belirlenmiştir.
Dairemizin istikrar kazanan kararları uyarınca fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda takdiri indirime gidilmemesi gerektiğinden, mahkemece kayda dayalı hesaplanan fazla mesai ücretinden indirime gidilmesi isabetsizdir.
6-Gerekçeli karar başlığında, Bakanlık yerine, tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti bulunmayan Hastanenin isminin davalı olarak yazılması isabetsizdir.
7- Mahkemece, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesine göre harçtan muaf olan davalı Bakanlığa harç yüklenmesi usul ve yasaya aykırıdır.
8-Mahkemece, hükmedilen alacağın net mi yoksa brüt mü olduğunun kararda belirtilmemesinin infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 09.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.