Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/25456 E. 2018/21755 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/25456
KARAR NO : 2018/21755
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı … Tic. A.Ş vekili ile davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının akaryakıt konusunda faaliyet gösteren … Petrol Tic. Nak. A.Ş.’nin asıl işveren, … Petrol İnş.Mim.Müh. İç ve Dış Tic.Ltd.Şti.’nin alt işveren olduğu iş ilişkisinde 26.09.2009 tarihinde tanker şoförü olarak fiilen işe başladığını, iş sözleşmesinin alt işveren firmasının iflas etmesi ve ekonomik sorunları öne sürmesi üzerine haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … Tic. Ve Nak. A.Ş. vekili; davalının asıl işveren olmadığını, diğer davalının kendi adına taşıma lisansı ve sertifikasına sahip olduğunu, taşıma hizmeti verdiğini, bu şirketten sözleşmeye dayalı olarak taşıma hizmeti alındığını, davacı ile aralarında işçi-işveren ilişkisi kurulmadığını, davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlattığını, icra baskısı altında bu dosyaya 3.276,31 TL ödeme yapıldığını, bu ödeme için istirdat davası açma haklarının saklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Petrol İnş.Mim.Müh. İç ve Dış Tic.Ltd.Şti’ne usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz başvurusu:
Karara karşı davalı … Tic. A.Ş vekili ile davacı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemenin gerekçeli kararında davacının fazla mesai ve hafta tatili ücret alacaklarının bulunduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında bu taleplerin reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda içeriği belirtilen HMK. nun 297. maddesine uygun değildir.
Sonuç olarak mahkemenin gerekçeli kararının TC Anayasası’ nın 141. maddesinin amacına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine uygun olmadığı anlaşıldığından kararın sırf bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.