Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/11475 E. 2015/20239 K. 03.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11475
KARAR NO : 2015/20239
KARAR TARİHİ : 03.06.2015

MAHKEMESİ : ………….. . İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı, vekili, davalının ortağı ve aynı zamanda yöneticisi olduğu ………. de 13/07/2007-23/10/2007 tarihleri arasında tır şoförü olarak çalıştığını, davacıdan işe girerken davalının ortağı olduğu şirketçe teminat senedi alındığını, senetteki imza ve isim dışındaki kısımların davacı tarafından doldurulmadığını, ……icra müdürlüğünün 2009/7434 E sayılı takip dosyası ile senedin takibe konulduğunu, davacının davalıya böyle bir senede dayalı borcunun olmasına imkan olmadığını beyanla davacının bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline, davalı alacaklının kötü niyetli olması sebebi ile %40 dan az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, iptali istenen senedin davacı işçi tarafından, borcuna karşılık olarak imzalanıp verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece görev yönünden bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, davacı …..’in davalı ………. de 13/07/2007-23/10/2007 tarihleri arasında çalıştığından bahisle ödenmeyen ücret alacağının tahsilinin talep edildiği,mahkemece davanın kabulüne karar verilip hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dava dosyasında mevcut dava dilekçesi ile bilirkişi raporu ve iş yeri kayıtları nazara alındığında davacının 13/07/2007-23/10/2007 tarihleri arasında……………. de çalıştığı tartışma konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu bono nazara alındığında bononun 1/2/2009 keşide,1/4/2009 ödeme tarihli olduğu, davacı tarafından bonoda alacaklı olarak gösterilen davalının ……………….nin ortağı olduğu belirtilmekte ise de ticaret sicil memurluğunca gönderilen kayıtlar ve şirket ana sözleşmesi göz önüne alındığında davalının şirket ortağı olmadığı, ancak tanık anlatımlarına göre bu şirkette çalışan şahıslardan bulunduğu, uygulamada uluslar arası tır şoförlerinden işe girerken ileride oluşması muhtemel zararlara karşı iş veren tarafından teminat senedi alınması uygulamasının bilinen bir durum olduğu, davaya konu senedin davacıdan işe girerken iş veren tarafından teminat senedi olarak alındığının şüpheye yer vermeyecek şekilde sabit olup davacının söz konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığı gerekçesi ile İcra iflas kanununun 72/5 maddesi gereğince……. icra müdürlüğünün 2009/11923 sayılı takip dosyasına konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında herhangi bir haciz işlemi yapılmayıp davacının uğradığı zarar belirlenemediğinden tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı temyizi yönünden;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5 maddesine göre menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” hükmünü içermekte olup; 02/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334,335)
Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5’nci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 7.12.2011 sayılı ve 2011/13-576 E. 2011/747 K ve 20.03.2013 gün ve E:2012/19-778, K: 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Senette lehtar olarak görünen davalının, iptali istenen senedi icraya koyması onun başlı başına kötü niyetli olduğunu göstermektedir. Bu nedenle mahkemece, senedin iptaline karar verilmekle, kötü niyetli olan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 03/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.