Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/30530 E. 2015/35521 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/30530
KARAR NO : 2015/35521
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

MAHKEMESİ : KOCAELİ 5. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2015
NUMARASI : 2014/321-2015/214

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekil, davalı şirket yönetim kurulunun 16.06.2014 tarihli kararı ile şirket bünyesindeki bir kısım işletmelerin kira bedeli alınarak kullanım hakkının devredilerek özelleştirilmesi uygulamasına başlandığını, bu kapsamda şirket bünyesindeki davacı ve diğer arkadaşlarının çalışmış oldukları bazı işletmelerin özelleştirildiğini, bu özelleştirilen işletmelerde çalışan kişilerin görev ve unvanlarına uygun çalıştırılabilecekleri müvekkil şirket bünyesinde başka bir işletme ve birim bulunmadığından diğer işletme ve birimlerde bu kişilerin unvan ve görevlerine uygun eleman ihtiyacı olmadığından davacı ve diğer arkadaşlarının şirket bünyesindeki diğer işletmelerde çalıştırılmaya devam ettirilmedikleri, özelleştirilen işletmelerde çalışanlardan sadece üçünün çalışabileceği kadro açığının bulunduğunu, diğer çalışanların çalıştırılabilecekleri herhangi bir yer bulunamadığından iş akitlerinin haklı ve geçerli bir sebeple feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, iş aktinin davalı şirketin … Büyükşehir Belediyesi’nden kiralamış olduğu ve cafe olarak işletmiş olduğu işletmelerin bir kısmının kira sözleşmelerinin bitiş tarihine kadar kira bedeli alınarak kullanım hakkının devri ve demirbaşlarının satışının yapılması kararı alınarak bu kararın uygulanması sonucu meydana gelen istihdam fazlalığı gerekçesiyle davacının iş aktinin feshedilmiş olduğu, davalı şirketin almış olduğu karar ile İş Kanunu’nun 29. Maddesinde düzenlenen “ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu” toplu işten çıkartma yapmış olduğu, davacının ve diğer seri dosyalarımızda davacı olan diğer çalışanların çalıştığı veya çalışabileceği öngörülen kadrolara fesihten 6 ay öncesinde toplam 63 kişi istihdam edildiği, fesih döneminde 61 kişi istihdam edildiği, fesihten sonra dava sırasında yapılan keşif ve inceleme sırasında 13.11.2014 tarihi itibariyle 37 kişinin istihdam edildiği, davalı şirketin fesih tarihinde ve inceleme tarihi itibari ile davacının çalıştığı ve çalışabileceği kadrolara ve tüm şirket bünyesine yeni eleman almadığı, fesih sonrasında davalı şirketin toplam işgücü ihtiyacının bir önceki yıla göre %19 oranında azalma gösterdiği, davacının işgücüne uygun kadrolarda istihdam ihtiyacının var olmadığı, davacının park bahçe ve yeşil alanlar daire başkanlığı müteahhit işlerinde kendisine önerilen çalışma teklifini kabul etmediği, davacının iş sözleşmesinin feshinin işletme ve işyeri gereklerinden kaynaklandığı ve geçerli nedene dayandığı, fesih sürecinde davalı işverenin tutarlı davrandığı, feshin son çare olma ilkesine uymuş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uyguladığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır.
İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli (veya haklı) olduğunu uygun kanıtlarla inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, kanıt yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir.
Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri nedenleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı(tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı(keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı(ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. İş sözleşmesinin feshiyle takip edilen amaca uygun daha hafif somut belirli tedbirlerin mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi, işverenin tekelinde değildir. Bir bakıma feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde, işletmesel kararın gerekliliği de denetlenmelidir. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin çalışma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır. Ancak işçinin çalışma olanağının olup olmadığı somut olarak ortaya konmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasında göre “işyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer”. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, “yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır” ve 4. fıkrasına göre de “Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır”. Bu madde emredici bir hükümdür ve madde gerekçesi dikkate alındığında, işyeri veya işyerinin bir bölümünün devri kavramının yorumunda 1977/187 sayılı yönerge, 19.06.1998 tarih ve 98/50 sayılı yönerge değişikliği ve Avrupa Adalet Divanının 11.03.1993 tarihli “A. S.” davasına ilişkin kararında belirtilen kıstasların dikkate alınması gerekir. Yönerge ve karar esas alındığında devir, bir ekonomik bütünlüğü olan işletme veya işyeri ya da işyerinin bir kısmının kendi kimliğini koruyarak devrini ifade eder. Bütünlük ise, ekonomik bir faaliyetin icrası ve her birisi için ayrı ayrı belirlenmiş amaçlar doğrultusunda organize edilmiş insan ve eşyalardan oluşan bir bütünlük olarak algılanmalıdır. Ekonomik bütünlük, mal veya hizmet yönetimine teknik amacın izlendiği fonksiyon görebilen bir organizasyon bütünlüğüdür.
Dosya içeriğine göre davalı şirket, dava dışı…Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait ve kiraladığı bir çok kafe işletmesinden bir kaçının kira sözleşmelerinin bitiş tarihine kadar kira bedeli alınarak kullanım hakkının devri ve demirbaşlarının satışının yapılması kararı almış ve devir ve demirbaşların satışı kararı alınan kafelerde çalışan işçilerden Belediye Başkanlığı’nın diğer alt işverenlerine geçişi kabul etmeyenlerin iş sözleşmelerini bu nedenle feshetmiştir. Dosya içeriğine göre davalının daha bir çok kafe işletmeye devam ettiği sabit olduğu gibi fesihten sonra bu işlettiği kafelerde çalışan personelin fazla çalışmalarının yoğun bir şekilde arttığı ve bu fazla çalışmaların bir çok personel ile normal mesai olarak yapılabileceği, kısaca istihdam edilecek personel gerekliliği bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Ayrıca bu işletmelerde işlerin yoğun olduğu zaman gündelikçi tabir edilen kişilerinde ayrıca çalıştırıldığı beyan etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalının kiraladığı kafelerden bir kısmının kira sözleşmelerinin bitiş tarihine kadar kira bedeli alınarak kullanım hakkının devri ve demirbaşlarının satışının yapılması kararı, işyerinin bir bölümün devridir. Zira işyerini kiralayacak kişi işletmeye devam etmektedir. Devir ise kural olarak fesih hakkı vermez. Diğer taraftan bir an için devir nedeni ile işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiği kabul edilse dahi, dosyaya göre işveren fesih dışındaki çözüm yollarına başvurmamış, örneğin fazla mesailerin veya gündelikçi işçilerin istihdamına son verilmesi gibi, feshin son çare olması ilkesine aykırı davranmıştır. Fesih geçerli nedene dayanmamaktadır. Davanın kabulü yerine reddi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
F) Hüküm: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6. Davacının yaptığı 224.20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
Kesin olarak 15/12/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.