Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/3754 E. 2014/8866 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3754
KARAR NO : 2014/8866
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : BÜNYAN ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2011
NUMARASI : 2010/43-2011/82

DAVA :Davacı, davalının gönderdiği 2608 nolu ihtarnamesindeki 3.350 TL’nin borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacıya davalı tarafından 18/12/2009 tarihinde tebliğ edilen ihtarnamesinde “ekler ve iş riski” adı altında tahakkuk ettirilen ücretlerin emsallerine göre yüksek olup şirketi zarara uğrattığı iddasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin hiç bir zaman zarara uğramadığını, davalı şirketin 126 nolu 20/04/2004 tarihli kararda zam konusunda karar aldığını, davacı ile davalı arasında imzalanan işletme Toplu İş Sözleşmesine göre davacının iş riski ve ekler adı altında aldığı ücretlerin emsallerinin üstünde olmadığını, özellikle sözleşmenin sorumluluk zammını içeren 45/b maddesine göre de tahakkuk ettirilen ücretin sözleşmeye uygun olduğunu, ortada sözleşme varken emsallerden bahsetmenin mesnetsiz olduğunu, ücret bordrolarının, ilgili müdür- işveren temsilcisince onaylandığını ileri sürerek, davacının, davalının çektiği 2608 nolu ihtarnamesindeki 3350 TL.’nı borçlu olmadığının tespitini, davalının %40 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacı hakkında Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010/51 Esas sayılı dosya üzerinden soruşturma yürütüldüğünü, davacıya maaş bordrolarında “iş riski ve ekler” adı altında emsaline göre belirlenenden yüksek ücret tahakkuk ettirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, gerek Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığı’nda gerekse Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde davacının davalıya böyle bir borcunun bulunmadığının tespit edildiği, %40 kötü niyet tazminatının bir icra takibi yapılmadığından verilemeyeceği gerekçesi ile Bünyan Noterliği’nin 2608 yevmiyeli sayılı ihtarnamenin 15/12/2009 tarihli olduğu, maaş bordrolarında “iş riski ve ekler” adı altında emsaline göre yüksek ücret tahakkuk ettirilmek suretiyle davacının 3.350,00 TL borçlu olmadığının tespitine ve davacının % 40 kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde taraflar tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelere göre 29/03/2004 tarihli 123 sayılı yönetim kurulu kararında yönetim kurulu başkan ve üyelerinin hiç bir ücret almadan görevlerini yürütmelerine karar verildiği belirtilmiş, davacı da bu kararda yönetim kurulu başkanyardımcısı olarak yer almıştır.
2004, 2005, 2006, 2007, 2008 tarihli bazı yönetim kurulu kararlarında davacı yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı veya üyesi olarak yer almakla birlikte, bu dönemlerin tümünde yönetim kurulunda görevli olup olmadığına dair belge dosyada yoktur.
2009 yılında alınan bazı yönetim kurulu kararları dosyada mevcut olup, davacının adı bu kararlarda yönetim kurulunda görevli olarak hiç geçmemektedir. 2009 yılında yönetim kurulunda görev alıp almadığı belirsizdir.
Davalının davacıdan talep ettiği 3350 TL. alacağın 4/2006-1/2009 arası dönemlere ilişkin olduğu, 4/2006 dönemi için 50 TL. ve diğer aylar için 100’er TL. fazla aldığının davalıca ileri sürüldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
126 sayılı 20/4/2004 tarihli yönetim kurulu kararında “Şirket ana sözleşmesinin 14. maddesinin yönetim kurulumuza verdiği yetkiye istinaden şirket işlerinin daha iyi yürütülebilmesi için bünyan belediyesi memurlarından K. S. genel müdürlüğe seçilmiş ve maaşı memur maaşına ilaveten şirketten … TL., muhasebe müdürlüğüne M. E. seçilmiş ve maaşı aynı olup sözleşme zamları ilave edilecektir, baş şoförlüğe M.. Ö.. seçilmiş ve aldığı maaşa ilaveten 150.000.000 TL. ödeneceği, fırın işletme sorumluluğuna M. Ç. seçilmiş ve aldığı maaşa ilaveten 150.000.000 TL. ödeneceği” yönünde karar alındığı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak davacı M.. Ö..’ün da kararda imzası olduğu görülmektedir.
Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İş Mahkemesi sıfatı ile yaptığı yargılama esnasında sayıştay denetçilerinden oluşan üçlü bilirkişi kurulu raporunda, davacıdan istenen meblağın iş akti veya TİS ile bir ilgisi olmadığı, şirket yönetim kurulunun şirket ana sözleşmesinin 14.maddesinin verdiği yetkiye dayanarak ödenen bir ücret olduğu, zira bu ücretin ödenmesinin 126 nolu yönetim kurulu kararı ile yukarda yazılı olduğu şekilde kararlaştırıldığı, bunda TTK’na aykırılık olmadığı, çünkü yönetim kurulu toplantılarına katılan üyelere “huzur hakkı” ödendiği ve huzur hakkının bu hali ile bir çeşit ücret olduğu, huzur hakkının miktarının esas sözleşmesi veya genel kurulca belirlenebileceği, yönetim kurulunun 126 sayılı kararında açıkça belirtildiği gibi şirket ana sözleşmesinin 14. maddesi hükmü ile yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı yerine ücret ödenmesi yetkisinin yönetim kuruluna tanınmış olduğu, dolayısı ile yapılan ödemelerin huzur hakkı yerine yapılan bir ücret ödemesi olduğu belirtilmiştir.
Yukarda açıklandığı üzere, 29/3/2004 tarihli 123 sayılı yönetim kurulu kararında yönetim kurulu başkan ve üyelerinin hiç bir ücret almadan görevlerini yürütmelerine karar verilmesinin akabinde, 126 sayılı 20/4/2004 tarihli yönetim kurulu kararı alınarak davacının başşoför seçildiği ve maaşa ilaveten 150.000.000 TL. ödenmesi kararlaştırılmış olup, 126 nolu kararın lafzından bu 150.000.000 TL. ek ödemenin başşoförlük için mi yoksa 123 sayılı karardan rücuen yönetim kurulu üyeliği için “huzur hakkı” olarak mı ödeneceği, hangi dönemde veya sürede, bir defa mı yoksa sürekli mi ödeneceği belli olmadığı gibi, şirket ana sözleşmesi dosyada olmadığından 14. maddesinin yönetim kuruluna ne yetkisi verdiği, yani 126 nolu kararın neye ilişkin olduğu veya ana sözleşmeye uygun olup olmadığı da denetlenememektedir. Herşeyden önce şirket ana sözleşmesinin dosyaya celbedilmesi gerektiği de gözetilmemiştir.
Davalının 4/2006-1/2009 arası dönemlere ilişkin talep ettiği ilk dönem açısından 50 TL. ve sonra hep 100’er TL.’lık aylık ödemelerin nasıl olup da 20/4/2004 tarihli 126 sayılı
Yönetim kurulu kararı ile bağdaştırıldığı bilirkişi raporunda açıklanmadığı gibi, 126 sayılı bu karara dayanılarak bu ödemeler yapıldı ise 20/4/2004 tarihinden 4/2006 dönemine kadar geçen süre için neden davalının davacıdan bir talebi olmadığı da taraflara açıklatılmamıştır.
Üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda talep edilen 50 TL. ve 100’er TL.’lık ödemelerin hangi başlıklar altında ödendiği iş ilişkisi/TİS/huzur hakkı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği denetime elverişli olarak açıklanmamıştır. Ödeme belgelerinde bu ödemelerin hangi başlık altında tahakkuk ettirildiği dahi irdelenmemiştir. Kaldı ki, Dairemiz’in geri çevirme kararına rağmen ödeme belgeleri de dahil, geri çevirmeye konu olan ve dosyada bahsi geçen belgeler de dosya kapsamına alınmamıştır.
2004, 2005, 2006, 2007, 2008 yıllarına ait bazı yönetim kurulu kararlarında davacının yönetim kurulunda görev aldığı görülmüş, davalının talebine ilişkin ödemelerin, son dönem olan 1/2009 döneminde davacının böyle bir görevi olup olmadığında dair dosyada bir belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani, davacının belirtilen yıllarda ve dönemler içinde yönetim kurulunda sürekli mi yoksa dönemler halinde mi görev aldığı, yönetim kurulundaki görev süresinin hangi tarihler itibari ile başlayıp bittiği ve hangi tarihleri kapsadığına ilişkin ticaret sicili kayıtları ve şirket kayıtları da getirtilmemiştir. Sonuçta, davacının yönetim kurulunda görev aldığı tarih aralıkları belli değildir.
Şirket Ana Sözleşmesi getirtilip irdelenerek, huzur hakkının meblağınının belirlenip belirlenmediği, bu hakkın yönetim kuruluna verilip verilmediği, bu yönde belirleme hakkının genel kurula verilip verilmediği, bu konuda genel kurul kararı alınıp alınmadığı davalı şirkete yazılacak yazı ile celbedelecek belgeler, ticaret sicili kayıtları ve ana sözleşme incelenerek irdelenmemiştir.
Davacının fiilen ve kayden Belediye’de mi Şirkette mi çalıştığı usulünce tespit edilip tartışılmamış, buna göre davalı ile davacı arasında vekalet ilişkisi mi yoksa iş ilişkisi mi olduğu denetime elverişli şekilde saptanmamış, işçilik statüsü de gereğince araştırılmamıştır.
Sonuç olarak açıklanan nedenler ile, şirket ana sözleşmesi, davaya konu ödemelerin tahakkukuna ilişkin belgeler ve ödeme belgeleri, ticaret sicili kayıtları, huzur hakkına ilişkin yönetim kurulu ve genel kurul kararları, dosyada bahsi geçen klasörler ve diğer belgeler ile yukarda eksikliği belirtilen belgeler ve yukardaki irdelemeler için gereken sair tüm belgeler getirtilerek, taraflardan gerekli açıklamaları yapmaları istenerek ve gösterecekleri deliller de gerekirse toplanarak öncelikle davalı ve davacı arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi mi, işçi-işveren ilişkisi mi olduğu, davacının fiilin hangi işverenin yanında çalıştığı, davacıya yapılan ödemelerin huzur hakkı sayılıp sayılamayacağı, buna göre davalıya iade edilmesi gerekip gerekmediği hususları araştırılmadan ve irdelenmeden, denetime elverişsiz ve bir kısmı afaki yorumlara dayanan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.