Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/23369 E. 2018/19971 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23369
KARAR NO : 2018/19971
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 14/01/2005-12/07/2012 tarihleri arasında asıl işveren … San. Tic. A.Ş. ile alt işveren … İnş. Taah. Tur. San ve Tic. Ltd. Şti. bünyesine formen olarak çalıştığını, karşılığında aylık net 1.900,00 TL ücret aldığını, maaşların bir kısmının (sigortaya bildirilen kısım) bankaya yatırıldığını, diğer kısmının elden ödendiğini, emekliliği hak etmesi nedeniyle iş akdini feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … San ve Tic. A.Ş. vekili, husumet itirazında bulunarak davacının hiç bir zaman müvekkili şirkette çalışmadığını, diğer davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca işin ve işçilerin sevk ve idaresinin diğer davalı şirkete ait olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …İnş. Taah. Tur. San. Ltd. Şti. vekili, davacının 14/01/2005-12/07/2012 tarihleri arasında formen olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin ikale sözleşmesi ile sona erdiğini, sözleşmede yazılı olan 13.977,81 TL’nin kendisine ödendiğini ve davacının 30/04/2012 tarihinde tüm işçilik alacaklarını aldığını beyan ederek işvereni ibra ettiğini, daha sonra emekli olmak üzere iş yerinden ayrıldığını ve tekrar çalışmak istediğini beyan etmesi üzerine 03/04/2012 tarihinde yeni bir sözleşme imzalandığını, ancak performans düşüklüğü nedeniyle 12/07/2012 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, fazla mesailerinin bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini, genel tatil günlerinde çalışmadığını, izin alacaklarının ödendiğini, dava konusu alacakların 5 yıllık zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık davalıya ait işyerinde fazla mesai ve genel tatillerde çalıştığı anlaşılan davacının bu ücretinin ödenip ödenmediği, imzalı bordrolar nedeni ile davacının fark talep edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını, genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla ve tatillerde çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma veya tatil ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yapıldığı ileri sürebilir. Ancak, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.
Bordro imzalı olsa da bordroda fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret göstermelik ve sembolik olarak gösterilmiş ise bu durumda da işçi tanıkla daha fazla mesai ve tatillerde çalıştığını kanıtlarsa, bu durumda fark ücretleri hesaplanmalıdır.
Yukarıda ispat ile ilgili olarak bahsedilen ilkeler; ulusal bayram genel tatil alacakları için de geçerlidir.
Dosya içeriğine göre, davacı taraf fazla mesai ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise ödendiğini savunmuştur. Mahkemece davacının ücret bordrolarında tahakkuk bulunduğu, bordroların da imzalı oluşu ve ihtirazi kayıt içermeyişi yönündeki hesap raporuna itibarla genel tatil ücret alacağı talebinin reddine, fazla mesai ücretinin de kısmen reddine karar verilmiştir.
Ancak dosyada mevcut bordroların incelenmesinden; davacı işçiye her ay genel olarak 13 saat ile 22 saat arasında değişen sürelerle fazla mesai karşılığı ücret tahakkuk ettirildiği, ayrıca genel tatil tahakkukların zamlı olmadığı ve çalışılmadan ödenecek genel tatil karşılığı ücret tahakkuk ettirildiği görülmektedir. Dairemiz incelemesinden geçen emsal dava dosyaları ile davacı tanıklarının birbiri ile tutarlı beyanları dikkate alındığında işyerinde yapılan fazla mesainin tahakkuk ettirilenden çok daha fazla olduğu, sembolik gösterildiği ve davacının genel tatillerde çalıştığı anlaşılmaktadır. Gerçek durumu yansıtmadığı açık olan ücret bordrolarındaki kısmi tahakkuklara itibar edilerek tüm fazla mesai ve genel tatil alacaklarının işçiye ödendiği düşünülemez. Mahkemece tanık beyanlarının birlikte değerlendirmeye tabi tutulması, davacının fazla mesai süresi ve çalıştığı genel tatillerin tespit edilmesi, imzalı olan ve ihtirazi kayıt içermeyen bordrolarda tahakkuk ettirildiği anlaşılan süreler ve ödemelerin hesaptan mahsup edilmesi, oluşacak sonuca göre davacının alacaklarının hüküm altına alınması gerekir. Yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
3-Mahkemece, iki davalı bulunmasına rağmen yargılama giderine ilişkin kurulan hükümde, ” ….davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ve “…davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde ibareler kullanılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesine göre, tarafların yargılama sebebiyle yaptıkları masrafın ne kadar olduğu, bunun ne kadarının harç ne kadarının diğer masraflar olduğu, masraflardan kimin ne kadarından sorumlu olacağı tek tek karar yerinde açıklanmalıdır.
Mahkemece, hükmolunan yargılama giderlerinin kimin ne kadarından sorumlu olduğunun belirtilmemesi HMk.nın 326 ve 332. maddelerine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 08/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.