YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2722
KARAR NO : 2016/13330
KARAR TARİHİ : 02.06.2016
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2005 yılında… Güvenlik firmasında güvenlik elemanı olarak işe başladığını ve davalı şirketin güvenlik işlerinin taşeron olarak yürütüldüğünü, 2006 yılında ise davalı şirket bünyesine bütün haklan ile birlikte geçtiğini, ilk çalıştığı … Güvenlik … ile dış güvenlik olarak anlaştığını, 16.04.2013 tarihinde raporlu olmasına rağmen iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ve hak ettiği alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili banka nezdinde 17.07.2006-16.04.2013 tarihleri arasında güvenlik görevlisi olarak en son 1.440.00.TL brüt ücretle çalıştığını, şubede gerçekleştirilen denetimler neticesinde davacının şube açılış-kapanış prosedürlerine uymadığının ve özellikle 08.04.2013 tarihinde kamera kayıtlarının incelenmesinde şube personelini dışarı çıkardıktan sonra alarmı kurmak üzere ilgili cihazın yanına gittiği ancak alarmı kurmadan geri döndüğü ve şubeyi kilitlediğini, birkaç dakika sonra şube kapısını tek başına açarak şube personeli olmayan bir bayanla içeri girdiğini, kapıyı hızla kilitleyip birlikte ana kasa sistem odası, mutfak ve tuvaletin bulunduğu koridordan mutfağa girdiği ve 15-18 dakika sonra bayanla birlikte mutfaktan çıkarak alarmı kurduktan sonra hızla şubeden ayrıldığının tespit edildiğini, davacının gerçekleştirdiği bu eylemin bankacılık etik kuralları ve güvenlik görevlisi görev tanımının sorumlulukları ile genel olarak iş ahlakına aykırı olduğunu, bu nedenlerle davacının iş akdinin haklı nedenlerle İşk. 25/II-e bendi uyarınca derhal ve tazminatsız olarak feshedildiğini, fesih bildiriminin davacıya okunduğunu, içeriğinden haberdar edildiğini, ancak davacının imzalamaktan imtina ettiğini, bu durumun tutanak altına alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının sunduğu CD kapsamındaki 08/04/2013 günü saat 19:00-20:00 saatleri arasındaki döneme ait görüntülerin saat ve dakika da belirtilmek suretiyle dökümlerinin çıkarılması konusunda bilirkişi raporu aldırıldığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 07/02/2014 tarihli rapor ve tanık anlatımları ile davacının iş akdinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
T.C. Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK’nın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda içeriği belirtilen HMK’nın 297. maddesine uygun değildir.
Mahkemece davacının iddiaları ve davalının savunmalarının ne olduğu yazılmış ise de, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açıklanmamış, feshin neden haksız olduğuna ilişkin dosyaya özgü gerekçe oluşturulmadığı gibi hüküm altına alınan kıdem ve ihbar tazminatının kabul sebepleri belirtilmemiştir.
Kararın gerekçesi Mahkeme tarafından dosyaya özgü biçimde oluşturulmalıdır. Bilirkişi raporuna atıfta bulunularak gerekçe oluşturulamaz. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Diğer taraftan İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Dosya kapsamından, 08.04.2013 tarihinde davalı banka personeli akşam mesai bitimi nedeniyle işten ayrıldıktan sonra güvenlik görevlisi olan davacının banka personeli olmayan bir bayanı işyerine aldığı, ayrıca bu süreçte güvenlik sitemini devre dışı bırakarak güvenlik açığı oluşturduğu, bu nedenle davalı işverenin davacının “doğruluk ve bağlılığa uymayan” eylemlerde bulunması nedeni ile iş akdini haklı nedenle feshettiği anlaşılmıştır. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken, gerekçesi de açıklanmadan kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.