Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2015/10051 E. 2015/20234 K. 03.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10051
KARAR NO : 2015/20234
KARAR TARİHİ : 03.06.2015

MAHKEMESİ : ………….. . İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı vekili, eldeki davadan önce davalı aleyhine bir kısım işçilik alacaklarının tahsili amacıyla kısmi dava açtığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kısmi davada hüküm altına alınmayan alacakların tahsili için iş bu ek davayı açtığını ileri sürerek, kıdem tazminatı ile genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve kısmi davada aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, talep edilen alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ek davada istenen bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır.
Eldeki dava, ek dava olup davacı iş bu ek davada, kısmi davada hüküm altına alınmayan alacakların tahsilini talep etmiştir.
Ek dava 07/01/2014 tarihinde açılmıştır. Talep edilen genel tatil ücreti alacağı beş yıllık zamanaşımına tabidir. Davalı, bu ek davada usulüne uygun olarak ve süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Kısmi davada ve bu ek davada mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, genel tatil ücreti alacağı 27/08/2004-10/05/2010 tarihleri arası dönem için hesaplanmıştır.
Buna göre, bu ek davanın açılma tarihi ile talep edilen genel tatil ücreti alacağının hesaplama dönemi nazara alındığında, genel tatil ücreti alacağının bir kısmının zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi değerlendirilmeden hüküm kurulması hatalıdır. .
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.