Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/28668 E. 2019/1703 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/28668
KARAR NO : 2019/1703
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 6 ay sigortasız çalıştırıldıktan sonra 13/05/2002 tarihinde sigorta girişi yapılıp 08/12/2009 tarihine kadar en son net 850 TL aylık ücret alarak çalıştığını, iş akdinin davalı işveren tarafından hiçbir haklı veya geçerli neden ileri sürülmeden feshedildiğini ancak hak ettiği tazminatların davalı işveren tarafından ödenmediğini, davalı işverenin müvekkilinin maaşını asgari ücret üzerinden göstererek SGK primlerini eksik yatırdığını, davalı şirkete daha önce… 28.İş Mahkemesinin 2013/109 Esas sayılı dava dosyası ile açtıkları davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve davalı şirketin bu dosyaya müvekkilinin eli ürünü olmayan makbuzları sunduğunun adli tıp raporuyla belirlendiğini, bu nedenlerle davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin fazla mesai, genel tatil ücretleri ile son ay maaşının ödenmediği, geçmiş aylarda da ücretini eksik aldığını ileri sürerek, kıdem ve kötüniyet tazminatları ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının… 28.İş Mahkemesinin 2013/109 Esas sayılı dosyası ile açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ancak bu karar kesinleşmeden tekrar dava açıldığından, davanın derdestlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacının müvekkiline ait işyerinde 13/05/2002-07/12/2009 tarihleri arasında brüt 696 TL aylık ücretle çalıştığını ve hiçbir haklı sebebe dayanmadan işyerinden istifa ederek ayrıldığını, tüm maaşlarının ödendiğini, davacıya makbuz karşılığında toplam 4.140 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını ve davacının müvekkilini ibra ettiğini, ayrıca 2009 yılı 9. ve 10. Aylara ait maaş alacağı karşılığı olarak davacıya 870 TL’nin 01/10/2012 tarihli makbuzla ödendiğini, yine bazı dönemlerin fazla mesai ücretlerinin makbuzla davacıya ödendiğini ve bu dönemler yönünden davacının müvekkilini ibra ettiğini, davacının kötüniyet tazminatı talebinin hukuki dayanağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, iş güvencesi kapsamı dışında kalması nedeniyle davacının kötü niyet tazminatı talep hakkının bulunduğu ve davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesi ile toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Uyuşmazlık, taraflar arasında kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2’nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17’nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17’nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17’nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
Somut uyuşmazlıkta davacı, SGK primlerinin eksik yatırılması ve davalıya karşı eldeki davadan önce açılan ve açılmamış sayılma ile sonuçlanan dava dosyasına davalının ibraz ettiği makbuzların müvekkili eli ürünü olmaması nedenleriyle davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de, öncelikle davacının davalıya atfen ileri sürdüğü eylemlerden, SGK primlerinin eksik yatırılması genel olarak işçi yönünden haklı fesih nedeni olmakla birlikte somut olaydaki işveren feshini kötüniyetli fesih haline getirmeyeceği açıktır. Davacı tarafından davalı işverene isnat edilen diğer eylem ise fesihten sonraki döneme ilişkindir. Oysa kötüniyet tazminatı talep edebilmek için haksız feshin ayrıca kötüniyetle yapılması gerekmektedir. Ancak davalı işverenin davacı işçiyi işten çıkartmasında kötü niyetli davrandığına ilişkin yukarıda yazılı esaslara uygun bir eylem davacı tarafından ortaya koyulup ispat edilmiş değildir. Netice itibariyle, davacının davalıya atfen ileri sürdüğü eylemlerin fesihle bir ilgisi bulunmadığı gibi davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için yukarda yazılı ilke kararında belirtilen koşullar da oluşmamıştır. Bu nedenle, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.