YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6264
KARAR NO : 2014/8854
KARAR TARİHİ : 18.03.2014
MAHKEMESİ : GERZE ASLİYE HUKUK (İŞ)MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2011
NUMARASI : 2010/314-2011/34
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıca feshe dayanak gösterilen olaydan haberi olmadığını, isnad edilen davranış veya benzeri bir davranışta bulunmadığını, davacının savunmasının bile alınmadığını, kardeşinin de aynı işyerinde güvenlik hizmetlerinde işçi olarak çalıştığını, davalı işyerinde 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunu’na uyulmadığından şirket sahibi N. Ö., genel müdür Namık Duman hakkıda suç duyurusunda bulunulup haklarında Gerze Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/207 Esas sayılı dosyada dava açılması olayında kendisinin de soruşturma esnasında şahit olarak dinlendiğini, Mahkeme safhasında da ifade vereceği savı ile davalı şirketin kendisini işten çıkardığını, kendisinin sırf mağdur edilmek üzere feshe yasal kılıf bulunduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatı alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının, işyeri çalışanlarından U.. Ş.. ile G.. K.. arasında ilişki olduğu dedikodusunu çıkardığını, bu iki işçinin uygunsuz şekilde yakalandığını fabrika içinde konuştuğunu, hatta üretim müdürü N. S. K.’ü arayarak bu kişilerin polis tarafından basıldığını söylediğini, bu iftiradan dolayı G.. K..’nın şirket müdürlüğüne dilekçe verdiğini ve davacıdan şikayetçi olduğunu, ceza soruşturması dosyası ile feshin ilgisi olmadığını, hatta davacının ceza soruşturması dosyasında şahitlik ettiğini ilk kez dava dilekçesinden öğrendiklerini, davalının bu nednele fesih yapmadığını, davalının Kanunlara sadık olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, haklı nedenle fesih sebeplerine dayanılarak sözleşmenin feshedildiği durumlarda işçinin savunmasının alınmamış olmasının haklı nedenle sözleşmenin feshine engel teşkil etmediği, davacının davalı iş yerinde çalışan işverenin diğer işçileri hakkında namus ve şerefi zedeleyecek beyanlarda bulunmasının işyerinde huzursuzluklara, olumsuzluklara neden teşkil edebilecek nitelikte olduğu ve bunun, işverenin başka işçilerine sataşma kavramına dahil olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Davalının fesih nedeni olarak, davacının işyerinde çalışan diğer iki işçi G. Ç.ile U.. Ş..’in aralarında ilişki olduğu, hatta polis tarafından basıldıkları yönünde işyerinde dedikodu yayması, halen davalı işyerinde çalışmakta olan N. S. K.’ü telefon ile arayarak bu yönde beyanda bulunması gösterilmektedir. Mahkeme ifadesi sırasında halen davalı işverenlikte çalışmakta olan davalı şahidi G.’ın ” U.. Ş.. ile benim polis tarafından basıldığımızı şefimiz Sinan Küçük’e söylemiş ve bunun üzerine fabrika içerisinde bu söylenti yayılmıştır” şeklindeki ifadesinden, söylentinin davalı şahidi Sinan’ın arandığını iddia etmesi üzerine yayıldığı anlaşılmaktadır. Halen davalı işverenlikte çalışmakta olan davalı şahidi Uğur’un ” ben T.. Y..’ten böyle bir şey duymadım ancak iş yerinde T.. Y..’in hakkımızda bu şekilde konuştuğunu diğer işçi arkadaşlardan duydum” şeklindeki beyanında somut olarak hangi işçiden bunları duydu belli olmadığı gibi, söylentinin davalı şahidi Sinan’ın arandığını iddia etmesi üzerine yayılıp yayılmadığı da belli değildir. Davalı şahidi olup halen davalı işverenlikte çalışan S.’ın davacı tarafından telefon ile arandığını belirttiği 27/5/2010 tarihi, davacının kardeşinin, aynı gün Dairemizde incelemesi yapılan 2014/6263 Dairemiz Esas sayılı dosyasında davacı ile kardeşinin fabrika girişinde olay çıkardığı savunulan ve davacının kardeşinin iş aktinin feshedildiğini öğrendiği tarihtir. Davalı şahidi Sinan’ın ” ben diğer işçiler arasında böyle bir olayın konuşulduğunu da duydum ancak bu söylentiyi kimin yaydığını bilmiyorum, ben bizzat T.. Y..’in beni arayarak söylemesi neticesinde bu dilekçeyi yazdım” yönündeki beyanı, hangi işçilerin Gülay ile Uğur arasında ileri sürülen ilişki hakkında konuştuğu ve ne zaman konuştuğu açısından soyut kalmaktadır. Sulh Ceza Mahkemesinde davacının kardeşinin şirket sahibini ve genel müdürünü Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet ettiği, davacı ve kardeşinin 13/4/2010 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na işvereni suçlayıcı ifadeler verdiği de anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davacı, davalı kayıtlarına göre 4/5/2010-28/5/2010 tarihleri arasında izinli gözükmektedir. Bu durumda, davacının ne zaman bu söylentiyi yaymış olabileceği sorusu yanıtsız kaldığı gibi, söylentinin yayılma şekli ve zamanı açısından dosyadaki en somut bilginin, davalı şahidi G.’ın ” U.. Ş.. ile benim polis tarafından basıldığımızı şefimiz Sinan Küçük’e söylemiş ve bunun üzerine fabrika içerisinde bu söylenti yayılmıştır” şeklindeki ifadesinden elde edildiği, buna göre de davalı şahidi Sinan’ın, davacı tarafından telefonla arandığı ve davacının kendisine adı geçen iki işçinin ilişkisinden bahsettiğini ileri sürmesinden sonra söylentinin davacı yıllık izinde iken yayıldığı intibaı doğmaktadır. Neticeten, böyle bir söylenti yayılmış dahi olsa, bu söylentiyi davacının yaydığı sabit olmadığı gibi, söylentinin davalı şahidi Sinan’ın arandığını iddia etmesi üzerine yayılmış olması ihtimali de göz önüne alınmalıdır. Davacının yine davalı nezdinde çalışan kardeşinin Sulh Ceza Mahkemesi’nde davalı işverenlik yetkililerini şikayet etmesi, davacının da bu ceza dosyasında şahitlik etmesi göz önüne alınarak, söylentinin kaynağının da somut deliller ile yukarda açıklandığı şekilde ortaya konamaması, halen davalıda çalışmakta olan davalı şahidi Sinan’ın beyanlarının da davalı şahidi Gülay’ın beyanları karşısında davalının haklı feshini ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından, davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.