Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/11335 E. 2017/10804 K. 19.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11335
KARAR NO : 2017/10804
KARAR TARİHİ : 19.06.2017

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespiti ile % 40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 07/04/2006 ila 06/10/2006 ve 20/04/2007 ila 20/07/2008 tarihleri arasında olmak üzere 2 dönem tır şoförü olarak çalıştığını, uluslararası taşımacılık sektöründe çalışan tüm firmaların çalışanlarından işe giriş sırasında şirkete ait araca ve taşınan navluna kasten veya ihmal suretiyle herhangi bir zararın verilmesi ihtimaline binaen teminat senedi aldıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de teminat senedi alındığını, iş akdinin feshinden sonra bu teminat senedinin iade edilmediğini ve boş teminat senedinin üzerine 11.420,00 TL yazmak suretiyle … 6. İcra müdürlüğünün 2009/6852 esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibine konu yapıldığını ancak müvekkilinin hiçbir şekilde davalı şirkete borcunun bulunmadığını ileri sürerek, … 6. İcra Müdürlüğünün 2009/6852 esas sayılı icra takip dosyasından borçlu bulunmadığının tespiti ile asıl alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 12/06/2008 tarihinde müvekkili şirket müşterisinden müvekkili şirket nam ve hesabına tahsil ettiği ve müvekkil şirkete iade etmediği 800,00 Euro navlun ücreti ile 5.491,78 Euro kapatılmamış iş avansı borcu olmak üzere müvekkil şirkete toplam 6.291,78 Euro borcunun bulunduğunu, davacının bu borcun TL karşılığı olan 11.420,00 TL’yi 2008 yılı aralık ayı sonuna doğru ödeyebileceğini beyan ederek 11.420,00 TL bedelli vadeli senet verdiğini ancak senedi verdikten sonra 21/07/2008 tarihinde işe gelmediği ve senedi vadesinde ödemediğini ve bu yüzden senedin icra takibine konu yapıldığını ve senedin teminat senedi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı tanıkları şoförlerin navlun ücreti tahsili yapmadıklarını, davalı tanıklarının ise bu konuda bilgilerinin bulunmadığını beyan ettiklerini, işveren kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacının Food ve Food Sprl firmasından tahsil ettiği belirtilen 800,00 Euro’nun herhangi bir banka hesabına yatırılmadığı, davalı şirkete teslim edildiğine dair bir belge de sunulamadığı, davalı işveren tarafından söz konusu 800 Euro da eklenmek suretiyle davacının 04.07.2009 tarihinden 12.06.2008 tarihine kadar 50.681,00 Euro avans ödendiği, 2006 yılı ile 12.06.2008 yılları arasında avans kapatma belge ibrazı ile Haziran 2008 maaşından kesilen 148.00 Euro ile birlikte 44.537,22 Euro’nun mahsup edildiği ve işçinin 6.143,78 Euro bakiye borcunun çıkarıldığı, söz konusu borcun hangi tarihten itibaren başladığı araştırılmış ise de 26.04.2006 tarihinden itibaren davacı işçinin avans borç bakiyesinin 2.000,00 Euro’nun altına düşmediği, 2008 yılından itibaren de 3.000 Euro ve son dönemlerde ise 4.200,00 Euro tutarında seyrettiği, 01.07.2008 tarihinden itibaren ise en son 6.143,78 Euro’ya yükseldiğinin tespit edildiğini, davacı işçinin çalıştığı süre boyunca avans borcu hesabı sürekli borç bakiyesi verdiği ve davalı tarafından hesap kapama işlemine asgari veya sıfır seviyesine indirmeden sürekli borç bakiyesinin gerekçelerini mutabakat temin etmeden devam etmesinin tutarlı olmadığı, davacının avans borcu olarak tespit edilen 6.143,78 Euro’nun Haziran 2008 tarihindeki kur değeri karşılığı olan 11.424,00 TL olduğu, davalı şirketin o tarihte belirlemiş olduğu kurun karşılığı olarak düzenlemiş olduğu senedi usul ve işlem hatası yaparak avans hesabı kapatmak suretiyle 121 senet hesabına intikal ettirmediğinden senet hesabının kayıtlarda mevcut olmadığı, ayrıca 2008/7 damga vergisi beyannamesinde davalı şirket tarafından beyan edilmediği ve bu nedenlerle davacının şirkete borcu olmadığı ancak kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır.
Ayrıca senet malen kaydı içerdiğinde, senedin mal karşılığı düzenlenmediği davalı tarafında savunulduğunda senedin ihdas nedeni talil ettiğinden (sebep değiştirdiğinden) ispat yükü yer değiştireceğinden, davalı senedi talil ettiği neden karşılığı verdiğini ispat etmelidir.
İşçiden teminat olarak alınan senet sebebiyle işçinin borcu, işverene verdiği zarar miktarı ile sınırlıdır. Zararı işveren ispatlamalıdır. Teminat niteliğinde alınan bu senetler işverenin zararını kanıtlamadığı sürece geçersiz sayılmalıdır.
İşçiden teminat olarak alınan senet sebebiyle işçinin ve kefilin borcu, işverene verdiği zarar miktarı ile sınırlıdır. İşçinin, işverene verdiği zarar senet bedelinden az ise senet bedelinden, zarar miktarı mahsup edilmeli kalan miktar yönünden işçinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmelidir. Bu mahsubun yapılabilmesi için, işçinin işverene verdiği zararın tespit edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK.’un 282. maddesi uyarınca Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Kısaca bilirkişi raporu hakimi bağlamaz. Hakim raporu diğer delillerle birlikte değerlendirir. Çünkü bilirkişi raporu takdiri bir delildir ve hakim bu takdiri delili serbestçe takdir eder. Hakim, bilirkişi raporunu serbestçe takdir eder, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa, bilirkişiden ek rapor isteyebilir veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabilir.
Somut uyuşmazlıkta tır sürücüsü olarak çalışan davacı, kendisinde teminat senedi alındığını iddia etmiş, davalı işveren ise davacıdan navlun ve avans bedeli karşılığı senet alındığını savunmuştur. Bu durumda işverenin işçiden navlun ve avans alacağı miktarının saptanması gerekir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucuna iki ayrı bilirkişi raporu alınmıştır. Ancak raporlar yeterli olmadığı gibi kendi aralarında çelişkide içermektedir. Şöyle ki, bilirkişi …n 02/01/2014 tarihinde ibraz ettiği raporunda özetle; 11.420,00 TL bedelli senedin şirket kayıtlarında olmaması ve düzenleme tarihi itibariyle damga vergisinin beyan edilmemesi nedenleriyle davalı şirket alacağının Türk Ticaret Kanunu hükmüne göre alacak vasfında olmadığını, fakat kıymetli evrak hukuku açısından davalı tarafa bir alacak oluşturup oluşturmayacağı konusundaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu belirtmiş; diğer bilirkişi … ise, 05/01/2015 tarihinde ibraz ettiği raporunda özetle; davalı şirketin davacı adına senet tanzim ettiği halde bu senedi kayıtlarına almadığı, 11.424,00 TL’nin 2006 yılından itibaren yıllar itibariyle avans borç bakiyesi olarak devam ederek gelen ve davacının işten ayrılmadan son 6 aylık süre içinde ortaya çıkan borç bakiyesi olduğunu tespit ettiğini, beyan etmişlerdir. Her iki bilirkişi raporunda da davacının navlun alıp almadığı ve davacıya avans verilip verilmediği, verilmiş ise ne kadar ve nasıl avans verildiği ve bu avansların nasıl ve hangi usulle kapatıldığı denetime elverişli olarak açıklanmadığından davacının davalı şirkete borçlu olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, mali müşavirlerden oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla şirket kayıtları ve bu kayıtlara dayanak belgeler üzerinde inceleme yapılarak, davacının navlun ve avans alıp almadığı, almış ise ne kadar ve hangi prosedüre göre niçin aldığı ve bunların ne şekilde (hangi usul veya prosedüre göre) kapatıldığı hususları tarafların bu konudaki tüm delilleri toplanarak denetime elverişli bilirkişi heyet raporu ile tespit edilip sonucuna göre karar vermektir. Yazılı gerekçe ve eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.