Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/28975 E. 2015/34374 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/28975
KARAR NO : 2015/34374
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, vardiya tazminatı ile izin ücreti, ücret alacağı, ikramiye alacağı, ilave tediye alacağı, iş güçlüğü zammı, giyim yardımı, sosyal yardım ve elektirik yardımı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi davalı işverene ait işyerinde muvazaalı alt işveren ilişkileri kapsamında çalıştırıldığını, muvazaa durumunun kesinleştiğini, sendikaya üye olduğunu belirterek, açmış olduğu bu davada, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ücret farkı, ikramiye, ilave tediye, iş güçlüğü zammı, vardiya tazminatı, giyim yardımı, sosyal yardım ve elektrik yardımı alacaklarının ödetilmesi isteklerinde bulunmuştur.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren, husumet itirazında bulunarak davacının kendi işçisi olmadığını ve ihale makamı durumunda olup bu sebeple bir sorumluluğunun ve asıl işverenlik durumunun da bulunmadığını ve olayda zamanaşımının bulunduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, muvazaalı alt işverenlik ilişkisi sebebiyle davacının baştan itibaren davalının gerçek işçisi olduğu kabul edilerek kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davaya konu tazminatlarla işçilik alacakları hesabında hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının emsali olduğu bildirilen bir işçinin aldığı ücretler esas alınmıştır. Davacı işçi kesinleşen muvazaa kararı gereği baştan itibaren davalı işverenin işçisi olsa da, sendikaya üyeliğin işverene bildirildiği tarih öncesinde toplu iş sözleşmesinden yararlanmasına imkan bulunmamaktadır. Bu durum bilirkişi raporunda açıklanmış olmakla birlikte, emsal olarak hesaplamalarda dikkate alınan işçi öncesinde de davalı işyerinde sendika üyesi olarak çalışmış olup daha önceki toplu iş sözleşmelerinden yararlanmıştır. Bu şekilde emsal olduğu bildirilen işçinin ücreti uygulana gelen toplu iş sözleşmesi sebebiyle artmış durumdadır. Davacının önceki toplu iş sözleşmelerinden yararlanmasına imkan olmadığına göre davacının ücretinin de önceki toplu iş sözleşmeleri ile artırılmış ücrete yükseltilerek hesaplamaya gidilmesi hatalıdır. Davacı işçinin sendikaya üyeliğin bildirildiği tarih öncesindeki ücreti, varsa aynı işyerinde çalışan ve sendika üyesi olmayan emsali işçinin ücreti esas alınarak belirlenmelidir. Davacının toplu iş sözleşmesinden yaralanmadığı dönemde sendika üyesi olmayan emsali bir işçinin bulunmaması halinde, sendikaya üyelik öncesinde almakta olduğu ücretine, toplu iş sözleşmesinden yaralanmaya başladığı tarih sonrası için sözleşme hükümleri gereği artışlar uygulanmak suretiyle hesaplamaya esas alınacak ücretler belirlenmelidir.
3- İlave tediye hesabında davacının sendikaya üyeliğinin bildirildiği dönem öncesi için de emsal olduğu bildirilen ve eskiden beri toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçinin ücretlerinin esas alınması hatalıdır. Davacının sendika üyesi olmadığı dönem ücretlerinin üye işçi ücreti ile eşit olması mümkün değildir. Bu durumda, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanmadığı dönem için ilave tediye ücretleri de, sendika üyesi olmayan bir emsali işçinin olması durumunda emsal işçi ücretine göre, emsal işçi yoksa davacı işçinin sendikaya üyeliği öncesinde almakta olduğu ücretleri üzerinden hesaplanmalıdır.
4- Davacının talep ettiği ikramiye alacağının dayanağı toplu iş sözleşmesi olup, ikramiye alacağı bakımından talebe uygun olarak en yüksek işletme kredisi faizi yerine yasal faize hükmedilmesi hatalıdır.
5- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının imzasını taşıyan bordrolarda kısa süreli bazı izin kullanımları sebebiyle davacının hak kazandığı yıllık izin süresinden mahsup yapılarak ikinci bir seçenek olarak yıllık izin ücretleri belirlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56/3. maddesine göre yıllık izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü 10 günden az olmamak üzere en çok üçe bölünebilir. Somut olayda kısa süreli yıllık izin kullanımına dair işçiden gelen bir talep ya da bu yönde anlaşmanın varlığı kanıtlanamamıştır. Yıllık izin defteri veya eşdeğer belge sunulamadığı gibi, bordrolarda yazılı izin sürelerinin yıllık izne mahsuben verildiği de açıklanmamıştır. Bazı bordrolarda yer alan kısa süreli izin kullanımına dair uygulama, aynı Kanunun 55/j bendinde yazılı olan “işverence verilen diğer izinler” kapsamında değerlendirilmelidir. Yıllık izin sürelerinden düşülerek hesaplama yapılan seçeneğin hükme esas alınması hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.