Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/18 E. 2015/8208 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18
KARAR NO : 2015/8208
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin dâvâlı şirketin Ü… merkezinde … bölümünde “Team Leader/Qualified Technician’’(üst düzey bir yönetici ile yakın konumda) olarak ortalama 10.070,00.-TL maaşla (her ay davalı tarafından ödenen prim, yol, yemek, telefon ödemeleri vs. hariç) 01.06.1996 tarihinden itibaren kesintisiz olarak yaklaşık 17,5 yıl özverili bir şekilde çalıştığını, ancak davalı işyerinde müvekkili ile aynı tarihlerde işe boşlamış olan ve müvekkilinin üst yöneticisi pozisyonunda bulunan … tarafından çeşidi sebeplerle (müvekkilinin aynı pozisyonda kalmasına rağmen bulunduğu bölümlerinin değiştirilmesi, bu bölümlerde yalnız bırakılması, yapabileceğinden fazla miktarda iş verilmesi, verilen işleri en iyi şekilde yapmasına rağmen takdir edilmek yerine sürekli yetersiz olduğu söylenerek prestijinin sarsılmaya çalışılması gibi) sürekli olarak psikolojik baskı (mobbing) uygulandığını, adeta istifaya zorlandığını, tüm bunlara rağmen müvekkilinin işine sabırla devam ettiğini ancak 10.10.2013 tarihinde davalı tarafından aniden iş akdi haksız-geçersiz bir şekilde sonlandırıldığını, müvekkilinin … bölümünün Bulunduğu D Blokta olağan çalışmasını yapakta iken E Bloktan çağrıldığını, E Bloktaki güvenlik bölümüne gittiğinde ilgili kişilerce “ikale sözleşmesi” adı altındaki sözleşmenin zorla imzalatılmaya çalışıldığını, müvekkilinin kabul etmeyerek imzalamadığını, D Bloğa geçmek üzere İlerlediğini ancak kendisinin güvenlik kartının davalı şirket tarafından iptal edildiğini, tekrar başka bir yere çağırarak İş akdini sonlandırdıklarını, sözleşmeyi ve eklerini imzalamaması halinde haklarının ödenmeyeceğini söylediklerini, müvekkiline herhangi bîr düşünme fırsatı ve değerlendirme imkanı tanımadan gerçek iradesini taşımayan geçersiz bu sözleşmeyi ve eklerini imzalattırdıklarını, müvekkiline zorla imzalatılan, bilgisi ve iradesine dayalı olmayan, makul yararının gözetilmediği ikale sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olmadığını, bu şekilde hile ve baskı altında imzalatılan ikale sözleşmesinin irade fesadı nedeniyle batıl olduğunu ve hiçbir bağlayıcılığının olmadığını, Yargıtay Kararlan doğrultusunda 10.10.2013 tarihli ikale sözleşmesinin içeriği incelendiğinde sözleşmede yer aldığı şekilde müvekkilinin haklarının tam olarak Ödenmediğini, vergi kesintisine ilişkin müvekkilinin bilgilendirilmediğini, müvekkilinin özel sağlık sigortasının 31.12,21013 tarihine kadar ödeneceği yazılmışsa da 31.10.2013 tarihinde iptal edildiğini, geçersiz ibraname-feragatname hükümlerinin yer aldığım, müvekkilinin işe iade davasını açmasının önüne geçmek adma cezai şart konulmuş olan maktu bir ikale sözleşmesinde müvekkilinin makul yararının olmadığını, sözleşmenin 10.10.2013 tarihinde hazırlandığını ve iş akdinin de 10.10.2013 sonlandırılacağı bildirilmiş ise de müvekkilinin alacaklarının 30.10.2013 tarihinde ödeneceğinin bildirilmesi karşısında davalının bilinçli olarak müvekkilinin işe iade davası açmada 1 aylık hak düşürücü süresinin geçilmesini amaçladığını, müvekkiline sözleşmeyi inceleme-istişare etme fırsatı verilmediğini ve müvekkilinin bu yönde iradesinin alınmadığını» müvekkilinin 78 günlük yıllık izin süresinin karşılığı yasal hak edişinin çok çok altında hesaplandığım bu dahi müvekkilinin makul yararının olmadığının açık göstergesi olduğunu, sözleşmede müvekkilinin hesabına 203.960,68.-TL nin yatırılacağı söylenmiş ise de tüm vergiler kesilerek 131.039,00.- TL yatırıldığını, aynca davalı tarafından sigorta primi kesilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davalının müvekkiline ödeyeceği bedelden vergi keseceğini, işsizlik yardımından yararlanamayacağı konusunda müvekkilini bilgilendirmediğini, sözleşmede bu konuda madde olmamasından anlaşıldığını, davalının işçiyi koruma ve dürüst davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, tüm bunlardan anlaşılacağı üzere Yargıtay Kararları ve doktrin doğrultusunda müvekkiline karar vermesi için zaman tanınmadığını hatta zorla imzalatıldığını, irade fesadı halinin olduğu, müvekkilinin makul yararının olmadığını, işe iade davasının açılmasının açıkça önüne geçilmeye çalışıldığı ikale sözleşmesinin geçerli olamayacağını, 17,5 yılını bu şirkete adamış, tüm zorluklara katlanmış, iyi maaş alan bir kişi için işyerinden ani bir kararla bu şekilde ayrılmasının düşünülmesinin de mantığa ve hakkaniyete aykın olacağını, müvekkilinin iş akdinin kanuna ve hakkaniyete aykırı bir şekilde İş Kanununun 1 .maddesinde belirtilen kuralların ihlal edilerek feshedildiğini iddia ederek davacının işe iadesine, işe başlatılmama halinde 8 aylık ücreti tutarında iş tazminatına ve boşta geçen 4 aylık ücret ve sosyal haklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının müvekkil bankada 01.06.1996 tarihinde çalışmaya başlamış olup iş akdinin 10.10.2013 tarihinde sona erdiğini, davacının iddia ve taleplerinin maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olup kötüniyetli olarak açılan davanın reddi gerektiğini, tarafların anlaşması ile iş akdinin sonlandınldığını, işe iade davası açılması için gerekli ön şartların oluşmadığını, tarafların 10.10.2013 tarihinde karşılıklı imzaladıkları ikale sözleşmesi ile iş akdinin sonlandınlmış olduğunu, davacının sözleşmede belitilen hiçbir karışıklığa mahal vermeyecek şekilde düzenlenmiş ifadeleri defalarca okuyup anladığını ve buna istinaden bizzat kendi iradesi ile huzurdaki davada geçersizliği haksız yere talep edilen ikale sözleşmesini imzaladığını, ikale sözleşmesinin tarafların iradesi ile oluşturulan ve şartlan belirlenen bir sözleşme olduğunu, doğası gereği zaten tarafların mutabakatına dayalı ve tarafların bu sözleşme sonucunda işe iade davası açılmayacağına dair beyanda bulundukları bir sözleşme olduğu için davacının iddialarının hiçbir haklı ve geçerli dayanağının bulunmadığını, davacı vekilinin her hususu mobbing iddiasına bağladığını, bu iddialarının asılsız olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağınında olmadığım, davacı vekilinin ikale sözleşmesinin de “sözde” bir ikale sözleşmesi olduğunu ve zorla imzalatıldığını belirtmişse de ikale sözleşmesi tarafların mutabakatına dayanan ve davacının okuyup anladığını belirten beyanlarının da içerir tamamen özgür iradesi ile oluşan geçerli bir sözleşme olduğunu, aynca sözleşme şartlan da yerine getirilmiş olup ödenen bedeller konusunda davacının bedeli alım esnasında hiçbir ibrazının bulunmadığını, performans değerlendirme sistemi gereği oluşturulan formlardan da görüleceği üzere davacının yöneticileri tarafından yeterli sayılacak bir performans ile çalışmış olup yöneticileri tarafından hiçbir şekilde baskı, motivasyon kinci ya da kötü davranışa maruz bırakılmadığını bu nedenle mobbing yapıldığına dair iddialarının asılsız ve dayanaksız olduğunu, ikale sözleşmesinin 4,maddesine göre işverene karşı hiçbir dava açmayacağını, dava açması halinde sözleşme ile elde ettiği ücret olan bedeli cezai şart olarak işverene nakden ve deften ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiğini, davacı vekilinin gelir vergisi kesintisinin yapılmasının haksız olduğu yönündeki ve bu yönde müvekkilinin bİlgilendirilmediği iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, sözleşme içerisinde taraflar brüt ücretler üzerinden anlaşmayı düzenlemiş olup brüt ücret içeriğinde vergilerin de olduğunun her iki tarafça da bildiğini, davacının bankada çalıştığı dönemde de maaşları hakkında brüt ücret üzerinden konuşulup anlaşılmakta ve kendisine ödenen miktarların gelir vergisine tabi olduğunu bildiğini, davacının elde ettiği bir gelire ilişkin vergi ödemeyeceğini düşünmesinin hayatın olağan akışına ters bir durum olduğunu ve bu yöndeki iddialarının haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davalı işverence feshin geçerli sebebe dayandığı ispatlanmadığından, mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygun olup, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında işe başlatmama tazminatının alt ve üst sınırları gösterilmiş olup; söz konusu tazminatın belirtilen sınırlar arasında işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Üst sınırın aşılmasının tek istisnası 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesindeki sendikal nedenle yapılan fesihlerdir. Anılan maddeye göre feshin sendikal sebebe dayanması halinde işe başlatmama tazminatının işçinin en az bir yıllık ücreti tutarında belirlenmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre söz konusu tazminatın davacının 7 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesine karar verilmesi hatalıdır. Fesih sebebine ve davacının çalışma süresine göre davacının 6 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının işe iadesine,
3-Davacının kanunî sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 6 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 356.00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 25.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.