Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/29910 E. 2016/5611 K. 10.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/29910
KARAR NO : 2016/5611
KARAR TARİHİ : 10.03.2016

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı şirket vekili, davalı ….. iş müfettişleri tarafından tanzim olunan ve davacı . ile dava dışı …. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacı şirketin işçilerinin baştan beri dava dışı …. işçisi sayılması gerektiği yönünde tespitler içeren, 31/05/2011 tarih ve M.Y.36-H.K.41 numaralı raporun iptali ile davacı şirket ile dava dışı … arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine MAHKEMECE, 08/01/2015 TARİH VE 2014/197 E-2014/676 K SAYILI EK KARAR İLE, KARARIN KESİN OLDUĞU GEREKÇESİYLE, REDDEDİLMİŞTİR.
TEMYİZ TALEBİNİN REDDİNE DAİR EK Kararın süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun taşeron muvazaasını düzenleyen 3 üncü maddesi, 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı yasanın 1 inci maddesiyle değiştirilerek, taşeron muvazaasına yönelik iş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların iptali için açılan davalarda mahkemelerce verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurma imkanı getirilmiştir. Sözkonusu 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı yasa 11/09/2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır. Yasanın 145 inci maddesinde, yasanın 1 inci maddesinin (4857 sayılı İş Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren maddenin), yasanın resmi gazetede yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Buna göre, karar tarihinin 09/12/2014 olması nazara alındığında, karar tarihi itibariyle mahkemece verilen iş müfettişi raporunun iptaline dair kararın kesin olmadığı, bir başka ifadeyle söz konusu kararın temyizi kabil bir karar olduğu, davalının temyiz talebinin reddine dair ek kararın hatalı olduğu ve kaldırılması gerektiği açıkça anlaşıldığından mahkemece verilen 08/01/2015 tarih ve 2014/197 E-2014/676 K. Sayılı ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı şirket vekili, davalı …. iş müfettişleri tarafından tanzim olunan ve davacı şirket ile dava dışı …. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacı şirketin işçilerinin baştan beri dava dışı Boyner Büyük Mağazacılık A.Ş.’nin işçisi sayılması gerektiği yönünde tespitler içeren, 31/05/2011 tarih ve M.Y.36-H.K.41 numaralı raporun iptali ile davacı şirket ile dava dışı … arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı …. vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın yasal 6 günlük süre içerisinde açılmadığını, iptali istenen müfettiş raporundaki tespit ve değerlendirmelerin hukuka uygun olduğunu, taraflar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, İstanbul İş Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmiş, yetkisizlik kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 26/11/2013 tarih ve 2012/29204 E-2013/26620 K. Sayılı kararı ile, taşeron muvazaasına yönelik iş müfettişi raporlarının iptali talebiyle açılan davalar sonucu mahkemelerce verilen kararların yasa gereği kesin olduğu, temyizi kabil olmadığı gerekçesiyle, temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya yetkisizlik kararı ile kendisine gelen yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda, iptali istenen rapor hakkında İstanbul 13. İş Mahkemesinde açılan başka bir davada raporun iptaline karar verildiği, her iki davanın konusunun aynı olduğu, bu şekilde diğer bir kısım mahkemeler tarafından da raporun iptali yönünde kararlar verildiği, ….. ile bu şirkete konsinye mal tedarik eden ya da işçi temin eden işletmeler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı, konsinye işçiler açısından …’nin işveren sıfatının bulunmadığı, bu nedenle raporun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı …. iş müfettişleri tarafından tanzim olunan ve davacı şirket ile dava dışı …. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacı şirketin işçilerinin baştan beri dava dışı …. işçisi sayılması gerektiği yönünde tespitler içeren, 31/05/2011 tarih ve M.Y.36-H.K.41 numaralı raporun iptaline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” Keza aynı maddenin 7. fıkrasına göre, “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”
Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.
Asıl alt işveren ilişkisinin gerçekleşmesi için, asıl işverenin mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işi yada asıl işin bir bölümünü alt işverene vermesi gerekir. Verilen iş, mal veya hizmet üretimine ilişkin olmayan bir iş ise, bu tür bir ilişki doğmaz.
Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmez. Sadece başka işte çalıştırılan işçi açısında asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulmadığı kabul edilmelidir.
Alt-asıl işveren arasındaki ilişki, niteliğine göre, eser, taşıma, kira gibi sözleşmelere dayanır. Alt işveren üstlendiği işi sözleşme koşulları doğrultusunda, ama kendi adına ve bağımsız bir biçimde yürütür. Çalıştırdığı işçilerle kendi adına iş sözleşmesi yapar; gerekli talimatları verir; işçilere ücretlerini kendisi öder; ücret bordrolarını düzenler; SSK primlerini yatırır.
Bir asıl işin yasa kapsamında işveren tarafından alt işverene verilmesinin düzenlenmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/7 maddesi ve Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca muvazaa iddialarının araştırılmasına engel teşkil etmez. Söz konusu hükümde sayılan işlerin alt işverene verilmesine dayanılarak iş sözleşmesinin feshi, muvazaa iddiasının ispatı hâlinde geçersiz olacaktır.
Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 2/7 maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Bu kriterler, asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi sureti ile haklarının kısıtlanması veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisinin kurulması olarak belirtilmiştir. Asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde, alt işveren işçisi, aynı madde uyarınca başlangıçtan itibaren asıl işveren işçileri sayılacaktır. Böyle bir durumda işe iade isteyen alt işveren işçisinin asıl işveren işyerine işe iadesine karar verilmesi gerekir. Zira alt işveren gerçekte işveren değildir ve işveren sıfatı bulunmamaktadır.
Tarafların gerçek iradeleri işçi temini olduğu halde, bunu bir asıl işveren alt işveren ilişkisi olarak göstermişlerse muvazaalı bir hukuki işlem söz konusudur. Asıl işveren işçilerinin hakları kısıtlanarak alt işveren işçisi olarak çalıştırılması, hangi alt işverenle çalıştıklarını bilmemesi gibi bulgular bu ilişkinin muvazaalı olduğuna işaret eden diğer özelliklerdir.
Asıl iş, mal ve hizmet üretiminin esasını oluşturan iştir ve bu iş doğrudan üretim organizasyonu içinde yer alır ve üretimin zorunlu unsurdur. Asıl işverenin faaliyet alanına göre belirlenir.
Yardımcı iş, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber, doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan, ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iştir.
Asıl alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde,

Biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığı,
Alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıkları,
Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığı,
Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı;
Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı;
Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı;
İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı;
Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı;
Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı;
Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerekir.
Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmez. Sadece başka işte çalıştırılan işçi açısında asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulmadığı kabul edilmelidir.
Bir alt işveren, bir asıl işverenden sözleşme ile üstlendiği mal veya hizmet üretimi için belirli bir organizasyona, uzmanlığa ve hukuksal bağımsızlığa sahip değilse, kısaca üretim ya da hizmet sunumuna ilişkin ekonomik faaliyetin bağımsız yönetimini üstlenmemişse asıl işveren alt işveren ilişkisinden çok olayda, asıl işverene işçi temini söz konusu olacaktır.
Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmez. Sadece başka işte çalıştırılan işçi açısında asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulmadığı kabul edilmelidir.
Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3/2 maddesine göre “Bu Kanunun 2 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre iş alan alt işveren; kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte, birinci fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür. Bölge müdürlüğünce tescili yapılan bu işyerine ait belgeler gerektiğinde iş müfettişlerince incelenir. İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz iş günü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine görülecek olan dava basit yargılama usulüne göre dört ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi hâlinde Yargıtay altı ay içinde kesin olarak karar verir. Kamu idarelerince bu raporlara karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz edilmesi ve mahkeme kararlarına karşı diğer kanun yollarına başvurulması zorunludur. Rapora otuz iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır”.
Bu madde uyarınca rapora asıl ve alt işverenler itiraz edebilir. Asıl işverenle birden fazla alt işveren arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğu tespiti yapılmış ve sadece alt işverenlerden biri itiraz etmiş ise itirazın sadece itiraz eden alt işveren yönünden değerlendirilmesi, itiraz etmeyen diğer işverenler yönünden karar verilmemesi gerekir.

Iptali istenen rapor, davacı şirkete 28/11/2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava ise 05/12/2011 tarihinde açılmış olup davanın süresinde açıldığı tespit edilmiştir.
Davalı … iş müfettişleri tarafından tanzim olunan ve davacı şirket ile dava dışı ….arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacı şirketin işçilerinin baştan beri dava dışı ….’nin işçisi sayılması gerektiği yönünde tespitler içeren ve iptali istenen 31/05/2011 tarih ve M.Y.36-H.K.41 numaralı rapor incelendiğinde;
İnceleme yapılan işyerinde, inceleme tarihi itibariyle 51 kadın ve 62 erkek işçi olmak üzere toplam 113 işçinin ….. işçisi olarak, 114 işçinin ise farklı şirketlerin işçisi olarak çalıştığı, çalışanların satış danışmanı ünvanı ile çalıştığı, işyerinde toplu iş sözleşmesi bulunmadığı, işyerinde bir kısım engelli işçilerin de yasal zorunluluk nedeniyle istihdam edildiği, işyerinde işveren ile …. arasındaki temizlik hizmet alımı kapsamında 4 işçinin, …. arasındaki yemek hizmet alımı kapsamında 2 işçinin, ….. arasındaki güvenlik hizmet alımı kapsamında 5 işçinin çalıştığı, söz konusu işçilerin 01/01/2011-31/12/2011 tarihleri arasında geçerli olan hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında çalıştırıldıkları, …n Capitol Alışveriş Merkezinde 1993 yılından itibaren giyim, aksesuar, ayakkabı, çanta, parfümeri, ev eşyası, züccaciye ve elektrikli ev eşyalarının perakende satışının yapıldığı, mağaza uygulamasında çalışanların erkek giyim, kadın giyim, çocuk giyim, kozmetik, ayakkabı, ev, genç aktif spor ve arka ofis olarak değerlendirilen kasa, depo ve müşteri hizmetleri birimlerinde çalıştıkları, işyerinde çalışmakta olan ve “konsinye” olarak tanımlanan toplam 114 işçinin çeşitli şirketlerin işçisi olarak işyerinde çalıştıkları, işveren vekilinin …., …., …., …., ….., ……, ….., ….. ünvanlı şirketlerin, ürün satın alınan firmaların ….’de görevlendirilmek üzere işçi temin eden “ajanslar” olduğunu, bu şirketlerden ürün satın alınmasının söz konusu olamadığını beyan ettiği, bir kısım işçilerin Ajans olduğu belirtilen ve yukarıda ünvanları yer alan şirketlerin işçisi olarak sigorta kayıtlarında göründüğü, işyerine mal temininin (ürün tedarik biçiminin) kesin alım ve konsinye alım şeklinde yapıldığı, konsinye alım yoluyla temin edilen ürünlerin mağaza stoklarına girişinin yapıldığı, stoklardan satılan ve satılamayan ürünlerin takibinin yapıldığı, sezonda satılamayan ürünlerin markaya iade edildiği ve stoklardan düşüldüğü, bazen sezon sonu beklenmeden de iade yapılabildiği, satış temsilcilerinin …. ile ürün tedarik edilen şirketler arasında yapılan bir sözleşme ile temin edildikleri, bu işçilerin ücretlerinin ve sosyal güvenlik primlerinin ödenip ödenmediğinin …. tarafından takip ve kontrol edildiği, bu işçilerin ürün satışında görev alan …. yetkililerinin mağaza genel kuralları ve mağaza yöneticilerinin talimatları doğrultusunda çalıştıkları, konsinye satışta çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmasında …. ve işveren şirketlerin birlikte karar aldıkları, izin planlarının birlikte yapılarak işçilerin izne çıkartıldığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde konsinye işçilerin çalışması hususunda ….. ve işveren şirketlerin birlikte karar verdikleri, genel tatil günlerinde çalışma karşılığı hak kazanılan ücretin, izin olarak ya da ücret olarak karşılanmasına işveren şirketlerin karar verdiği, ücret şeklinde ödeme kararlaştırıldığında bu ücretin konsinye şirket tarafından ödendiği, konsinye işçilerin …. mağazaları arasında transferlerinin yapılabildiği, konsinye çalıştırılan işçilerin ürün temin edilirken yapılan satın alma sözleşmelerinde çalışma şartlarının da düzenlendiği, konsinye çalışan işçilerin ifadelerinin alındığı, bu işçilerin, konsinye mal tedarik eden firmaların kayıtlarında yer alarak …’de satış elemanı olarak çalışan işçilerin ücretlerinin konsinye mal tedarik eden firmalar tarafından ödendiğini, çalışma düzeninin, izinlerinin tamamen …. reyon sorumlusu tarafından düzenlendiğini, izin kullanma tarih aralıklarının konsinye mal tedarik eden firmalar tarafından teklif edilse de izin planlarının reyon bazında tüm çalışanlar dikkate alınarak yapılması nedeniyle …. reyon sorumlusu ve ilgili birimleri tarafından revize edildiğini, konsinye işçilerin aynı görev ve işleri …. işçisi olan işçilerle birlikte yaptıklarını beyan ettikleri, işin yürütümü ile ilgili sevk ve idarenin tamamen ….’de olduğu, konsinye olarak tanımlanan işçilerin işyerinin asıl çalışma konusu olan perakende satış işinde satış elemanı olarak, konsinye mal temin eden şirketlerle işin yürütülmesi yönünden bir bağları olmadan, ….. şirketinin reyon sorumlularının emir ve talimatları ile …. şirketinin aynı reyonda görev yapan işçileri ile birlikte sadece konsinye malı temin eden şirketin ürünlerinin satışında değil görevli bulunduğu reyondaki farklı şirketlerin farklı markalı mallarının ve Boyner şirketine ait tüm malların satışından sorumlu olarak çalıştıkları, işyerinde uygulanan konsinye mal tedarik edilen firmalardan konsinye işçi adı altında çalışan işçiler ile konsinye mal temin eden şirketler arasında işçi işveren ilişkisinin ve ….. ile konsinye işçi çalıştıran firmalar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin mevcut olmadığı, asıl işin bir bölümünün teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir sebep olmaksızın alt işverene verildiği, konsinye firmaların işveren sıfatı olmamasına rağmen resmi kurumlara karşı işveren olarak gösterildikleri, yapılan bu uygulamaların muvazaalı işlemlere dayandığı, konsinye işçilerin baştan itibaren asıl işveren olan ….’nin işçisi sayılmaları gerektiği belirtilmiştir.
…. ile davacı ….. arasında imzalanan “KONSİNYE SATIŞ SÖSLEŞMESİ” başlıklı sözleşme incelendiğinde, sözleşmede ….’nin ….. olarak, ….ise şirket olarak anılacağı, şirketin konsinye olarak satması için ürünleri …. teslim etmeyi, kararlaştırılan konsinye satış ücreti (ücret olarak sözleşmede geçiyor) ile belirlenen katılım paylarını ….. ödemeyi, …. teslim aldığı ürünleri mağazalarda satışa arzetmeyi kabul ettiği belirtilmiştir. Yine sözleşmede, işyerinde çalışacak işçilerin çalışma şekillerinin ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği görülmüştür.
İptali istenen raporda, konsinye mal tedarik eden şirketlerden biri olarak yer alan …. tarafından, raporun iptali talebi ile …. açılan davada aldırılan bilirkişi heyeti raporunda özetle, konsinye mal tedarik eden firmalar ile işçi temin eden firmalar arasındaki ilişkinin muvazaalı ve hukuka aykırı olduğu, dava konusu yönünden ise … ile konsinye mal tedarik eden firmalar veya işçi temin eden firmalar arasında muvazaalı bir ilişkinin bulunmadığı, konsinye işçiler yönünden …..’nin işveren sıfatı taşımadığı, müfettiş raporunun hukuka ve yasal mevzuata uygun olmadığı belirtilmiştir.
İptali istenen raporda konsinye mal tedarik eden veya işçi temin eden şirketler olarak yer alan şirketlerden bir kısmı tarafından raporun iptali için farklı mahkemelere açılan davalar sonucunda, mahkemelerce raporun iptaline karar verildiği, kararların temyiz edildiği ancak karar tarihi itibariyle verilen kararların kesin olması (temyizi kabil olmaması) nedeniyle temyiz taleplerinin reddine karar verildiği veya kararların temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bu şekilde kararların hukuki denetiminin Yargıtay tarafından yapılamadığı tespit edilmiştir.
Bu tespitler kapsamında, öncelikle iş müfettişi raporunun iptali talebi ile sadece davacı … tarafından dava açıldığı ve salt bu davacı yönünden raporun iptaline karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, iptali istenen müfettiş raporunda ünvanı belirtilen tüm şirketleri kapsayacak şekilde iptal kararı verilmesi hatalıdır.
Öte yandan, gerek davacı ile …. arasında gerek … ile konsinye işçiler arasında ve gerekse davacı şirket ile konsinye işçiler arasındaki ilişkilerin hukuki nitelikleri saptanmadan, davacı şirkette çalışan işçilerin işyeri özlük dosyaları getirtilmeden, davacı şirket ile konsinye işçi adı altında çalıştırılan işçiler arasında imzalanan iş sözleşmeleri celbedilmeden, konsinye işçi adı altında çalıştırılan ve resmi kayıtlarda davacı şirketin işçisi olarak görünen işçilerin ne zamandan beri davacı şirketin işçisi olarak …’nin işyerlerinde çalıştıkları, bu işçilerin hangi işyerlerinde çalıştıkları, çalışma şekilleri, söz konusu işçilerin kim tarafından işe alındığı, işçilerin görev tanımları ve yaptıkları işler, çalıştıkları işyerlerindeki işleyiş, çalışma şartları, işyeri kuralları ve uygulamaları, işçilerin yıllık izinlerini nasıl kullandıkları, izne çıkma tarihlerinin ve izin sürelerinin kim tarafından tespit edildiği, işçilerin ücretlerinin kim tarafından ödendiği saptanmadan, konsinye mal tedarik eden firmalar ile …. arasında imzalanan konsinye satış sözleşmesi uyarınca tedarik edilen malların mağazaya girişinden satışına kadar olan ekonomik, ticari, işletmesel ve muhasebe uygulamalarına dair süreçler tespit edilmeden, konsinye mal tedarik eden firmalar ile … arasında imzalanan konsinye satış sözleşmesi uyarınca satışı yapılan mallardan elde edilecek gelirin paylaşımı konusundaki fiili uygulama tespit edilmeden ve en önemlisi yukarsa asıl-alt işveren ilişkisinin hukuki normatif düzenlemeler ve ilkelere göre inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenle, yukarıda belirtilen ilkeler kapsamında tüm bilgi ve belgeler celbedildikten sonra, işyerinde gerekirse uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, yukarıda ayrıntılı bir şekilde sayılan eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.