YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/34119
KARAR NO : 2014/35049
KARAR TARİHİ : 24.11.2014
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin ihbar tazminatı ile fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.03.2014 gün ve 2014/6804 Esas, 2014/9109 Karar sayılı kararı ile “davalı işveren tarafından davacı işçiye yapılan ödemenin öncelikle aylık ücretlerine (Maaşlarına) yönelik ödeme olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yapılan işbu ödemenin öncelikle davaya konu işçilik alacaklarından mahsubunun ve ulusal bayram-genel tatillerde … yapıldığı dosya kapsamından ve emsal dosyalardaki (Örneğin Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’nin 2012/22579 E., 2013/3126 Karar sayılı onama ilamına konu olan … … 9.İş Mahkemesi’nin 2010/271 Esas, 2012/561 Karar sayılı dosyasındaki) tanık beyanlarından anlaşıldığı halde bu tatil günlerinde … yapılmadığı gerekçesiyle anılan istemin reddinin hatalı olduğu ” gerekçesi ile iki nedenden bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, “davalı işveren tarafından davacıya yapılan tüm ödemelerin hesaplanan işçilik alacaklarının çok üzerinde olduğu, davacı tanığı … iş yerinde davacının milli bayramlarda çalıştığını, diğer tanıklar ise dini bayramlarda çalışmazdı, diğer bayramlarda ise her zaman çalışmazdı şeklinde beyanda bulunduğu, başka dosyalarda aynı tanıklar dinlenmediği gibi bir işçinin genel tatil günlerinde çalışıyor olmasının diğer işçinin de çalışmış olduğunun kabul edilmesini gerektirmediği, genel tatil günü alacağının işçinin ispatı ölçüsünde hüküm altına alınacağı, kıyas yöntemi ile alacakların hüküm altına alınamayacağı, kıyas yöntemi kabul edilecek ise bir dosyadan bir işçinin çalışmasına yönelik tanık dinlendikten sonra diğer dosyadan başka bir işçinin çalışmasına yönelik yeniden tanık dinlenmesine gerek duyulmaması sonucunu doğurduğu, mahsuplaşma konusunda ortada ihtilaf olsa bile işverenin ödediği para hesaplanan alacaklardan daha fazla olup, bunun sonucunda davacı işçinin davalı işverene borcunun bulunduğu, bu durumda mahsup sıralamasının bir öneminin kalmadığı” gerekçesi ile bozmaya karşı direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6352 sayılı kanunun 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dairemizin “davalı işveren tarafından davacı işçiye yapılan ödemenin öncelikle aylık ücretlerine (Maaşlarına) yönelik ödeme olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yapılan işbu ödemenin öncelikle davaya konu işçilik alacaklarından mahsubunun ve ulusal bayram-genel tatillerde … yapıldığı dosya kapsamından ve emsal dosyalardaki tanık beyanlarından anlaşıldığı halde bu tatil günlerinde … yapılmadığı gerekçesiyle anılan istemin reddinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “davalı işveren tarafından davacıya yapılan tüm ödemelerin hesaplanan işçilik alacaklarının çok üzerinde olduğu, davacı tanığı … iş yerinde davacının milli bayramlarda çalıştığını, diğer tanıklar ise dini bayramlarda çalışmazdı, diğer bayramlarda ise her zaman çalışmazdı şeklinde beyanda bulunduğu, başka dosyalarda aynı tanıklar dinlenmediği gibi bir işçinin genel tatil günlerinde çalışıyor olmasının diğer işçinin de çalışmış olduğunun kabul edilmesini gerektirmediği, genel tatil günü alacağının işçinin ispatı ölçüsünde hüküm altına alınacağı, kıyas yöntemi ile alacakların hüküm altına alınamayacağı, kıyas yöntemi kabul edilecek ise bir dosyadan bir işçinin çalışmasına yönelik tanık dinlendikten sonra diğer dosyadan başka bir işçinin çalışmasına yönelik yeniden tanık dinlenmesine gerek duyulmaması sonucunu doğurduğu, mahsuplaşma konusunda ortada ihtilaf olsa bile işverenin ödediği para hesaplanan alacaklardan daha fazla olup, bunun sonucunda davacı işçinin davalı işverene borcunun bulunduğu, bu durumda mahsup sıralamasının bir öneminin kalmadığı” gerekçesi ile direnilmiş olup, direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca ONANMASINA, 24.11.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.