YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/24755
KARAR NO : 2015/36521
KARAR TARİHİ : 23.12.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2015
NUMARASI : 2014/374-2015/249
Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ile davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı; kendisinin 31.10.2011-30.05.2014 tarihleri arasında başlangıçta “Çağrı Merkezinde Kurumsal Müşteri Temsilcisi” sonrasında “Kurumsal Teknik Destek Takım Üyesi” ve son olarak “Platinum Hizmet Ekibi Saha Üyesi” olarak çalıştığını, iş akdinin çalıştığı bölümün daraltılması sebebiyle başka bir bölümde iş teklif edilmesi ve bu teklifin tarafından kabul edilmemesi sebebiyle haksız olarak sonlandırıldığını, çalışmış olduğu bölüm ile teklif edilen bölüm arasında ücret ,sosyal haklar ve işin mahiyeti açısından farklılık bulunduğunu, bu farklılığın kendi aleyhine olduğunu, iş koşullarında ve şartlarında esaslı değişiklik yapıldığını, bu durumun aleyhine olması nedeniyle kabul edilmediğini, yasa gereği 6 günlük kabul-ret süresinin kullandırılmadığını, dolayısıyla bu önerilerinde samimi olmadıklarını beyan ederek işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacı işçinin 31.10.2011 tarihinde müvekkil şirkette çalışmaya başladığını, son aylık brüt ücretinin 2,380.00 TL olduğunu, davacı işçinin “Platinum Hizmet Ekibi Saha Takım Üyesi” olarak çalıştığını, platinum segmentindeki müşteri sayısını azalması sonucu davacı işçinin çalıştığı bölümde küçülmeye gidildiğini, bu azaltılma sisteminin son giren ilk çıkar kuralına göre işletildiğini, davacı işçinin azaltılma kapsamına giren 18 personelden biri olduğunu, kendisine başkaca bir pozisyonun 30.05.2014 tarihinde teklif edildiğini, teklif yazısını tebliğde davacı işçinin imzadan imtina ettiğini, durumun tutanak altına alındığını, teklifin davacı işçi tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine fesih işleminin yapıldığını, fesih işleminde de davacı işçinin imzadan imtina ettiğini, bunun üzerine feshin noter aracılığıyla gerçekleştirildiğini, davacı işçinin çalışma koşullarında aleyhine bir değişikliğin söz konusu olmadığını, davacı işçinin çalıştığı bölümün küçültülmesi ve önerilen diğer pozisyonu kabul etmemesi sonucunda iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini belirterek, haksız olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının işveren vekili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ile davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir.
Mahkemece “Davacının işveren vekili olduğu, çalışma koşullarını kendisinin belirlediği, işyerinden izin almaksızın işveren vekili olarak kendisine izin vererek çalışma saatlerini serbestçe tayin ettiği, devirden önce ve devirden sonra hastanede işverenden sonra ki en üst düzeyde yetkili olduğu işverenin olmadığı zamanlarda genel yetkili olarak temsil yetkisi vs çeşitli işveren yetkilerini kullandığı işe alım ve çıkarmalarda malzeme alımlarında tadilat vb. Konularda işveren vekili olarak görev yaptığı bu nedenle , işe iade davası açma hakkı olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; karar gerekçesinden alıntılanan kısmın dosya ile hiçbir ilgisi yoktur.
Somut uyuşmazlıkta davacı en son “Platinum Hizmet Saha Takım Üyesi” olarak çalışmıştır. Davacı iş güvencesi kapsamında olmayan işveren vekili veya yardımcısı değildir. Davacı iş güvencesi kapsamında olup, esasa girilerek iddia ve savunmalar irdelenerek feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığına karar verilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.