Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/33670 E. 2014/38147 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/33670
KARAR NO : 2014/38147
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davalı vekili tarafından verilen 22.09.2014 havale tarihli dilekçede, Dairemizin 10.04.2014 tarih, 2012/ 7559 E ve 2014/ 12259 K sayılı bozma kararının maddi hataya dayalı olarak verildiği ileri sürülerek kararın ortadan kaldırılması ve hükmün farklı şekilde bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur. Davacı vekili 29.09.2014 tarihli dilekçesinde, asgari geçim indirimi alacağının reddi sebebiyle yerel mahkeme kararını daha önce temyiz ettiklerini açıklamıştır.
Dilekçe ve eklerinin incelenmesinden, davacının asgari geçim indirimi isteğini reddine kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği, kararı yasal süresi içinde tarafların temyiz ettiği anlaşılmaktadır. Dairemiz bozma kararında başlık kısmında tarafların temyizine değinildiği halde temyizin karşıladığı bölümde davacı tarafın temyiz itirazlarıyla ilgili bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Bu itibarla Dairemiz bozma kararının maddi hataya dayandığı anlaşılmakla, Dairemiz bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, karar verilmiştir. Dosya ve eklerinin incelenmesinden aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve asgari geçim indirimi alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı dava dilekçesinde iş akdini çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapıldığından haklı nedenle feshettiğini iddia etmiş, davalı işveren ise davacının çalışma koşullarında esaslı bir değişikliğin söz konusu olmadığını, esasen davacının imzasını taşıyan fesih bildiriminde asgari geçim indiriminin ödenmemesi sebebiyle iş akdini feshettiğini, halbuki serbest bölgede faaliyet gösteren Şirketlerinin vergi muafiyetinden faydalanmakla fesih bildiriminde gösterilen sebebinde yerinde olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, fesih sebebi olarak davacının imzalı fesih bildirimine değer atfedilmiş ve her ne kadar davalı Şirketin vergi muafiyetinden faydalanmakla davacının asgari geçim indirimi talebinin yerinde olmadığı, ancak bordroların tanzim usulünün davacının feshine sebep teşkil ettiği gerekçesiyle tazminatın kabulüne karar verilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalıştığı işyerinin özelliği gereği davacının hak kazandığı ücretlerin gelir vergisine tabi olmadığı ve bu nedenle asgari geçim indiriminden yararlanamayacağı belirtilmekle birlikte, dosyaya sunulan bazı bordrolarda gelir vergisi kesintisi ve asgari geçim indirimine yer verildiği belirlenmiştir. Bazı dönem bordroları ise dosyaya sunulmamıştır. Bu itibarla davacının yasal olarak asgari geçim indirimine hak kazanmamasına rağmen işverence bordro tahakkukundan kaynaklanan belirsizlik sebebiyle asgari geçim indirimi hakkının bulunduğu izlenimine kapılarak iş sözleşmesi haklı olarak feshedip feshetmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu konuda tüm bordolar getirtilmeli ve bir personel uzmanından rapor alınarak tahakkuk şeklinin işçiye asgari geçim indiriminin ödenmediği şeklinde bir algı oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi istenmelidir. Alınacak olan rapor mahkemece dosya içeriğiyle yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak feshin haklı olup olmadığı belirlenmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.