Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/5956 E. 2014/10244 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5956
KARAR NO : 2014/10244
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2011/109-2013/808

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı husumetten reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem, ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ücreti,hafta tatili ücreti,bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı , husumet yönünden davanın reddine; esastan da davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, sigortalı çalıştığını, fazla mesai yapmadığını, yıllık izinlerini kullandığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, parti tüzel Kişiliğinden ayrı ve bağımsız bir kişiliği bulunmayan parti il başkanlıklarına husumet yöneltilemeyeceği, işçinin işyerinde gerçek bir çalışmasının olduğunun belirlendiği takdirde 2820 sayılı Siyası Partiler Yasası’nın 71. maddesine göre genel başkanlıktan işçinin çalışmasına ilişkin bir izin ya da olur alınması gerektiği, aksi takdirde işçinin parti ilk başkanlığı çalışmasına ilişkin hizmet sözleşmesinin parti tüzel kişiliğini bağlamayacağı, işçi ile hizmet sözleşmesini yapan kişi veya kişiler belirlenerek husumetin bu kişilere yöneltilmesi gerektiğinden ve davacının çalışması bakımından Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığından izin-olur alınmadığı gerekçesiyle , davalı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı’na karşı açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
E) Gerekçe:
Parti İlçe Başkanlığında sekreter olarak çalışan davacının açtığı işçilik alacakları davasında, Siyasi Parti Genel Başkanlığına husumet düşüp düşmediği noktalarında toplanmaktadır.
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2012/9-1134 esas 2013/467 sayılı kararında;
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 15. maddesinin 3. fıkrasında, “Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir. Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisi, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine aittir” şeklinde siyasi partilerin genel başkan tarafından temsil edileceği belirtildikten sonra ilçe teşkilatı başlıklı 20. maddesinde, “Siyasi partilerin ilçe teşkilatı, ilçe kongresi, ilçe başkanı, ilçe yönetim kurulu ve belde teşkilatından meydana gelir.” denilerek ilçe teşkilatı açıklanmış, devamında da “Bu maddede yazılı kurulların görev ve yetkileri ile yedek üyelerinin sayısı ve ne suretle göreve çağrılacağı parti tüzüğünde gösterilir” hükmüne yer verilerek ilçe teşkilatının görev ve yetkilerinin belirlenmesi yetkisi parti tüzüğüne bırakılmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 31. maddesinde, “İlçe başkanın, Partinin ilçe düzeyindeki çalışma ve faaliyetlerinin koordinasyon ve yürütümünü sağlayacağı, denetimini gerçekleştireceği ve ilçe teşkilatını temsil edeceği, 36. maddesinde de, Partiyi Genel Başkanın temsil edeceği ve Genel Başkanın disiplin kurulları dışında bütün parti örgütünün başkanı olduğu, belirtilmiştir.
2820 sayılı Kanun’un mali sorumluluk başlıklı 71 maddesinde “Siyasi partilerin yapacakları giderler, sözleşmeler ve girişecekleri yükümlülükler; genel merkezde parti tüzelkişiliği adına, illerde il yönetim kurulu adına ve ilçelerde ilçe yönetim kurulu adına yetkili kılınan kişi veya kurulca yapılır.
Siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilat kademeleri tarafından parti tüzel kişiliği adına sözleşme yapılmasına ve yükümlülük altına girilmesine ilişkin esaslar, merkez karar ve yönetim kurulunca tespit olunur. Bu esaslara aykırı olarak yahut siyasi partilerin tüzüklerine göre merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı yetki verilmediği veya sonradan bir kararla onaylanmadığı takdirde, partinin teşkilat kademelerinin yaptıkları sözleşme ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı, parti tüzel kişiliği hiçbir suretle sorumlu tutulamaz; merkez karar ve yönetim kurulu veya genel başkan veya parti tüzelkişiliği aleyhine takipte bulunulamaz. Bu takdirde sorumluluk, sözleşmeyi yapan veya yükümlülük altına giren kişi veya kişilere ait olur.” hükmü yer almaktadır. Bu kanun hükmüne dayanarak düzenlenen Patri Tüzüğünün “Muhafaza ve Harcamalardan Doğan Mali Sorumluluk” başlıklı 137. Maddesi; “Elde edilen gelirlerin, demirbaş eşya ve malzemelerin muhafazası ile yapılacak harcamalar, sözleşmeler ve girişilecek yükümlülükler; genel merkezde parti tüzel kişiliği adına, illerde il yönetim kurulu, ilçelerde ilçe yönetim kurulu, beldelerde belde yönetim kurulu adına bu tüzükte yetkili kılınmış veya adına iş yapılan organca işin niteliğine göre yetkilendirilmiş kişi yahut kurulca sağlanır ve yapılır.
Parti alt kademe yönetim organları, üst kademe ve genel merkeze karşı muhafaza ve harcamadan ötürü şahsen ve müteselsilen sorumludurlar.
Parti tüzel kişiliği adına sözleşme yapılmasına ve yükümlülük altına girilmesine ilişkin usül ve esaslar, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nca tespit edilir. Bu esaslara aykırı olarak veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun yazılı oluru ile yetkili kılmadığı yahut sonradan bir kararla onaylamadığı alt kademe organlarının yaptıkları sözleşmeler ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı parti tüzel kişiliği hiçbir surette sorumlu tutulamaz; Merkez Karar ve Yönetim Kurulu veya genel başkan yahut parti tüzel kişiliği aleyhine sorumluluk yollarına başvurulamaz.
Yetkilendirilmeksizin veya oluru sağlanmamış işlem ve eylemlerden doğan sorumluluk, sözleşme veya yükümlülük getiren işlem altında imzası olan kişi veya kişilere aittir” şeklindedir.
4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde, “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir”  tanımlaması yapılmış ve İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tabi olmadığı belirtilmiştir.  Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere ücret, iş görme ve bağımlılık, iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
Hizmet sözleşmesinin, “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder” şeklindeki bağımlılık unsuruna yer vermeyen mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 313/1.maddesindeki tanımı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1 maddesi ile “Hizmet sözleşmesi işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle is görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan ise göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde bağımlılık unsuru da kabul edilerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesindeki tanıma benzer düzenleme yapılmıştır. Ayrıca, 6098 sayılı Kanunun 394/son maddesi ile de “Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur” düzenlemesi ile hizmet sözleşmesinin geçersiz olarak kurulmuş olması halinde, geçersizliği ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı benimsenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının personel müdürü görevini ifa ettiği Adalet ve Kalkınma Partisi Şanlıurfa İl Başkanlığı iş yerindeki iş görme edimini, parti il teşkilatı ile birlikte parti genel merkezine karşı yerine getirmiştir. Zira bir tüzel kişi olan siyasi partiler, faaliyetlerini merkez organları ile il ve ilçe teşkilatları aracılığı ile yerine getirmektedirler. Bu nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından istihdam edip, sigorta primleri Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenen davacının ifa ettiği iş görme edimini, davalı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı’na karşı yerine getirildiğinin kabulü gerekmektedir. Ayrıca 2820 sayılı Kanunun 71.maddesi; “Mali Hükümler” başlığı altında, partilerin giderlerinin yapılmasındaki usul ve esaslar ile mali sorumluluk hallerini düzenleyen hükümler olup, anılan maddelerin taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisi nedeni ile dava konusu olayda uygulanabilirliğinin bulunmadığının da kabulü gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; Siyasi Partiler Kanunu’nun 71 maddesi ve Parti Tüzüğü’nün 137 maddesi hükümleri karşısında Adalet ve Kalkınma Parti Genel Başkanlığı’nın sorumluluğunun bulunmaması nedeni ile davanın husumet nedeni ile reddine ilişkin kararın onanması görüşü ileri sürülmüşse de, bu görüş yukarda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan ve Dairemizcede benimsenen emsal Hukuk Genel Kurulu kararı karşısında husumet doğru hasma yöneltildiğinden davalı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı’na karşı açılan davanın husumet yönünden reddi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.