Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/783 E. 2014/6028 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/783
KARAR NO : 2014/6028
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 14. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2013/1183-2013/449

DAVA :Davacı, 4 aylık boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdemi 4 ay kadar daha arttığı için fark kıdem tazminatı, işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdemi 4 ay kadar arttığı için ve böylece 1 yıl daha izin hakkına kavuştuğundan izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar
vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde işçi olarak çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından haksız ve geçersiz olarak feshedilmesi üzerine davalı aleyhine işe iade davası açtığını, işe iade davasının mahkeme tarafından kabul edildiğini,mahkeme kararında işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının 4 aylık brüt ücreti olarak belirlendiğini yine karar da boşta geçen süre ücretinin 4 aylık ücret ve diğer haklar olarak belirlendiğini, kararın Yüksek Yargıtay tarafından onandığını, yasal süre içerisinde işe başlatılması için noter aracılığıyla işverene başvuruda bulunduğunu ancak işveren tarafından işe başlatılmadığını ileri sürerek, 4 aylık boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı (iş güvencesi tazminatı), işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması nedeniyle fark kıdem tazminatı ve işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması ve bunun sonucunda bir yıl daha izin hakkına kavuşması nedeniyle izin ücreti taleplerinde bulunmuştur.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının tüm haklarının fesihten sonra ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işe iade davasının kabulüne karar verildiği, işe iade davasında verilen kararda davacının işe başlatılmaması halinde davalı işveren tarafından ödenmesi gereken işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti tazminatının açıkça belirlendiği, işe iade davasında verilen kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, davacının işe başlatılmaması halinde iş bu davada talep ettiği alacakları davalı aleyhine icra takibi yaparak (işe iade davasında verilen ve kesinleşen hükmü icraya koymak suretiyle) isteyebileceği halde iş bu davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasında, davacının dava dilekçesindeki taleplerini, dava yoluyla talep etmesin de hukuki yararının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık vardır.
Somut olayda davacı, davalı şirkete ait işyerinde işçi olarak çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından haksız ve geçersiz olarak feshedilmesi üzerine davalı aleyhine işe iade davası açtığını, işe iade davasının mahkeme tarafından kabul edildiğini,mahkeme kararında işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının 4 aylık brüt ücreti olarak belirlendiğini yine karar da boşta geçen süre ücretinin 4 aylık ücret ve diğer haklar olarak belirlendiğini, kararın Yüksek Yargıtay tarafından onandığını, yasal süre içerisinde işe başlatılması için noter aracılığıyla işverene başvuruda bulunduğunu ancak işveren tarafından işe başlatılmadığını ileri sürerek, 4 aylık boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı (iş güvencesi tazminatı), işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması nedeniyle fark kıdem tazminatı ve işe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması ve bunun sonucunda bir yıl daha izin hakkına kavuşması nedeniyle izin ücreti taleplerinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işe iade davasının kabulüne karar verildiği, işe iade davasında verilen kararda davacının işe başlatılmaması halinde davalı işveren tarafından ödenmesi gereken işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti tazminatının açıkça belirlendiği, işe iade davasında verilen kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, davacının işe başlatılmaması halinde iş bu davada talep ettiği alacakları davalı aleyhine icra takibi yaparak (işe iade davasında verilen ve kesinleşen hükmü icraya koymak suretiyle) isteyebileceği halde iş bu davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bir hakkın mahkemeler aracılığıyla ileri sürülmesi, talep edilmesi yetkisine dava hakkı (dava açma hakkı) denir. Dava hakkı asıl haktan (örneğin davada alacak hakkı talep ediliyorsa alacak hakkından) ayrı bir hak değildir. Bu nedenle dava hakkı asıl hakla birlikte devredilebilir. Dava hakkı kural olarak asıl hak sahibine aittir.
Dava hakkı Anayasa ile teminat altına alınmıştır. 1982 Anayasasında; herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Dava hakkının kötüye kullanılmaması gerekir.
Dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Yani, mahkemenin bir davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Hukuki yarar bir dava şartıdır.
Hukuki yarar (menfaat), davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararının olması demektir. Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir. Dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır.
Davacının dava açmaktaki yararı, hukuki olmalıdır. İdeal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir.
Hukuki yarar dava açıldığı anda var olmalıdır.
Objektif dava birleşmesinde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı her bir talep için ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının birden fazla talebini aynı davada birleştirdiği, somut olayda objektif dava birleşmesinin söz konusu olduğu görülmektedir.
Yine yukarıda belirtildiği üzere, davacı dört talepte bulunmuştur. Bu talepler: I) 4 aylık boşta geçen süre ücreti II) İşe başlatmama tazminatı (iş güvencesi tazminatı) III) İşe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması nedeniyle fark kıdem tazminatı IV) İşe iade davasının kesinleşmesi ile kıdeminin 4 ay kadar artması ve bunun sonucunda bir yıl daha izin hakkına kavuşması nedeniyle izin ücreti talepleridir.
Talepler incelendiğinde, her bir talebin haklılığının ve alacağın miktarlarının açıkça belirlenebilmesinin hesaplamaya muhtaç olduğu, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ortadadır.
Mahkemenin “… davacının bu dosyada talep ettiği alacaklarını icra marifetiyle daha önce lehine sonuçlanan hüküm nedeniyle isteyebileceği halde bu davayı açtığı, iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, daha önce lehine sonuçlanan işe iade davası hükmünü icraya koyabileceği, bu davayı açmakta hukuki yararın bulunmadığı” şeklindeki gerekçesi yerinde olmadığından davanın esasına girilerek her bir talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.