Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/25475 E. 2018/21919 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/25475
KARAR NO : 2018/21919
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde 28/08/2006- 31/10/2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin davalı işverence ihbarsız ve haksız olarak feshedildiğini, toplam 34.334,59 TL’ lik işçilik alacaklarının tahsili için … 15. İcra Müdürlüğü’nün 2013/7691 Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibinin davalı borçlunun itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını, icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunup, davacının iş akdinin müvekkili şirketçe zorunlu nedenle feshedildiğini tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın işçilik alacaklarının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, … 15. İcra Müdürlüğü’nün 2015/7691 Esas sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … Çorap Tekstil San. Ve Tic. A.Ş aleyhine 13.878,00 TL kıdem tazminatı, 3.561,00 TL ihbar tazminatı, 5.066,00 TL yıllık izin ücreti, 1.437,00 TL 2012 Ekim dönemi ücreti, 9.140,00 TL fazla çalışma ücreti, 599,00 TL ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı, 653,59 TL kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 34.334,59 TL nin faiz ve ferileri ile birlikte tahsili için 21/05/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içinde borca ve faize itirazı üzerine takibin durduğu, davanın süresi içinde açıldığı, davacının, hizmet cetvelinden ve tanık beyanından davalı işyerinde 28/08/2006- 31/10/2012 tarihleri arasında çalıştığı, davacının işten ayrılış bildirgesinde 15 kodu “toplu işçi çıkarma” belirtildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının iş akdinin davalı işverence haksız olarak feshedildiği kanaatine varıldığı, 4857 sayılı Yasa’nın 63 ve 41. maddeleri uyarınca, davalı işyerinde çalışmalara ilişkin yazılı delil bulunmadığından, yasal olarak düzenlenmesi gereken kayıt ve belgeler sunulmadığından, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil hususunda tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, davacının maaşının brüt 2.004,75 TL olduğu, buna işverence sağlanan yemek ve yol yardımı eklenerek kıdem ve ihbar tazminatına esas ücretin belirlenmesi gerektiği, davacının 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca kıdem tazminatına ve 4857 sayılı İş Kanunu’ nun 17. maddesi uyarınca ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının izinlerini kullandığı davalı işverence usulüne uygun düzenlenmiş belgelerle ispat edilemediğinden 90 günlük yıllık izin ücreti alacağının, 2012 yılı Ekim ayına ilişkin maaş alacağının olduğu, çalışılan döneme ilişkin fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücretinin ödenmediği, tarafların itirazları ve zamanaşımı defi gözetilerek, bilirkişiden alınan ek rapordaki hesaplama yöntemi, tazminat ve alacak miktarları mahkememizce de uygun bulunduğu, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının miktarı, hizmet süresi ve tanık beyanlarına dayanması dikkate alınarak, takdiren 1/3 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığı, hakkaniyet indirimi nedeniyle, reddedilen miktar üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmediği, kabul ve red oranları üzerinden yargılama giderine hükmedildiği, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektiğinden, icra inkar talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanununun 19 uncu maddesinde, feshe itiraz bakımından bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olmakla, feshi izleyen bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu noktada feshi izleyen bir aylık süre, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemlidir. O halde feshi izleyen bir aylık sürede işverenin olası baskılarını azaltmak, iş güvencesinin sağlanması için de gereklidir. Geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durumdur. Hemen belirtelim ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.
Sözü edilen yasal düzenleme, sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler.
Değinilen maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri tazminat ve alacaklar dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün haklar yönünden uygulanır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K. ; Yargıtay 9.HD. 13.7.2010 gün, 2008/33764 E, 2010/23201 K.).
Somut uyuşmazlıkta, ibraname 08/02/2013 tarihli olup Yeni Borçlar Kanunu döneminde imzalanmıştır. Banka ödemesine dair belge bulunmamaktadır. Hükme esas bilirkişi raporunda aynı miktarda 08/02/2013 tarihli makbuz da davacı tarafından imzalandığından ibranamedeki kıdem -ihbar tazminatı miktarlarının ödendiği kabul edilerek mahsup edilmiştir. Davacı vekili davacıya ödeneceği vaadi ile belgelerin imzalatıldığını ama ödenmediğini, bankaya ödemesi yapılmayan ibranamenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür.
… 16. İş Mahkemesi’nin 2013/206 Esas sayılı benzer mahiyetteki dosyasının incelendiği Dairemizin 2015/17421 Esas sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ibraname ile aynı tarihte davacı işçi tarafından imzalanan makbuz başlıklı belgenin ibranamenin eki mahiyetinde olduğu ortadadır.
Her ne kadar mahkemece; ibaranameye değer verilerek söz konusu tutarların mahsubu ile sonuca gidilmiş ise de yukarıda ayrıntılı bir biçimde ifade edildiği üzere, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 420. maddesine aykırı olarak söz konusu ödemelerin banka aracılığı ile yapılmadığı ve bu durumun ibranameyi hükümsüz kıldığı gözetilmeksizin karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenlerle mahkemece ibraname ve ibranamenin eki mahiyetindeki makbuz başlıklı belgedeki tutarlar mahsup edilmeksizin alacağın hüküm altına alınması gerekirken mahsup yapılması hatalıdır.
3-Fazla mesai ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından, Mahkeme tarafından, bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlardan takdiri indirim yapıldıktan sonra ödeme emrindeki miktarları aşmamak üzere karar verilmesi gerekirken, ödeme emrindeki miktarlar üzerinden takdiri indirim yapılarak bulunan miktarların hüküm altına alınması hatalıdır. Bir diğer deyişle, Mahkeme tarafından, talepten değil, hesaplanan hakediş miktarından takdiri indirim yapılmalı ve taleple bağlı olarak hüküm kurulmalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.