Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/23157 E. 2018/19897 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23157
KARAR NO : 2018/19897
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 12/10/2005-11/10/2010 tarihleri arasında makineci olarak çalıştığını, 27/09/2006 tarihine kadar sigortasının yapılmadığını, aylık net maaşının 741,00 TL olduğunu işyerinde bir öğün yemek verildiğini, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle aynı gün … 5. Noterliği’nin 11/10/2010 tarihli ve 13062 yevmiye no lu ihtarnamesi ile davalıdan, dava konusu işçi alacaklarının talep edildiğini ancak herhangi bir ödeme olmadığını, haftanın 5 günü 08:00-19:00 arası çalıştığını, sık sık gece saat 22:00’a kadar fazla çalışma yapıldığını, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hariç ulusal bayramlarda çalıştığını, ilk yıla ait yıllık izninin kullandırılmadığını, diğer yıllara ait yıllık izninin ise tüm tatiller dahil 14 gün olarak kullandırıldığını, Ekim 2010 ayına ait 11 günlük ücretinin ödenmediğini, sigorta primlerinin asgari ücret üzerinden ödendiğini iddia ederek iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 27/09/2006 tarihinde asgari ücretle işe başladığını, davacının belirli süreli sözleşmesinin 27/08/2007 tarihinde belirsiz süreliye çevrildiğini, davacının 11/10/2010 pazartesi günü işyerine haber vermeden işe gelmediğini, telefonlara cevap vermediğini, çalışma arkadaşı … ile haber gönderildiğini, buna rağmen gelmediğini, 15/10/2010 tarihinde Eyüp 1. Noterliği 25 Ekim 2010 tarih ve 22316 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile devamsızlığına ilişkin haklı bir mazereti varsa belgelendirmesi, aksi halde iş akdinin feshedileceğinin bildirildiğini, ihbarın tebliğine rağmen davacının işe gelmediğini, devamında davacının başka bir iş bulduğu için işe gelmediğinin ortaya çıktığını, savunma vermediği gibi, geçerli belge ve mazeret sunamadığını, bu sebeple İş Kanununun 25/11/g maddesi gereğince iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, 9 günlük işlemiş maaşının …Bankası Topçular Şubesi 6667628 numaralı hesabına yatırıldığını, noterden gönderilen ihbarnamelere karşısında işbaşı yaptırılmadığını, davacının ispatlamak zorunda olduğunu, davacının başka bir iş bulduğundan işe gelmediğini, fazla mesai alacaklarının dava tarihinden beş yıl öncesine ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, 2008 yılından sonra davalı şirketin iki kez kısa çalışma ödenediğinden faydalandığını, şirkette fazla çalışma yapılmadığını, davacının fazla çalışma ücreti taleplerinin yersiz olduğunu, ücret bordrolarının ihtirazi kayıtsız imzalı olup bordrolar dışında herhangi bir fazla çalışması olmadığını, çalışması boyunca hak ettiği bütün izinlerini kullandığını, sicil dosyasına sunulan yıllık izin çizelgesinin davalı tarafından imzalandığını, ulusal bayram alacaklarının dava tarihinden beş yıl öncesine ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığı davacının sadece ulusal bayram alacağı talep ettiğini, ulusal bayram olarak ise sadece 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı bulunduğunu, davacının en son 08/10/2010 tarihinde işyerinde çalıştığını, 10/10/2010 cumartesi Pazar çalışma olmadığını, 01/10/2010 tarihinde 1 gün devamsızlığı olduğunu, 9 günlük maaşının davacının hesabına yatırıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında davacının aldığı ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, dosya arasında bulunan bilirkişi raporlarında ücretin ihtilaflı olması nedeniyle seçenekli hesap yapıldığı, mahkemece, gerekçede davacının ücretini, asgari ücret kabul ederek alacak kalemlerini hesaplayan bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilmekle birlikte aynı zamanda davacının ücretinin davacının iddia ettiği ücret olan net 741 TL olarak kabul edildiğinin açıklandığı, hüküm fıkrasında ise ulusal bayram genel tatil ücreti hariç alacakların davacının iddia ettiği ücret dikkate alınarak yapılan hesaba göre hüküm altına alındığı, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının ise asgari ücrete göre yapılan hesaba göre hüküm altına alındığı, mahkeme gerekçesinin hem kendi içinde hem de gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının çelişkili olduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin gerekçeli kararı Anayasa ve yasanın aradığı anlamda gerekçe içermeyip, çelişkiler mevcuttur. Kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/11/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.